Yeni Ufuk Gazetesi - Elazığ Haberleri - Haberler

1850’DE MADEN’DE İZABE TESİSİ VARDI

ELAZIĞ GÜNCEL

“2023 Türkiye, 2034 Elazığ” sloganıyla başlattıkları uzun soluklu çalışmalarının bir ayağı olan Maden Dosyası ile ilgili bilgiler veren HAZARSAM Başkanı Prof. Dr. Bilal Çoban proje dosyalarında ilginç bir detaya dikkat çekti.

Maden İlçesinin dünyada en eski yerleşim merkezlerinden biri olduğunu hatırlatan Başkan Çoban 1850 yılında ise Osmanlılar tarafından ilçede İzabe Tesislerinin kurulduğunu söyleyerek gündemde olan Maden Sahaları ile ilgili de izabe tesislerinin Maden’de kurulmasının önemli olduğuna dikkat çekti.

İPTAL KONUSU YANLIŞ ALGILANDI

Geçtiğimiz günlerde maden sahaları ile ilgili açılan iptal davasının olumsuz sonuçlandığını hatırlatan Başkan Çoban bu konu bile kamuoyunda yanlış algılandı diyerek; iptal edilenin ihale değil, ihalenin iptali için açılan dava olduğunu söyledi.

BAKIR REZERVLERİ CİDDİ BİR KATKI

Maden İlçesinde bulunan maden Sahalarının işletilmesi halinde mevcutta olan bakır rezervlerinin Türkiye’nin birkaç yıllık bütçesini sağlayacağını belirten Prof. Dr. Bilal Çoban ”İzabe Tesislerinin de kurularak ilçenin ve şehrimizin istihdamına katkı sunmasının önü açılmalıdır.” dedi.

Hazar Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Bilal Çoban “2023 Türkiye, 2034 Elazığ” sloganıyla başlatmış oldukları çalışmaları ile ilgili bilgiler verdi. Başkan Çoban’ın bu haftaki proje dosyası en eski yerleşim yerlerinden biri olan Elazığ’ın Maden İlçesi ile ilgili.

Yaptığı açıklamada Elazığ’ın 2034’e yürürken elinde birçok fırsatların olduğunu ifade eden Başkan Çoban bu fırsatlardan birinin de tarihi Milattan Önce 2000’lere dayanan ve bakırın bulunmasıyla da tarihte en önemli ticaret ve yerleşim merkezi olan Maden İlçesi olduğunu söyledi.

TÜRKİYE’NİN BİRKAÇ YILLIK BÜTÇESİNE DENK

Tarihten günümüze her dönem önemli gelişmelere haiz olan Maden İlçesinin birçok zenginliği bünyesinde barındırdığını ifade eden Başkan Çoban yaptığı açıklamada şunları kaydetti: hepimizin malumu olduğu üzere Maden İlçesi hem ilimiz, hem bölgemiz, hem de ülkemiz için stratejik önemlere haiz bir İlçemizdir. Bugünlerde yine ülke gündeminde olan Maden Sahalarının işletilmesi halinde Maden İlçesinde bulunan bakır rezervlerinin Türkiye’nin birkaç yıllık bütçesini sağlayacağı kuşkusuzdur. Bu nedenle son günlerin gündeminde olan Maden sahalarının bir an önce işletilmeye açılması işletilmeye açılırken de İzabe tesislerinin kurularak ilçenin ve şehrimizin istihdamına katkı sunması sağlanmalıdır.

İLK İZABE TESİSİ 1850’DE KURULDU

İzabe Tesislerinin Maden İlçesinde kurulması ciddi manada şehrimizin istihdamına yönelik büyük kazanımlar getirecektir diyen Başkan Çoban; Kaldı ki; ilk izabe tesisleri de zaten tarihte ilk kez Maden İlçesinde kurulmuştur diyerek şunları kaydetti…

SULTAN REŞAT MADEN’DE İZABE TESİSİ KURDURDU

1850 yıllarında Osmanlı padişahı 5. Sultan Mehmet (Sultan Reşat) zamanında buradaki madencilik merkezîleştirilmiş böylece şahsi işletmeler yerine Alman mütehassısları yönetiminde zamanın elverdiği koşullarda asri bir kuyu ve galeri meydana getirilmiştir. Cevherin izabesi yeni görüşlere uygun şekilde tanzim edilip, ilk büyük izabe ocağı kurulmuştur. Yine bu yıllarda Karabakır elde edilmiştir. 1850 yılında karabakır üretimi 500 ton iken 1910 yılında artarak 1300 tona ulaşmıştır.

