Kamuoyunda önemli bir yer tutan Akbelen ormanlarındaki ağaç kesimi ve maden sahası açım faaliyeti Ülke de ciddi bir sorun haline geldi.
Direniş yapan köylüler, köylülere müdahale eden Jandarma, iki farklı kamp oluşturan basın, medya kuruluşlarının tamamen zıt değerlendirmeleri, gerilimin ister isteme artmasına yol açtı.
Muhalif siyasetçilerin bölgedeki tutum ve davranışları da Akbelen’i geren bir başka sorun olarak karşımızda duruyor.
Akbelen nedir ne değildir kısaca bir bakalım.
Akbelen ormanları Dünyanın en zengin linyit yataklarına sahip bir bölgesidir.
Akbelen ormanları aynı zamanda biyolojik çeşitlilik olarak zengin bir bölgedir, sadece maden sahası olarak düşünmemek gerekir.
Akbelen doğal sit alanıdır.
Bu özellikleri ile Akbelen derken birkaç sefer düşünmek gerekiyor.
Bir yanda doğal yer üstü zenginliklerin korunması, diğer tarafta da doğal yeraltı zenginliklerin yer üstüne çıkarılmasının gerekliliği ortada iken, zıtlaşmanın kimseye bir faydası olmaz.
Hep böyle yapıyoruz, uçlarda dolaşıyor, gerilim yaratmayı çok seviyoruz.
Bölgedeki iki termik santral, dört bin insanın iş sahibi olmasını sağlıyor, kapatın gidin demek muzırlıktan başka bir şey olamaz.
Bu iki termik santral bölgenin enerji ihtiyacının karşılanmasında önemli bir kaynak.
Bu iki santralin çalışması için zengin linyit yataklarının kullanılması ise bir zorunluluk.
Şirkete Orman Genel Müdürlüğünce, mahkeme süreci devam ederken işletme izni verilmesi ise tam bir skandal.
Şirketin orman alanını yok etmeden, galeri sistemi ile kömür yataklarının kalitesiz üst katmanlarını alma imkanı varken, maliyet düşürme adına bu yolu denemesi ise tam bir aç gözlülük, bizim para kazanma mantığımız hep böyle aç gözlü olur zaten.
Görüldüğü üzere bir yığın sorun ve hakikat bir araya gelmiş Akbelen Ülke gündemini ister istemez işgal eder hale gelmiştir.
Bu ciddi sorunun inatlaşarak çözülemeyeceği her kesim tarafından bilinmesine rağmen, inatta devam etmenin kimseye ve sorunun çözülmesine bir fayda sağlamayacağı da ayan beyan ortada.
Burada uzlaştırıcı ve çözüm bulucu güç olarak Hükumetin devreye girmesi gerekiyor, şirket faaliyetine devam etsin diye bölgeye Jandarma yığmak, köylülerin ve eylemcilerin üstüne gaz sıkmak bir Devletin yapacağı iş değil, Devlet uzlaştırıcı olur, Devlet çözüm bulucudur.
Bölgede, bölge insanı ve orman köylülerinin dışında çevreci görüntülü bir sürü insanın varlığı da bir gerçek.
Bu eylem farelerinin niyeti bellidir, eyleme destek adı altında kışkırtıcılık yapmak, siyasi düşüncelerine bir destek ve katkı olur diye eylem alanında şov yapmak, fiyakalı nutuklar atarak eylemcileri gaza getirmek, Kaos çıkarıp çatışmaları tetiklemek, bundan fayda ummak gibi sapkın düşünceleri bilinir bu eylem farelerinin.
Bu eylem farelerinin en meşhur olanlarından biri öyle bir iş yaptı ki, izleyenin, duyanın ağzı bir karış açıkta kaldı, bu adam bunu da mı yaptı diye hayret nidaları yükseldi.
Bu eylem faresi öyle ufak tefek bir fare değil, iri cüsseli bir fare.
Eylem alanına sızmak isterken, Jandarmanın engeline takılıyor, sen misin beni engelleyen diyerek hışımla jandarmanın üstüne yürüyor, ben milletvekiliyim diyerek tehdit ediyor, yetmezmiş gibi O iri cüssesi ile jandarmaya saldırıyor, Jandarma emir eri, ne yapsın, görevini yapıyor.
Jandarma vekile saldırı suçundan içeri tıkılmasın diye, eylem faresinin alana girmesine göz yumuyor.
Bundan cesaret alan fare saldırılarına burada da devam ediyor, bu sefer saldırının hedefinde eylemci bölge halkı ve köylüler var, bu türden eylem farelerinden bıkan köylü, sizin ne işiniz var burada diyerek fareye tepki gösteriyor.
Sen misin bana tepki gösteren diyerek eylem faresi köylüye demediği lafı bırakmıyor, sizin yüzünüzden biz iktidarı kaybettik diyerek edepsizliğini sürdürüyor.
Çoğunuz tahmin etmişsinizdir bu edepsiz fareyi, bu fare Urfa CHP milletvekili Mahmut Tanal.
Mahmut Tanal bu edepsizliği yaparken Genel Başkanından cesaret alıyor, Onu örnek alıyor.
Genel Başkanı bir Cumhuriyet ve Atatürk düşmanını Cumhurbaşkanlığına aday gösterirken de Tanal gibi davranmış, bu benim adayım, tıpış, tıpış gidip oy vereceksiniz diyerek özgür iradeye saygısızlıkta sınır tanımamış, seçmene talimat verme edepsizliğinden çekinmemişti.
Yine aynı genel başkan ben Cumhurbaşkanı adayı olacağım diyerek, Jakoben ruh halini, Diktatör kimliğini ilan etmekten sakınmamıştı.
Böyle Genel Başkana böyle Milletvekili, tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
Akbelen diye başladık, CHP tanıtımı ile bitiriyoruz, ne yapalım CHP tanıtılmayı hak ediyor biz de tanıtıma yardımcı oluyoruz, tanıtım tanıtımdır, tanıtımın iyisi kötüsü olmaz.
Akbelen bir sorun ama CHP bu Ülkede daha büyük bir sorun.
Atatürkçülük için bir sorun, Cumhuriyet için bir sorun, muhalefet ihtiyacı için bir sorun, iktidar muhalefet demeden sorunları deşifre etmekte de bizim gazetecilik sorumluluğumuz.
CHP sorununu yazmaya devam edeceğim, kimse kızmasın, kimse gocunmasın, CHP dokunulmaz değil, Atatürkçü maskeli bu Jakoben, diktatör işgalci güruhun partisini anlatmak bir görev, bir sorumluluk oldu bize.