Reis-i Cumhur ile Reis aynı; ya da benzer anlama gelse de Reis ifadesi daha resmi bir bakışın ötesinde bir sıcaklığın, güvenin, güç gösterisinin içinde barındırdığı zihinlerdeki farkındalığının olduğu bir gerçektir. Yani Reis daha samimi bir ifade iken, Reisi Cumhur daha resmi bir hitaptır.
Cumhurbaşkanımızın Elazığ'a gelmesini fırsat kabul etmek ve bu vesile ile hafıza-ı beşeri bugüne taşımak...
Reis ile Elazığ' ın uzun bir geçmişi var elbette. Bu geçmişi 2002 yılı başlangıcı ile ele almak gerekirse;
Elazığ genel ve yerel seçimlerde Reis'i büyük çoğunlukla tercih etmiş. Elazığ da birçok yatırım ve destek almış Reis' ten.
... Ve 24 Ocak 2020 saat 20:55... Elazığ'da 6,8 şiddetinde büyük bir deprem! Belki de sevinilecek en önemli teselli şiddetli depremde ölü sayısının az olmasıdır.
Depremde sadece 41 kişi öldü, ama otuz beş bin civarında ev yıkıldı. Yıkılan sadece ev mi? Ocaklar, insanlar, aileler, hayat, insanlık yıkıldı ve felç oldu.
Deprem birçok ilde, hatta yurt dışında da hissedildi. Başta Elazığlılar, Elazığ'daki Vali, Belediye, kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, en kısa bir zamanda Reis tarafından görevlendirilen İçişleri, Çevre ve Şehircilik ile Sağlık Bakanımız deprem için Elazığ' a gelmişlerdi. Hatta İçişleri Bakanımız bir buçuk ay Elazığ' da ikamet etmiştir.
Devlet yetkilileri, kamu kuruluşları, gönüllü kuruluşlar, seksen üç milyon; maddi ve manevi olarak oradaydı. Bu arada Azerbaycan'ı da unutmamak lazım.
Devlet adeta seferber oldu. Reis, devlet erkanını Elazığ'a taşıdı, maddi ve manevi birçok destek verilmeye çalışıldı. Türkiye de Elazığ için üzerine düşeni yapmaya çalıştı. Bir Elazığlı ve STK Başkanı olarak onlarca, yüzlerce kişi arayarak üzerine düşeni yaptılar; hatta evlerini karşılıksız- kira almadan vereceklerini söylediler. İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği olarak İçişleri Bakanlığı AFAD hesabına yardımları yönlendirerek, kendimizi Elazığ'dan da hiç ayırmadık.
Devlet, sivil toplum kuruluşları, gönüllü kişiler Elazığ' a adeta karargah kurdu. Öyle ki bildik görüntüler olan AFAD, UMKE, Kızılay, AKUT, JAK, 112 Acil... kendi görevlerinin dışında iş yaptı. Elazığ Belediyesi, kamu kurumları ev taşıma için araçlarını verdiler. Jandarmanın ev taşıma işlerini yaptığı da hafızalardaki yerini hala koruyor.
Yani Cumhurbaşkanı, Devlet Elazığ'ın yanındaydı.
Ancak bu arada yapılan bazı olumsuzlukların çıkarcılar, menfaatçiler tarafından kötüye kullanıldığı, fırsatçılığın ranta; haksızlıklara ve siyasi malzemelere kullanıldığı da tarafsız bir şekilde belirtilmelidir. İyi niyet ve katkı adına yapılanları da alkışlıyoruz elbette!
Elazığ'daki depremi talana çeviren, Elazığ dışında insanların geldiği yardımları fazla fazla aldığı, depremin yarasında hırsızlıklar yapıldığı dillerden, sosyal medyanın, vatandaşın gündeminde düşmedi.
Kiralar, mülkler üç ve daha fazlasına fırladı, inşaat malzemelerinin fiyatları arttı, ev taşımak için nakliye fiyatları milyonları buldu ve kara borsaya çıktı.
Devlet maddi, manevi, gıda, giyecek, konteyner gibi acil yardımları yaptı, ama yukarıda sayılanlar kasti, yanılgı, ya da fırsat kabul edilerek maalesef devletin aleyhine kullanıldı. Sanki devlet suçlu, ya da hiçbir şey yapmıyor gibi algılar oluşmaya, ya da oluşturulmaya çalışıldı.
Oysa kiraların, nakliye ve inşaat malzemelerinin fiyatlarının artmasında maalesef Elazığ'da yaşayanların payının olduğu göz ardı edilmemelidir. Yaşlı annem ve babam için bütün imkanlarımı zorlayarak yaklaşık dokuz ay sonra iki artı bir olan bir daireyi yüksek bir fiyata kiralayabildik. Yine aynı şekilde yakinen tanıdıklarımızın bile iki dudağı arasında nakliyecilerin merhametine kaldık. Elazığ'da yaşayanlar bu sorunları çok yaşadı.
Bu arada DASK, sigorta ve kasko zaman ve ödemeler konusunda daha hassas davranabilirlerdi.
Yaşanılan temel sorunların başında depremdeki binalardaki hasarla ilgili aynı binalara hasarlı, orta hasarlı, az hasarlı gibi ikilemlerin yaşanmasıydı.
Eskiden müteahhitler arsa, bina sahiplerinin peşinde koşarken, Elazığ'daki depremden sonra arsa sahipleri, bina sahipleri müteahhitlerin peşinde koşarak adeta bazı fırsatçı müteahhitlerin ocağına düşerek kötünün iyisini tercih etmek zorunda kalmışlardır.
Devletin deprem sonrası depremzedelerin mağduriyetini önlemek, zamandan kazanmak için üçte iki çoğunluk hukuka aykırı bir şekilde mobing uygulanmaktadır.
Deprem her zaman karşılaşılan bir durum olmadığından tecrübesizlik de elbette etkili olmuştur.
Elazığlı Elazığ'ı ve devletini çok sever; memleketine, vatanına küsmez, bir başkasından istemeyi sevmez.
Deprem sonrası adrese dayalı veya dayalı olmayan bir şekilde Elazığ' dan nüfus ve nüfuz göçü olmuştur.
Deprem sonrası AFAD tarafından verilen çadırlar, muhtarlar ve görevlendirilenler tarafından emanetler istenilen bir şekilde adil bir şekilde dağıtılmadığı söylenilmektedir.
Reis'in desteği, devletin desteği, kurumlar, gönüllü kuruluş ve kişilerin desteğine rağmen bazı eksik, ya da bilinçsiz yaklaşımlar, Elazığ' dan-Elazığ'da kaynaklanan sorunlara rağmen; belki de yaşanılan sorunlar yukarıya anlatıl-a-madığından, belki de iyi niyetli olmayan yaklaşımlardan, çıkar, beklenti, endişe, kaygı ve siyasi nedenlerden dolayı Sahipsiz Elazığ sesleri yükselmeye başladı.
Ne hikmetse Sayın Cumhurbaşkanımızın Elazığ'a geleceği konuşulmaya başladığından beri hava sanki birden değişti! İsyan, eleştiri, sahipsiz Elazığ gibi sloganlar bir bulut gibi sanki birden kayboldu.
Deprem olduğundan beri yapılanlar kayıtlarda, arşivlerde mevcuttur. Deprem sonrası hiçbir şeyin yapılmadığını söylemek haksızlık olur. Zira yapıcı eleştiri, eksiklik olabilir, ama hiçbir şey yapılmadı demek gerçekten haksızlık olur.
Öncelikle ebediyete irtihal edenlere Allah rahmet etsin, geride kalan aile ve yakınlarına da sabır versin. Zira ateş düştüğü yakar. Allah devletimizden de razı olsun.
Allah, devletimize zeval vermesin; devletimiz var ve güçlü olsun…
Elazığ, depremlerden sonraki artçılarla da sarsıldı, durdu.
24 Ocaktan çok uzun bir süre geçmeden dünyanın belası olan Covid 19 hastalığı adeta Elazığ'ın ikinci belası oldu. Elazığ deprem olacak diye bir yandan gözü dışarıda iken, bir yandan da pandemi için eve kaçma, evde kalmanın arasında adeta şaşkın bir şekilde yaşıyor.
Reis' in Elazığ'a gelmesini şans kabul ederek, gelin bütün tartışma, çekişmelere, kısır döngülere son vererek Biz Birlikte Güçlüyüz diyerek depremi ve pandemiyi fırsata, yeniden ihyaya vesile kılalım.
-Elazığ ve ülkemiz deprem ile birlikte yaşamayı bir hayat tarzı haline getirilmesi,
-Depreme dayalı, yüksek olmayan bahçe tipli yapılaşmaya önem verilmesi.
-Denetimler ve yaptırımların uygulanması,
-Deprem sonrası Elazığ'ın nefes alacağı bir şekilde şehir her yöne doğru genişleyerek şehre nefes aldırılması,
-Deprem için üçte iki çoğunlukla ilgili olarak kanunun yeniden değerlendirilmesine imkan verilmesi,
-Bu anlamda Elazığ' da eğitime ağırlık verilerek Harput'a yakın bir yerde yeniden yapılanma ile sosyal ve tarih bilimleri ağırlıklı Harput Üniversitesi, Malatya Yolu üzerindeki yerleşkenin Fırat Üniversitesi olarak çalışmaların başlatılması,
-Fırat Üniversitesine ait yerlere bütün kamu kurumlarının getirilmesi ve Fırat Üniversitesi yerleşkesi vatandaşın yürümesine ve kullanmasına uygun hale getirilmesi,
-Fırat Üniversitesi bünyesinde Hukuk Fakültesi gibi bulunmayan bölümlerin açılması,
-İlk, orta, lise okullarının Selçuklu, Osmanlı mimarisi; Harput-Ağın evleri mimarisine uygun bir şekilde inşa edilmesi,
-Elazığ 'ın bölge için spor merkezine getirilmesi,
-Sivrice ' de bölgeye yönelik sportif ve kültürel merkezleri inşa
edilmesi,
-Elazığ'ın bölgenin tekrar tarihi, kültürel ve tarım merkezi haline getirilmesine katkıda bulunulması,
-Yıl içerisinde en az iki tane bakanlar kurulunun Elazığ'da yapılması,
- Sivrice Hazar Baba' dan Harput'a; Keban Nallı Ziyaretten Beyaz Sarayın olduğu yere kadar teleferik yapılması,
-Keban'ın yeraltı kaynakları için maden arama çalışmalarına başlamak,
-Elazığ'ın nüfus ve nüfuzunun artması için Elazığ' a geri dönüşün cazip hale getirilmesi,
-Elazığ'ın bir marka değeri olan Elazığspor' a desteğin verilmesi ve stadın bitirilerek ulusal ve uluslararası müsabakalarda tercih edilmesi,
-Harput'a özel önem verilerek buradaki kültürün etkinliklerle yaşatılması,
-Fırat Liman Müdürlüğünün tabeladan öte çalışması,
-Elazığ'da balıkçılığın en üst düzeyde desteklenmesi,
-Fırat, Keban Barajı, Sivrice Hazar, Baskil, Çemişgezek , Pertek gibi suyun olduğu yerlerde tesislerin kurulmasının, yerleşim merkezi olarak kullanılmasının, su oyunları ile birlikte , su üzerinde küçük gemilerde gezi ve bazı sosyal faaliyetlerin yapılmasının desteklenmesi,
-Elazığ'ın eski tarihi, kültürel, coğrafi, tarım, eğitim gibi eski önemine dönmesi,
-Kastamonu gibi Elazığ' ın da hiç değilse 2023 yılında Kültür Başkenti yapılması,
-Elazığ'ın cazibe merkezi ile tekrar bölge şehrine getirilmesi....
Hoş, safa geldiniz Reis; Sayın Cumhurbaşkanımız...