BİRİNCİ DÜNYA SEBEBİYLE ÜRETİM DURMUŞTUR

1915 yılına gelindiğinde Maden’de bakır üretiminin tamamen durdurulduğunu durdurulma nedenlerinden birinin de 1914 yılında patlak veren 1. Dünya Savaşı nedeniyle çalışan işçilerin cephelere gitmiş olması olduğunu aktaran Başkan Çoban bu işletmelerin yeniden ekonomiye kazandırılmasının ülke ekonomisini de ciddi anlamda canlandıracağını söyledi.

Elazığ’ın Kurtuluş Planı kapsamında HAZARSAM Başkanı Prof. Dr. Bilal Çoban’ın MADEN’İN KURTULUŞ PLANI isimli çalışmaları ile ilgili projelerinin detaylarına şu linkten ulaşabilirsiniz. (www.……………..)

MADEN’İN KURTULUŞ PLANI

Tarihsel Bir Yerleşim Merkezi Olarak Maden Hakkında Genel Bilgiler

Maden Doğu Anadolu Bölgesinde, Doğu Torosların batı kesiminde, Yukarı Fırat bölümünde, Elazığ İli sınırlarında ve Dicle Nehri'nin yukarı kesimindedir. İlçenin doğusunda Ergani ve Dicle, batısında Sivrice ve Elazığ Merkez, güneyinde Ergani, Çermik ve Çüngüş, kuzeyinde Palu ve Alacakaya yer alır. İlçe Elazığ il merkezine yaklaşık 78 km uzaklıktadır.

Maden ilçesinin büyük bir kısmı dağlık ve engebelidir. İlçe merkezinin rakımı 1054 m olup yüzölçümü 810 km²'dir. İlçenin bulunduğu bölüm vadidir. Bu vadi Hazar Gölünün biraz aşağısından başlar ve Ergani ilçesine kadar devam eder. Elazığ ve Diyarbakır kara ve demir yolları ilçeden geçer.

Maden dağlarının ulaştığı en son nokta; Mihrap Dağı 1775 m, Goroz Dağı 2069 m, Sındığık Dağı 1600 m’dir. İlçenin genişçe ovalarından en verimlisi ise Dicle Vadisinin baş taraflarındaki 20 km uzunluğundaki Bermaz Ovasıdır.

Doğu Anadolu Bölgesi Yukarı Fırat Bölümü’nde Elazığ’a bağlı bir ilçe olan Maden, dağlarında bulunan bakır madeninden dolayı yüzyıllar boyu birçok kavmin uğrak yeri olmuştur. Maden ilçesinin tarihi M.Ö. 2000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Aslında bakır cevherinin tarihi ile başlar demek daha yerinde olur. Maden ilçesinde bakır yatakları Milattan 2000 yıl önce Asuriler tarafından bulunmuştur. Ancak İngiliz ilim adamları "Tarring L.H. ve H.C. Cordero", "In A. Metal Merchant's Of fice" adlı eserlerinde insanoğlunun bakırı ilk kez M.Ö. 7000-8000 yılları arasında Fırat ve Dicle vadileri arasında bulduğunu yazıyorlar. Fırat ve Dicle vadileri arasında bakır, Maden ilçesinden başka hiçbir yerde bulunmamış ve işletilmemiştir.

Buradaki cevher ilk kez Romalılar tarafından işlenmiştir. Sonra on ikinci asrın başlarında Araplar, daha sonra da Osmanlılar tarafından işlendiği görülmektedir. Osmanlılar zamanındaki işletme, bir kısım şahıslar ve özel şirketler eliyle yürütülmüş ve aralıklarla 19. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir. Eldeki kayıtlara göre 1545-1550 yılları arasında Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'in emriyle "Laudium" Rumları bu bölgeye getirilip yerleştirilmişlerdir. Rumlar buradaki cevheri o günkü koşullarda basit usullerle çıkarıp yine çok basit usullerle eritmiş ve bakır elde etmişlerdir.

Maden ilçesi 1750 ile 1834 yılları arasında Keban eyaletine bağlanmıştır. 1834 yılından itibaren Diyarbakır eyaletinin merkez sancağına bağlı bir ilçe haline getirilmiş ve 1889’a kadar kaymakamlık halinde idare olunmuştur. Maden 1889’dan itibaren sancak merkezi olmuş, Cumhuriyet dönemine kadar mutasarrıflar tarafından idare edilmiştir. Cumhuriyet dönemine kadar Ergani Madeni adıyla anılan Maden ilçesi, 1924-1927 yılları arasında valilik statüsünde olup, 1927 yılından sonra Elâzığ iline bağlı bir ilçe haline getirilmiştir.

