Eskiden Devlet kurumlarına girdiğinizde bir ciddiyet, bir otorite, bir de o kurumun kendine özgü bir ağırlığı vardı.

Bu ağırlık çoğu zaman kurumun başındaki otoriteden kaynaklıydı.

Şimdi öyle değil, gittiğiniz kurumların devlet kurumu olup olmadığından bile emin olamıyorsunuz.

Zira kurum içerisinde rastladığınız insanların bile kim ya da kimler olduğunu bilmiyorsunuz.

Eskiden kurumlardaki ciddiyet, kurum çalışanlarının kılık kıyafetlerinden belli olurdu.

Devletin mevsimsel olarak öngördüğü kıyafetler bile kıyafet yönetmeliğine göre belirlenir ve uygulanırdı.

Şimdi öyle mi, değil.

Girdiğiniz kurumlarda kimin memur, kimin amir, kimin vatandaş olduğunu ayırt etmekte zorlanıyorsunuz.

Çünkü devlet memurları bile artık kurumlarına normal hayatta giydikleri kıyafetlerle gelmekte pejmürde bir şekilde kurum odalarında veya koridorlarında dolaşmakta.

Sadece memurlar mı, amirlerin, müdürlerin de birçoğu pejmürde.

Dolayısıyla bir kurumun başındaki müdürü pejmürde görmek kurumun ciddiyeti hakkında zaten size oldukça doyurucu bir kanaat oluşturuyor.

Bir de bazı kurumların saldım çayıra Mevla’m kayıra mantığında işleyişleri var ki; akıllara ziyan.

Adamların doğru düzgün gidip çalışacakları bir mekanları bile yok.

Mahalle aralarında bir okul pansiyonunda hizmet veren Milli Eğitim İl Müdürlüğü, üç yıllık kirasını bile Belediyenin ödeyerek bir otelde hizmet vermesini sağladığı Öğretmenevi ile bir taziye evinde hizmet veren Palu Belediyesi ve yine bir camiinin müştemilatında dini hizmet veren Diyanet İşleri gibi…

Başındaki yöneticilerin kurumsal ciddiyetten yoksunlukları mı, işten anlamazlıkları mıdır, nedir bilinmez ama Elazığ’da bir kurumu yönetenlerin ufku bu olmamalı.

Hele hele kurulduğu günden bu yana devletin memesiyle beslenmiş, devletçi bir şehir olma özelliği bulunan ve Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte de birçok bölge müdürlüğünü bağrında bulunduran Elazığ’daki yöneticilerin de ufku bu olmamalı.

Her kurumu anlarız da bu ülkede 7 Bakanlığın bütçesinden daha fazla bir bütçeye sahip olan, kurumun tepe noktasındaki yöneticisinin de; “İtibardan tasarruf olmaz.” mantığıyla milyon dolarlık makam araçlarına bindiği bu ülkede bir şehrin diyanet işlerinin bir camiinin müştemilatında hizmet vermesini anlayamayız.

Bundan daha acı bir durum, bundan daha vahim bir yönetim tarzı olamaz.

Düşünsenize Elazığ gibi bir şehirde Diyanet İşleri bir camiinin taziye yerleşkesinde hizmet veriyor.

Yüzlerce çalışanı olan bir kurumun kadınıyla, erkeğiyle bir camiinin müştemilatında hizmet verirken birçok kurumsal dokunun eksikliğinden kaynaklı yaşadıkları sıkıntıların büyüklüğünü tahmin edebiliyor musunuz?

Ya hu her şey bir tarafa diyanet işleri gibi bir kurumun çalışanları adına def-i hacette bulunmaları için kadınlar için ayrı, erkekler için ayrı bir tuvalet de mi inşa edilmez.

Kurum çalışanları birçok sıkıntıdan müşteki ama en çok da kurum çalışanlarına ait bir tuvaletin olmamasından mustaripler.

Birçok şehrin diyanet işleri hizmet binasında neredeyse her amirin makam odasında bile tuvaletler bulunurken Elazığ gibi kurumsal ve dini hassasiyetleri olan bir şehirde diyanet işleri çalışanlarının camii cemaatinin kullandığı tuvaletleri kullanması başta kurumun başındaki yöneticiler olmak üzere şehrin tepe noktasındaki yöneticileri için de tam bir karne notudur.

Dolayısıyla Sayın İl Müftümüzün konuyu bir an evvel gündemine alması gerekmektedir.

Aksi takdirde kendi çalışanlarının bile kendisine saygısı kalmayacak, kurum içerisinde otorite kuramayacaktır.

Sayın Müftümüz özellikle birçok memurenin büyük sıkıntılar yaşadığını artık kavramalı gereğini yapmalıdır.

Hiçbir şey yapamıyorsa Sayın Müftümüz, her Cuma sadece farklı camiiler için para toplanmasına izin verirken birkaç Cuma da Müftülük Sitesinin yapımı için cemaate başvurmalıdır.

Aslında bunlara da gerek yok, Sayın müftü bir zamanlar İl Milli Eğitim Müdürlüğü yapan Sayın Nihat Büyükbaş’ın yaptığı gibi yapabilir Elazığlı hayırseverler maharetiyle bu sorunu tümden çözebilir.

Kaldı ki bu şehirde nice Edibe Can’ların olduğu bilinen bir gerçektir.

Kurumsal olarak Müftülük, bu niyetlerle yola çıkarsa Allah inayet eder de, diyanetimize bir yer nasip olur.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol