Ak Parti’nin Elazığ il başkanı Sayın Şerafettin Yıldırım Bey’le tanışmışlığımız, görüşmüşlüğümüz ve konuşmuşluğumuz yoktur.
Ancak göreve geldiği günden beri canla başla çalıştığını görüp taktir ediyoruz..
Vatandaşla iç içe ve mütevaziliğiyle ön planda gece gündüz sahada olduğuna da şahitlik edebiliriz..
Durum il başkanlığı düzeyinde böyle iken ne yazık ki aynı düşünceleri kadın kolları başkanlığı için söylememiz mümkün değil.
Zira hemen her hafta bir çok okurumuzdan bu birimin başındaki hanımefendi ve eşiyle ilgili bir çok serzeniş duymak sıradan bir durum oldu.
Durum böyle olunca konuyu derinlemesine araştırdım ve çok garip ve ilginç bir başkan profiliyle karşılaşmış oldum..
Geçen yıl Elazığ Kadın Kollarına Genel Merkez tarafından atanmış bir başkandan söz ediyorum..
Bu süre zarfında gözle görülür bir icraatına tanık olamadık..
Diğer illerin kadın kolları başkanları harıl harıl çalışırken Elazığ’a atanandan ise icraat harici dedikodu kazanına çevirdiği bir başkanlığın içine düştüğü gariplikleri görüp duymak Elazığ’ın kör talihi..
Bu yüzdendir ki Ak Parti’ye gönül vermiş bir çok seçmenin şikayet ve sitem dolu sözleriyle hemen her gün karşılaştık, karşılaşıyoruz..
Kendisinden çok eşinin kadın kolları başkanlığında bulunduğu, bütün kararlarda işi olmayan eşinin etkisi olduğu dillendirilen ana konuların başında geliyor.
Sayın hanımefendinin görünürde başkan olduğu, kocasından icazet almadan hiçbir adım atamadığı..
Bütün kararları enişte beyin alıp verdiği..
Yönetimdeki kadınların nereye gidecekleri, nasıl oturacakları nasıl konuşacaklarına hep başkan eşinin karar verdiği..
Hatta öyle ki partinin aracını kendi özel aracıymış gibi kullandığı da parti içinden gelen iddialar arasında..
Eşi olacak hanımefendiyi o araçla partiye getirip götürdüğü ve kadın kolları başkanlığında mesaisini tamamladığı da iddia edilenler arasında.. (Motorin, benzin fiyatları aldı başını gidiyor, pek tabiidir ki parti aracını kullanacak..!)
Yine bize gelen en garip durumlardan birini daha aktarmak isterim.
Sayın başkanı biri telefon ile aradığı zaman telefonun hoparlörünün mutlaka açık olması gerektiği..
Çünkü enişte beyin duyup dinlemesi gerekiyormuş..
Garip bir saplantı olsa gerek..
Yönetimdeki kadınlara ne görev verilecek, yürütmedeki kadınlar ne yapacak hep enişte bey karar veriyormuş..
Yürütme ve yönetimden kim gidecek yerine kimler gelecek hep aleni olarak karar vericinin yine enişte bey olduğu söyleniyor..
Geçenlerde bir meslektaşımız da sosyal medyadan yazmıştı oradan öğrendiklerimizi de aktarmak isterim;
Enişte beyin bir müdürlük hevesi varmış..
İşsizliğin kol gezdiği memlekette enişte bey iş beğenmiyormuş..
Önce Tarım Kredi Kooperatiflerinde iş vermişler beğenmemiş..
Şeker Fabrikalarında işe koymuşlar istemem ille de müdürlük diye tutturuyormuş..
Eşi bu kadar mahirken, diyeceksiniz ki bu kadın ne iş yapar o halde?
Kendilerinin parti binasına toplantıdan toplantıya geldiği, onun dışında uğradığı pek görülmezmiş..
Neden gelmediği sorulunca da “maaş mı veriyorlar ki, geleyim” oluyormuş..
Bu durumda partiyi fırsat kapısı olarak görmenin bir başka örneğini sergilediklerini söylemek yanlış olmasa gerek..
Kimseye hesap vermiyorlar..
Alacakaya’lı olduğu dışında kendileri hakkında pek bir bilgimiz yok..
Siyasi ilgisinin çok, fakat bilgisinin ne kadar olduğunu kestiremediğimiz bir başkan profili var karşımızda..
Yukarıda yazılanları toplayınca;
Vatandaşın derdini anlatamadığı bir başkan..
Fotoğraf siyaseti yapan bir başkan..
Çünkü sadece fotoğraflarda var başka bir icraatını göremediğimiz bir başkan..
Mütevazı olamayıp, vatandaşa tepeden baktığı dillendirilen bir başkan..
Benim yerim hazır ben çok güçlüyüm dediği iddia edilen bir başkan..
Hatta biraz daha ileri giderek milletvekilliğim garanti diye her yerde söylem geliştirdiğinden bahsedilen bir başkan..
Ve zoru görünce genel merkez arkamda deyip gözdağının en fiyakalısını salladığı konuşulan bir başkan..
Kalıyor elimizde…