Pandemi süreci her geçen gün yeni vakalarla devam edip yeni kayıplarla hepimizin korkulu rüyası olmaya devam ediyor.
Covid’in ana yurdu olan Çin ikinci dalganın pikini bitirip üçüncü dalgayı yaşarken biz henüz birinci dalgayı bile bitiremedik.
Kayıplarımız Avrupa ülkeleriyle neredeyse atbaşıgidiyor.
İnsanlarımızın tedbirler konusundaki duyarsızlığını anlamakta zaten zorlanıyoruz.
İlgili ve yetkililerin aldıkları tedbirler ise hak getire…
Denetimler bile göstermelik, ‘dostlar beni alışverişte görsün’den öteye gitmiyor.
Akşam belirli saatlerden sonra birçok hizmet sektörüne kısıtlama getirilmesine rağmen virüsün yayılma hızını durduramıyorlar.
Pandemi sürecinin başladığı günlerde PandemiKurulunun aldığı kararlara istinaden; belirli tedbirler alınıyor, bu tedbirler kapsamında sokağa çıkma yasakları başlatılıyor, iş yerleri kapatılıyor, camilerde ibadetlerin yapılmasına bile müsaade edilmiyordu.
Yani kurul kararı gereği alınan tedbirler netice veriyor Virüsün yayılmasının önüne geçilmese de yayılma hızının yavaş seyretmesi sağlanıyordu.
Şimdi öyle değil…
Çünkü tedbirler göstermelik alınıyor, denetimler saçma sapan bir şekilde yapılıyor.
Dolayısıyla Covid, hayatından da memnun, yayılma hızından da, aldığı canlardan da memnun.
Durum vahametini sürdürürken Elazığ, yeni bir saçmalığa daha kapı aralayıp Corona denilen illete yeni bir imkan daha sunmaya hazırlanıyor.
Mantığını anlamış değiliz.
12 Aralık tarihinde şehrin en işlek AVM’lerindenbiri olan Park-23’te Kayseri’den gelecek olan bir firma yöresel ürünlerin pazarlanacağı bir fuar düzenleyecek.
Fuarda her ilin kendi ürünü pazarlanacak ve kapalı alan olduğu için corona denilen illete bir kez daha gün doğacak.
Gıda sektöründe faaliyet gösteren bir dostumuzdan böyle bir fuarın açılacağını duyduğumuzda doğrusu inanmadık, ya da inanmak istemedik.
Zira her hafta pandemi kurulu toplanıyor ve kurulun aldığı kararlarda kapalı mekanlarda bu tür etkinliklerin olmayacağı belirtiliyor.
Buna rağmen böyle bir etkinliğe nasıl izin verilir, ya da gerçekten doğru mu değil mi diye AVM yöneticilerinin bilgisine başvurduk; ne yazık ki doğruymuş.
Kapalı alanda gerçekleştirilecek olan bu etkinliğe kimin nasıl ve kimler için neden izin verdiğini irdelemeye gerek bile duymuyorum.
Çünkü böyle bir süreçte, CORONA denilen illet tüm dünyada olduğu gibi şehrimizde de kol gezip insanları tehdit ederken bu tehlikeli etkinliklere müsaade ederek pandemiyi kamçılayanların akıl tutulması yaşadıklarına inanıyorum.
Düşünebiliyor musunuz, Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın bu süreçte saçları ağardı.
Adam aylardan beridir, covid ile yatıyor, coronaylakalkıyor, rüyalarında bile belki pandemiyi yaşıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı eline her mikrofonu aldığında adeta yalvararak, “Allah rızası için, maske ve mesafeye dikkat edin” diye uyarılarda bulunuyor.
Bu şehrin Belediye Başkanı, Milletvekilleri, Valisi, kurum müdürleri ellerinden geldiğince maske takıp mesafeyi korumaya dikkat ederken kapalı bir mekan olan şehrin en işlek AVM’sinde halkı bir araya getirmek de neyin nesi?
Kaldı ki bu şehrin kapalı çarşısı bile pandemidendolayı aylarca kapatılıp esnafı perişan olurken, kiralarını ödeyemedikleri için dünya kadar sıkıntı çekerlerken kapalı alanda fuar yapmak da hangi akıl karıdır?
Kayserili firmalar çok zeki ve çok göz açık olabilirler, bu şehirde arkalarında bürokrasi gücünü de bulabilirler ama bu şehirdeki insan hayatlarının kendilerinin kazanacakları üç beş kuruştan ucuz olmadığını bilmeleri gerekmektedir.
Düşünsenize bu şehirde kapalı alan olduğu için cafeler, kıraathaneler, restorantlar belirli bir saatten sonra kapatılıp esnaf sıkıntıya girmeyi göze alırken diğer taraftan Kayserili bir firma arkasına aldığı bürokratik bir güçle fuar düzenleyip üstelik de Pandemi Kurulu kararlarını hiçe sayarak bir şehri topyekûn ateşe atabiliyor.
Yok böyle bir dünya…
Bu şehir de, bu şehirde yaşayanlar da böyle bir aymazlığı asla kabul edemez.
Bizler sokakta bile gezerken mesafeye dikkat edip virüsün yayılma hızına engel olmaya çalışırken birileri sırf ticaret yapsın diye şehir hayatını zehir etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Bu, sadece Elazığ insanını tehlikeye atmak da değildir.
Bu, sürecin başladığı günden bu yana gecesini gündüzünü bir birine katarak pandemiylemücadele eden Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın emeklerine ve mücadelesine de ihanettir, Sayın Cumhurbaşkanının çaba ve gayretlerine de ihanettir.
Biz Elazığlılar olarak böyle bir ihaneti kabul edemeyiz.
Onun için alınan karardan bir an önce dönülmeli ve böylesine tehlikeli etkinliğe asla ve asla müsaade edilmemelidir.
Müsaade edilirse bu şehirde hiç kimsenin pandemi denetimi yapamaya da hakkı yoktur, tedbirlere uymayanlara cezai müeyyide uygulamaya da, Pandemi Kurulu Kararları almaya da, hele hele günah keçisi gördükleri 65 yaş üstü vatandaşlarımızı evlerine hapsetmeye de hakları yoktur.