En eski cüruf kalıntılarından anlaşıldığına göre Rumlar önce "Demir Takke" adı verilen bölgedeki cevheri işlemişlerdir. Bu bölgedeki oksitli cevherden önce altın ve gümüş elde etmişlerdir. Sonra da bakır oranı oldukça yüksek olan (%25- %34) asıl cevheri bulup bakır üretmişlerdir.

İlk galeriler cevherin yeryüzüne çok yakın bulunduğu “Arpa Meydanı” mevkisinde açılmıştır. Bu mevkide sonradan Arpameydanı Mahallesi kurulmuştur. 1960 yılından sonra mahallenin altında bulunan cevheri çıkarmak için evler istimlak olmuş yöre sakinleri dağılmış bugün tamamen işletme sahası içine girmiştir.

1850 yıllarında Osmanlı padişahı 5. Sultan Mehmet (Sultan Reşat) zamanında buradaki madencilik merkezîleştirilmiş böylece şahsi işletmeler yerine Alman mütehassısları yönetiminde zamanın elverdiği koşullarda asri bir kuyu ve galeri meydana getirilmiştir. Cevherin izabesi yeni görüşlere uygun şekilde tanzim edilip, ilk büyük izabe ocağı kurulmuştur. Yine bu yıllarda karabakır elde edilmiştir. 1850 yılında karabakır üretimi 500 ton iken 1910 yılında artarak 1300 tona ulaşmıştır

1915 yılına gelindiğinde Maden’de bakır üretimi tamamen durmuştur. Bunun nedeni ise bir yandan eritme işlemlerinde kullanılan odunun azlığı bir yandan da 1914 yılında patlak veren 1.Dünya Savaşı nedeniyle çalışan işçilerin cephelere gitmiş olmasıdır. Savaş sırasında işletmenin durmasının yanında jeolojik tetkiklerle beraber sondaj çalışmaları yapılmıştır. 1917 yılı Temmuzunda hükümetçe bakırın durumu hakkında araştırma yapmak için bir komisyon kurulmuştur. 1917-1918 yıllarında askeri bir heyet tarafından 17.000 ton bakır çıkarılarak Almanya'ya gönderilmiştir.

Maden'deki tarihi eserlerin içerisinde 1895 yılında II. Abdülhamit’in padişahlığı sırasında yapılmış olan tarihi hükümet konağı bulunmaktadır. Restore edilerek günümüzde İmam Hatip Lisesi olarak kullanılmaktadır. İlçede ayrıca Dizibiran, Dizik, Çitli, (Hilindir) ve Sarsap Mevkii höyükleri bulunmaktadır.

Saat Kulesi: Hükümet konağının yanında yer alan ve ilçeye tarihi bir görünüm katan Osmanlı yapısı saat kulesi bulunmaktadır. Anadolu'nun hiçbir yerinde bu tarz bir yapı yoktur.

Cami-i Kebir: Osmanlılar döneminde 1872 yılında Sultan Hamid tarafından yaptırılmıştır. Taştan yapılmış minaresi çok zarif bir işçilik sergilemektedir. Cami minaresinin H. 1317 yılında yapıldığı minarenin kapısındaki kitabede yazılıdır.

Kalecik Tepesi: Gezin beldesinde bulunmaktadır. Ortaçağ’a ait olduğu düşünülen kalıntılara rastlanmıştır. 04.05.2000 tarih ve 2384 sayılı kararla 1. Derece arkeolojik sit alanı olarak tescillenmiştir.

Kilise Tepesi: Gezin beldesinde bulunmaktadır. Orta çağ’a ait olduğu düşünülen kalıntılara rastlanmıştır. Arkeolojik Sit alanıdır.

Yapı Kalıntısı (İbrahim Bey Sarayı): Sekarat mevkiindedir. 1917-1918 yılları arasında yapılmıştır.

Kurtuluş savaşından sonra 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bütün yurtta toplumsal, hukuki ve ekonomik atılımlara girişmiştir. Bu arada Maden İlçesi, sahip olduğu zengin bakır yataklarıyla o günkü hükümetlerin dikkatini çekmiş ve madenden ülke ekonomisinin faydalanması için süratle yatırım faaliyetlerine başlanmıştır.

