Z kuşağı yakın tarihimizi pek bilmez. Bu yazı bu anlamda onlara yardımcı olacaktır diye düşünüyorum...
Türkiye 1960'da bir grup subayın, Demokrat Partinin "Türkiye'yi baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü" iddiasıyla yönetime el koyması ile ilk darbeyle tanışmıștı.
Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamıyla sonuçlanan darbe, ülkede çalkantılı bir sürecin önünü açmıștı.
Kanlı Pazar, İstanbul'a demirleyen Amerikan 6. Filosuna yönelik protestolar, öğrenci ve işçi olayları bunlardan sadece birkaçıydı...
Anayasa değişikliğiyle "Demokrat Partililerin siyasi haklarının iade edilmesine" yönelik TBMM'ye verilen teklif, dönemin siyasi tartışmalarını daha da alevlendirmiști. Genel Başkanlığını İsmet İnönü'nün yaptığı CHP'nin de olumlu baktığı bu teklife, silahlı kuvvetler karşı çıktı. Büyük tartışmaların yaşandığı bu süreçte, anayasa değişiklik teklifi, komisyondan geri çekildi.
Siyasi gerginlik devam ederken 1969 genel seçimine gidildi. Süleyman Demirel'in liderliğindeki Adalet Partisi, seçimlerde büyük başarı kazanarak tek başına iktidar oldu.
Görevi devraldıktan sonra içeride ve dışarıda pek çok sorunla karşılaşan Demirel Hükümeti, haşhaş ekimi nedeniyle ABD'nin büyük baskısına maruz kaldı.
Hükümetin, yasa dışı örgüt eylemleri, sokak ve üniversite olaylarıyla karşı karşıya kaldığı bu süreçte, siyasi ve ekonomik sorunlar da derinleşti.
Adalet Partisi ve CHP'nin, çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen İş Yasası ile Sendikalar Yasası'nda yaptığı değişiklik, başta DİSK olmak üzere, çeşitli sendikaların tepkisine yol açtı.
15-16 Haziran 1970'te büyük işçi eylemlerine sahne olan Türkiye'de on binlerce işçi, "Sendikal örgütlenme ve grev hakkının kısıtlanacağı" gerekçesiyle başta İstanbul olmak üzere, Türkiye genelinde eylem ve yürüyüşlere başladılar.
Polisin müdahale ettiği eylemlerin büyümesi üzerine, Bakanlar Kurulunca İstanbul ve Kocaeli'de sıkıyönetim ilan edildi. Bu süreçte, bazı sanayi bölgelerinde polisin yanı sıra askeri birlikler de görev aldı.
İşçi eylemleri ve siyasi krizle mücadele eden hükümetin karşı karşıya kaldığı sorunlardan biri de öğrenci olayları oldu.
Üniversitelerde karşıt görüşlü gruplar arasında çıkan ve emniyet güçlerince güçlükle bastırılan olaylarda, gözaltına alınan öğrencilerin yanisira, çok sayıda öğrenci de yaralandı.
Eski ABD Ankara Büyükelçisi Robert Komer'in otomobilinin ODTÜ'yü ziyareti sırasında yakılması, Ankara'da, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarınca 4 ABD askerinin kaçırılıp sonrasında serbest bırakılması da dönemin öne çıkan önemli olayları arasında idi.
Ekonomik sıkıntıların da yaşandığı Türkiye'de, halk yoksullaşmaya, sosyal sorunlar artmaya, ülke yaşanabilir bir yer olmaktan hızla uzaklaşmaya başlamıștı.
1971'e gelindiğinde darbenin ayak sesleri yavaş yavas duyulmaya başlanmıștı.
Ve 27 Mayıs 1960'dan yaklaşık 11 yıl sonra sivil siyasete yeniden müdahale edildi.
12 Mart 1971'de saat 13.00'te, Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve üç arkadaşının imzasını taşıyan muhtıra, TRT radyolarından okundu.
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a, Başbakan Demirel'e, TBMM'ye ve Cumhuriyet Senatosu'na yazılı gönderilen 3 maddeli muhtırada, Demirel istifa etmez ve yerine askerlerin onaylayacağı bir hükümet kurulmazsa, ordunun idareyi doğrudan üzerine alacağı bildirildi.
Başbakan Süleyman Demirel'in istifa etmek zorunda kaldığı bu süreçte Türkiye, "ara rejim" dönemine girdi. Çok sayıda işkence ve kötü muamele iddiasının ortaya atıldığı, demokrasinin kaybedildiği bu dönemde, temel hak ve özgürlükler de ağır yara aldı.
Muhtıra sonrasında başlayan operasyonlarda birçok kişi gözaltına alınıp hapse atıldı. Bu süreçte, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan da 6 Mayıs 1972'de idam edildiler.
12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından 12 Eylül 1980'e kadar geçen 9 yılda, 11 hükümet değişikliği oldu. Siyasi tartışmaları, toplumsal bunalımı daha da derinleştiren muhtıra sonrasında yaşanan gelişmeler, 12 Eylül 1980 darbesine giden sürecin de yaşanmasına neden olacaktı...
Demokrasi tarihine vurulan bu darbe ile ülke hızla yoksullașırken, askeri gücün ağırlığı da birkez daha ülkede yegane güç olduğunu göstermiști.