1999 depreminden sonra artık bu tarz afetlerde can kaybımız olmasın diye neler yapılması gerektiği hususunda aylarca konuşulmuş, gerekli dersler çıkartılmıştı!
Türkiye fay hatlarının yoğunlukta olduğu bir ülke.
Bu tarz depremler her an olabilir.
Deprem öldürmez, insanların yaptığı yapılar öldürür, hükümetler tedbir alır.
Bunları konuşalı 23 yıl oldu ve yine bir afet hem de yüzyılın afeti, on binlerce yuva yıkıldı, canımız yanıyor, yüreğimiz parçalanıyor.
İnşallah bu defa gerekli dersleri alırız ve bir sonraki depremde canımız yanmaz.
Bunlar hepimizin ortak duası ve temennisi.
Şu an birlik olma vakti, yaralarımızı sarma vakti.
Siyaset yapmak vakti değil, halkı galeyana getirmek vakti hiç değil.
Konuşulması gereken çok şey var ama yaralarımızı sardıktan sonra.
Türk halkı şunu tekrar tescilledi ki, zor günlerde etle tırnak gibiyiz.
Bu ruh bizi vatan yapan ve diğer ülkelerden kalın çizgi ile ayıran en büyük özelliğimiz.
Elazığlı olduğum için tekrar gurur duydum.
Malatya’daki canlarımıza, kadim komşumuza merhem olabilmek için Elazığ nüfusunun yarısı Malatya’da idi.
Sonra Adıyaman ve Maraş’ta.
Elazığ halkı bu afet sınavından kendi üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır.
2020 büyük Elazığ depreminin üzerinden 3 yıl geçmişti.
7.7 ve 7.6 şiddetindeki iki depremi, daha travmayı atlatamamış Elazığ halkı iliklerine kadar hissetti.
2 can kaybımız var ve 13 Şubat itibari ile ağır hasarlı bina sayımız 298’e ulaştı.
Henüz birçok insanımızın hasarlı olduğunu düşündüğü ve resmi tespitlerin yapılmadığı binaları da düşünürsek, 500-600 ağır hasarlı bina olacağı tahmin ediliyor.
Bu da şunu gösteriyor ki Elazığ da bu depremden azımsanmayacak kadar etkilenmiştir.
Elazığ’da ki can kaybının az olması yıkılan binanın olmaması, 2020 yılındaki depremde Devletin ne kadar önemli işlere imza attığının göstergesidir.
Yiğidi vur ama hakkını yeme demiş büyüklerimiz.
Şehrimizin basiretsiz siyasilerinden kaynaklanan, her ne kadar Elazığ halkının aile yapısına uymayan bazı deprem konutları yapılmışsa da can kaybımızın olmaması bence en önemli olan unsur.
Elazığ’da Gündem; Depremden etkilenen 10 ilde OHAL ilan edilmiş olması ve Elazığ’ın bu pakete dahil edilmemesi.
Büyük depremin acısının daha çok taze olduğu şu dönemlerde bu tarz konuların gündeme getirilmesini her ne kadar doğru bulmasam da, 3 yıl önceki depremin ekonomik etkilerini henüz daha atlatamamış Elazığ’ın bu iki büyük depremle beraber ekonomik çıkmaza gireceğini görmezlikten gelmek de doğru olmasa gerek.
Şovmen vekilimiz Gürsel Erol gibi Elazığ OHAL bölgesine dahil olsun demeyeceğim.
Vekilimiz, ya OHAL bölgesinin neleri kapsadığını bilmiyor ya da Afet bölgesinde olduğu gibİ OHAL’den de siyasi pirim yapacağını düşünüyor.
Bu konu vekilimiz adına bomba, başka zaman bu konuya detaylı giriş yapacağız.
Asıl konu bu deprem ile beraber Elazığ’ın Genel Hayata Etkili Afet bölgesi ilan edilen iller arasına alınmaması.
Sosyal medya hesaplarımda bu konuyu ilk paylaşan kişi olarak, depremin acısı sıcaklığını korurken gündeme getirdiğim için ciddi tepkiler almıştım.
Aslında ben de bu konuyu yazarken rahatsızlık hissetmemiş değildim.
Ama bu süreçte Elazığ’ın Genel Hayata Etkili Afet bölgesine dahil edilmemesinin de Elazığ adına ciddi zorluklar getireceğini, özellikle Elazığ esnafının ekonomik çıkmazdan kurtulamayacağını düşündüğüm için sosyal medyamda paylaşma ihtiyacı duymuştum.
Neyse biz kendi adımıza pay çıkartıyormuşuz gibi görünmeyelim.
Metin Bulut abimiz başta bu konuyu çözdüğünü söyledi.
Elazığ’daki bazı günlük gazeteler, Ravisi Metin Bulut abimiz olmak üzere manşetleri attılar.
“Elazığ Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi kapsamına dahil edildi” diye.
Daha Sonra Metin Bulut abimiz yerel TV Kanallarımızda Ortak yayın yaparak bu konuyu es geçti.
“Şu süreçte bu konuyu gündeme getirmek etik olmaz” meyanında birkaç cümle ve konu kapandı.
Derken öğrendik ki kendileri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın özel kalemi ile görüşmüş.
Fuat Oktay’ın kendisiyle dahi görüşmemiş.
Buradan ben de Elazığ halkına seslenmek istiyorum.
Fuat Oktay’ın özel kaleminde bu iş bitiyorsa! Ona ulaşmak çok zor olmasa gerek.
Biz de mail veya telefon ile kendisine ulaşabiliriz diye düşünüyorum.
Bunun için vekil olmaya ve MKYK üyesi olmaya gerek var mı?