İlçe merkezi başlangıçta Arpameydanı adı verilen mevkiide kurulmuştur. İlerleyen zaman içerisinde, Arpameydanı Mahallesi maden sahasında bulunduğundan kamulaştırılmıştır. Buranın sakinleri de Diyarbakır-Elâzığ karayolu üzerinde bulunan Kortik mevkiine yerleşerek Bahçelievler Mahallesi’nin kurulmasını sağlamışlardır.

Maden ilçesi ulaşım bakımından oldukça şanslı sayılır. Bunun asıl sebebi; ilçedeki bakır cevheridir. Bakırın işletilip üretilmesi ve nakliyesi için yapılan yollar, yanı zamanda yöre halkına büyük faydalar ve kolaylıklar sağlamaktadır. İlçenin içinden hem karayolu hem de demiryolu geçmektedir.

Hazar Gölünün doğusunda bulunan ovaya (Gezin Yazısı) denir. Burası genel olarak çıplaktır. Son zamanlarda yetiştirilen meyve bahçeleri ovaya güzel bir görünüm vermektedir. Dağlar, batı-doğu istikametinde uzanmış olup alçak ve yarılmışlardır. İlçenin en verimli ovası Dicle vadisinin baş taraflarında 20 km. uzunluktaki Behramaz ovasıdır. Bölgede yapılan Keban Karakaya, Kıralkızı Barajı ve Atatürk Barajlarının oluşturduğu baraj göllerine rağmen Maden İlçesi bölgesiyle birlikte karasal bir iklim hüküm sürer. Eski yıllara göre fazla kar yağmamaktadır.

Maden ilçesi genellikle dağlık alanlardan oluşmaktadır. Meşe, ardıç, çam ve geven (Astragalus) türleri bakımından zengin habitatları barındırmaktadır. Maden İlçesi bitki örtüsü bakımından pek zengin değildir. Yine de yer yer ağaç toplulukları vardı. Bakır üretiminde meşe ağaçları yakacak olarak kullanıldığından, ağaçlar azalmıştır.

Sosyo - Ekonomik Durum ve Demografik Yapı

Kurtuluş savaşından sonra 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bütün yurtta toplumsal, hukuki ve ekonomik atılımlara girişmiştir. Bu arada Maden İlçesi, sahip olduğu zengin bakır yataklarıyla o günkü hükümetlerin dikkatini çekmiş ve madenden ülke ekonomisinin faydalanması için süratle yatırım faaliyetlerine başlanmıştır.

İlçe merkezi başlangıçta Arpameydanı adı verilen mevkiide kurulmuştur. İlerleyen zaman içerisinde, Arpameydanı Mahallesi maden sahasında bulunduğundan kamulaştırılmıştır. Buranın sakinleri de Diyarbakır-Elâzığ karayolu üzerinde bulunan Kortik mevkiine yerleşerek Bahçelievler Mahallesi’nin kurulmasını sağlamışlardır.

1927 yılında Elazığ’a bağlı ilçe haline getirilen Maden, kaymakamlıkla yönetilmektedir. Maden’e bağlı sekiz köy ile Alacakaya 1990 yılında ilçeden ayrılarak yeni bir ilçe oluşturulmuştur. Böylece Maden, 22’si merkez bucağa ve 16’sı Hazar bucağına bağlı olmak üzere 38 köyün idari merkezi durumundadır. Merkez bucağa bağlı Gezin köyünün 2000 yılına doğru belde olmasıyla ilçede ikinci bir belediye kurumu oluşturulmuştur. Maden’in 1990’lardan sonra önem kaybetmesiyle Hazar Gölü’nün kenarında kurulan beldenin nüfusu hızla artmıştır. Bugün 2000’in üzerinde bir nüfusa sahip olan beldenin nüfusunun giderek artacağı düşünülmektedir. Bu da ilerleyen zamanlarda beldenin ilçeye dönüştürülmesi anlamına gelebilir.

İlkçağlarda bile önemi bilinen ve birçok topluluğun dikkatini çeken Ergani bakırı, özellikle 19 yy.dan itibaren ciddi anlamda işletilmiş ve 1939 yılında modern usullerle kurulan tesislerde 23 Mart 1939’da bakır üretimine başlanmıştır. İşletmede üretim yıllarca devam etmiş, çalışmalar her geçen gün artırılmıştır. 1970’li yıllara kadar tam kapasite ve günde üç vardiya ile çalıştırılan işletmede blister bakır üretilmiş ve ihraç edilmiştir. Sadece ülke için değil bölge için de en önemli geçim kaynağı olan bakır işletmesi Maden ilçesine can vermiştir.

Dış ülkelere bakır satan Ergani Bakır İşletmesi bu alanda Türkiye ekonomisine önemli katkılarda bulunmuştur. 1970’li yıllardan sonra işletmenin hammaddesi olan cevherin tenörü düşmüştür. Bunun sonucu olarak bakır eskiye oranla daha pahalıya imal edilmiştir. Azalan bakır üretiminin yanı sıra ülkemizin sanayileşme yönünde hızla ilerlemesi ve artan bakır ihtiyacı nedeniyle üretilen blister bakır ancak ülkemizin ihtiyaçlarına cevap verecek kadar olmuştur.

1970’li yılardan sonra üretimi azalan Ergani Bakır İşletmesi, uzun yıllardan sonra zarar etmeye başlamış ve kendine kaynak yaratamayacak duruma gelmiştir. Üretim düşüşü ülkemiz ekonomisi açısından da olumsuz bir durum meydana getirmiştir.

Nüfusun artması, ekonomik ve ticari canlılığın yaşanması işletme sayesinde olmuştur. Ama ne zaman ki bakır üretimi azalmaya başlamış, o zaman sosyal hayat da olumsuz şekilde etkilenmiştir. İşçilerin çıkartılması göçlere sebep olmuş, nüfus azalmış ve ekonomik canlılık yıldan yıla kaybolmuştur.

İlçede toplam arazi varlığı 93.900 hektardır. Bundan 10.385 hektarı tarla arazisi olarak, 28.100 hektarı orman arazisi olarak, 19.555 hektarı çayır ve mera olarak, 4.800 hektarı göller ve baraj olarak, 800 hektarı yayla olarak kullanılmaktadır. 30.260 hektar arazi ise tarım dışı bırakılmıştır. Hububat olarak buğday, arpa ve mısır ekimi yapılmaktadır. Son yıllarda çilek, fasulye, patates ekimine önem verilmektedir.

Etibank‟a ait Ergani Bakır İşletmesi ve Guleman Şark Kromları İşletmesinin varlığıyla Maden ilçe merkezinde hareketli bir toplum hayatı bulunmaktaydı. Fabrikaların kurulmasıyla 1950 sonrası hızlı bir gelişme gösteren ilçede sosyal yaşam standartları 1970-80 yıllarında en üst düzeye ulaşmıştır. İşletmelerin çalışanları için oluşturduğu sosyal ortamlar içerisinde sinema, tiyatro, lokal, Hazar Gölü kıyısında spor ve dinlenme tesisleri ile kamp alanları yer almaktaydı. Çalışanlara sunulan bu sosyal ortamlardan yöre halkıda faydalanmıştır. Küçük İstanbul olarak adlandırılan Maden‟de, modern kentlerde bulunan elektrik, demiryolu, sinema, kaloriferli ısıtma sistemi vb. yeniliklere de rastlanmaktadır. Kutluay, 1980 yılı ilçe raporunda Maden ilçesine ait okur-yazarlık oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu ve ilçedeki ailelerin çoğunun çekirdek aile olup kentsel özellik yansıttığını belirtmiştir.

19 Haziran 2019 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 1150 sayılı Cumhurbaşkanı kararına göre; Elâzığ ili, Maden ilçesi Cami-i Kebir Mahallesi içerisinde sınır ve koordinatları belirlenmiş alanlar, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesi gereğince heyelan nedeniyle riskli alan ilan edilmiştir.

Maden nüfusu 2021 yılına göre 9.693. Bu nüfus, 4.917 erkek ve 4.776 kadından oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %50,73 erkek, %49,27 kadındır. Çevre Şehircilik Bakanlığı 2040 yılı Çevre Düzeni Planına göre, Maden ilçesi toplam, kentsel ve kırsal nüfus projeksiyonlarının 2040 yılı için hesaplanan ortalamaları aşağıdaki şekilde oluşmuştur.

Tablo. Elâzığ İli Maden İlçesi Kırsal, Kentsel ve Toplam Nüfus Projeksiyonları.

Yıl

Kırsal Nüfus Projeksiyonu

Kentsel Nüfus projeksiyonu

Toplam Nüfus Projeksiyonu

2010

 8 936

 5 064

 14 018

2015

 6 903

 4 157

 11 076

2020

 5 055

 3 300

 8 361

2025

 3 483

 2 486

 5 837

2030

 2 881

 2 078

 4 935

2035

 2 383

 1 830

 4 178

2040

 1 971

 1 612

 3 536

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırmaları (SEGE) politika, strateji ve kamu uygulamalarına girdi sağlamak amacıyla, Türkiye’deki Düzey-2 bölgelerinin, illerin ve ilçelerin sosyo-ekonomik gelişmişliklerini nesnel olarak ölçen ve karşılaştıran analiz çalışmalarının 2022 yılı sonuçlarına göre, Maden ilçemiz, gelişmişlik sıralamasında 973 ilçe içerisinde 708. sıradadır.

Daha öne Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafında yapılan ve halen yürürlükte olan, Malatya, Elâzığ, Bingöl, Tunceli Planlama Bölgesi 1/100.000 Çevre Düzeni Planı çalışması kapsamında çevre düzeni planının hedef yılı olan 2040 yılına kadar nüfus projeksiyonları da yapılmıştı. İlçelerin nüfusları da aynı şekilde, nüfus projeksiyonları en küçük kareler, bileşik faiz ve aritmetik yöntem sonucu elde edilmiş ve bu üç yöntemin ortalaması alınarak ortalama projeksiyon ilçe nüfus sonucuna ulaşıldığı iddia edilmişti. 2040 yılı projeksiyon nüfuslar elde edilirken, 1980 – 2010 yılları arasındaki nüfus hareketliliklerinin ortalamalarını almış ve genel bir ortalama bularak 2040 yılı tahmini nüfus artışına bu şekilde ulaşmıştı. İlçelerin büyüme ortalaması bulunan değeri ve tahmini 2040 öngörüsü planda bu kriterler çerçevesinde yer almış, nüfus hesaplamaları yapılmıştı.

Daha önce, 2040 Yılı Elazığ’ı Bitirme Planı olarak itirazda bulunduğumuz bu gelecek planlamasına şimdi bakıldığında, ne kadar yanlış öngörüler içerdiği görülecektir. 2040 Planına, 2034 Yılı MADEN’İN KURTULUŞ PLANI ile müdahale etmeliyiz.

Maden ilçemizin küçülmesine, köylerin boşalmasına, gelecekte göç vererek nüfusun azalmasına müsaade edemeyiz ve Maden’in geleceğini belirlemek, Maden’in Kurtuluş Planını birlikte hayata geçirmek için elbirliği, güç birliği ile mücadele etmeliyiz.

Maden’in Güçlü Yönleri Tarımsal üretime duyarlı, her türlü meyve ağacı ve bitkinin oluşumuna uygun toprak yapısı. Kaymakamlık ve Belediyenin kalkınma için iş birliğine açık olmaları. Kadınların sosyal hayata ve iş yaşamına dâhil olmaya istekli olmaları. Doğal ortam ile hava koşullarının, tarıma ve ürün çeşitliliğine imkân sağlaması. Su miktarının yeraltı ve üstünde yeterli oluşu. Hazar gölünün etrafının plaja elverişli olmasından dolayı turizme katkı sağlaması. Yerel aktörlerin uyum içinde ve iyi ilişki içinde olmaları. Göl balıkçılığındaki gelişme ve yaygınlaşma faaliyetleri. Hazar gölü etrafında kamp alanlarının, mesire ve piknik yerlerinin bulunması. Göl sayesinde su sporlarının yapılıp geliştirilmesi. Fabrikanın kurulmasıyla oluşturulan istihdam alanı, İşletme ile birlikte kentsel nüfusta yaşanan artış, Bölgenin ilk sineması ve tenis kortu ile ilçenin ilk eğitim ve sağlık yapısının ilçede olmasının bilinmesi, Ergani Bakır İşletmesi ile kente sunulan sosyo-kültürel ortamdan (sinema, gazino, okul vb.) çalışanlar ile birlikte yerel halk da faydalanmış olması ve kentin modernleşme ve sosyalleşme sürecini hızlandırmış olması, Tarımsal üretime uygun toprak yapısı, Kadınların sosyal hayata ve iş yaşamına dâhil olmaya istekli olmaları, Yer altı ve yerüstü su potansiyeli, Organik tarım ve iyi tarım stratejilerinin belirli ölçüde bilinip, uygulanması, Başta Arıcılık olmak üzere, hayvancığın yaygın oluşu, Hayvancılığın birçok kişi tarafından yapılması, Gezin çileği, Gezin fasulyesi gibi iyi tarım uygulamasının benimsenmesi, Küçük çaplı fabrika ve işletmelerin bulunması, Maden ilçesinde bakır rezervlerinin varlığı ve yeni tesislerin kurulacak olması, Madencilik sektörünün eski ve güçlü olması Eğitim oranının ve yetişmiş insan gücünün yüksek olması Öğrenci velilerinin eğitime destek ve önem vermeleri

IV. Maden’in Zayıf Yönleri

Tarımsal arazilerin engebeli ve parçalı bir şekilde bulunması. Tarıma elverişli düzlük alanların kısıtlı olması Tarım ürünlerinde ilaçlamalarının artması. Ürün sigortalarının yetersizliği ve tarım sigortası hakkında yöre halkında yeterli bilgili olmayışı. Sera üretiminin yeterince yaygın olmayışı. Ana ürün haricinde üretilen çeşitli ürünlere ilgi ve merakın olmaması. Bölgede yerel ürünleri işleyebilecek tesisin bulunmaması. Ürünlerin üretiminden sonra paketleme faaliyetinin olmaması Üretimi yapılan ürünlerin pazarlama alanının bulunmaması. Turizm yerlerinde konaklama imkânının sınırlı olması. İşsizliğin fazla olması. Bölgede sahip olunan kültürel, ekonomik, tarımsal ve turizm alanlarının tanıtımının yapılamaması. Arıcılığa bölge halkından ziyade başka illerden gelenkonar-göçer arıcılıların fazla olması. Su sporları konusunda yeterli altyapının olmaması. Tarımsal alanlara yabani hayvanların verdiği zararlar, Yazlık kışlık nüfusun, artış–azalış göstermesi.

Maden İçin Fırsatlar Maden’in göl kenarına kurulu bir ilçe olması, Yamaç paraşütü, dağcılık, su sporları gibi ekstrem sporlarına müsait olması, Çadır turizmine ilişkin yapılan altyapı çalışmalarının kirliliği azaltması, Hazar Gölü'nün suyunun tarımsal ve içme amaçlı kullanılamaması, Hazar Gölü'ne dökülen katı atıkların kontrol altına alınmaya çalışılması, Hazar Gölünün çevresindeki yazlıklar için kanalizasyon ve arıtma zorunluluğunun getirilmesi, Maden’deki mevcut sanayi tesislerinin ekonomik açıdan fayda sağlaması, Maden’in ulaşım açısından önemli kavşak noktalarından biri olması, Kamu Tesislerinin halk kullanımına açılmasıyla doğabilecek ciddi bir turizm potansiyelinin bulunması, Elâzığ–Diyarbakır ulaşımında Maden ilçe merkezinin kullanılması, Özellikle gezin fasulyesi, gezin çileği ve geven balı bölgede ciddi derecede ilgi gören ve markalaşma potansiyeli.

 Maden İçin Tehditler Çeşitli koruma statülerine tabi olan Hazar Gölü‟nün ve çevresinde, yasal düzenlemelerdeki zorlayıcı şartlar ve yerel yönetimlerin yaptırım ve denetim gücü eksikliğinden dolayı kaçak ve düzensiz yazlık yapılması, denetimsiz ve sağlıksız yapılaşmalar. Altyapı yetersizliğine bağlı olarak su ve toprak kirliliği. Kıyı ve çevresinin doğal yapısının bozulması. Kamunun kullanması gereken yerlerin diğer insanların mekanlardan faydalanabilmesinin engellenmesi. Göl kıyısına duvar, çit vb. çekilmesi sonucu kıyının doğal yapısının bozulması. Hazar Gölü çevresinde tarımsal alanlardan atıkların, bitkisel organik gübrelerin (hasat atıkları vb.), hayvansal organik gübrelerin, kimyasal gübrelerin (azot, fosfor ve potasyum gibi besin maddeleri) ve pestisitlerin suya karışması. Hasat dönemi sonrası tüm tarım alanlarında anız yakılması sonucunda, toprak kalitesi bozulması, tarlaların içinde ve sınırlarında yer alan birçok kuş türünün olumsuz etkilenmesi. Yüksek eğime sahip alanlarda ormanların azaltılması, ormanlık alanlarda uzun süreli ve yoğun ağaç kesiminin yapılması. Aşırı erozyondan dolayı gölün tabanının dolması. Derelerin yüksek debiye sahip olması ve tarım alanlarında eğim yönünde sürüm ve salma sulama yapısı. Hazar Gölü‟nün kıyı bölgelerinin hemen hepsine köylerden veya çevreden toplanan doğal ve evsel kökenli atık sular, kanal veya dere/ırmak vasıtasıyla gelmesi ve çoğunlukla arıtma işleminden geçmeden doğrudan Göl’e karışması. Akarsular ile birlikte özellikle ilkbahar sonlarına doğru, oldukça yüklü miktarlarda inorganik madde (toprak, kum vs.) ve besin tuzu (tarlalardan yıkanan suni ve dogal gübre, evsel atıklar, azot ve fosfat bileşikleri vb.) Göl‟e taşınması. İdari yönden gölün korunması ve kullanımı ile ilgili çalışmaları yapan ve yapması gereken çeşitli kurumların olması ve kurumlar arası koordinasyon eksikliğinden kaynaklanan pek çok sorunun olması. Göl suyunda kirliğin meydana gelmesi. Göl ve çevresinde, gölün korunması ve kullanılmasından yetkili kurumlar birbirleriyle iletişim kurmadan koordinesiz bir şekilde projeler üretmesi ve bunları uygulamaya çalışması. Tarıma dayalı üretimde toprağa verilen kimyasalların hem çevreye hem de hayvanlara ciddi zarar vermesi ve bu nedenle organik tarımın giderek azalması. Miras arazileri ve tapusu olmayan arazilerinin yoğun olması. Gerek üretim, paketleme gerekse pazarlama alanında alınması gereken makinelerin fiyatlarının yüksek olması. Mevcut plajların yapılaşma açılarak veya bakımsızlıktan dolayı tahrip edilmesi. Kentsel yerleşim, bakır madeninin varlığı sebebiyle maden yatakları etrafında kurulduğundan kent merkezi ile işletme ve tesislerinin iç içe geçmiş olması. Yoğun konut dokusu arasında boş arazilerin olmayışı. Sosyal yaşama dönük ihtiyaçların giderilmesini sınırlı olması. Fabrika ve işletmelerden çıkan zararlı maddelerin arazi ve canlılara zarar vermesi. İş olanaklarının azlığından dolayı genç nüfusun kırsaldan kentsel alana göçü. Tarıma dayalı üretimde toprağa verilen kimyasalların hem çevreye hem de hayvanlara ciddi zarar vermesi ve bu nedenle organik tarımın giderek azalması. Miras arazileri ve tapusu olmayan arazilerinin yoğun olması. İlçeye bağlı köylerde mevsimsel göçün yoğun şekilde yaşanması. Tarımsal alanlara yabani hayvanların zarar vermesi. Doğal alanların bilinçsizce ve plansızca kullanılması. Maden merkezde bulunan bakır işletmesinin tam kapasite ile çalıştığı geçmiş dönemlerde oluşturduğu atıkların çevreye bırakılması. Doğal alanlardaki biyolojik çeşitliğinin azalması. İlçe sınırlarının büyük bir bölümünü engebeli araziler üzerinde oluşması. Eğimli arazilerin yağışlarla birlikte toprağın erozyonla kaybına neden olması. Tarımsal faaliyetlerde kullanılan pestisitler alanda oldukça zengin oranda bulunan tatlı su kaynaklarını ve dolayısıyla canlıları olumsuz etkilenmesi. Kısabekir ve Sağrılı köylerinin hemen yanından geçen Maden Çayı üzerinde köylere yakın konumda bulunan kum ocağı, akarsuyun biyoçeşitliğine büyük zarar vermesi, Ulaşım ağı içerisinde yol kenarına yakın konumlarda bulunan Soğuksu, Tekevler, Çitliköy, Ağadibek, Yeşilova ve Kısabekir gibi lokalitelerde bazı plansız tesislerin bulunuşu, Bölgede yaşayan nüfus sayısındaki azalma, Çevresel etki konusunda toplumda madenciliğe karşı negatif bir algı söz konusudur,

Maden İçin 2034 Yılına Kadar Hayata Geçirilmesi Gereken Projeler Maden sınırları içerisindeki Maden Çayına karışan kanalizasyon sisteminin rehabilite edilmeli ve Çay Balığı yetiştiriciliğinin özendirilmelidir. Stok alanında depolanan maden sahasında bulunan ocaklardan gelen hammaddenin stok alanından kayması veya akması toleranssız bir risktir. Alınması gereken önlemler; stok alanının kaymaması için şevler düşürülmeli ve stok miktarı azaltılmalıdır. Stok alanına çıkış yollarının kayması veya akması toleranssız bir risktir. Alınması gereken önlemler; stok alanına çıkış yollarındaki eğim düşürülerek yol genişliğinin arttırılması gerekmektedir. Maden’in endüstriyel hammadde potansiyeli daha kapsamlı araştırılmalıdır. Geçmiş yıllarda işletilen maden ocaklarındaki atık ve cürufların günün ekonomik ve teknik şartlarında yeniden işletilip değerlendirilmesi. Maden potansiyelini işletmeye dönüştürecek yatırımların yapılması sağlanmalıdır. Elazığ’ın tamamının 6. Bölge teşviklerinden faydalanması Fırat Üniversitesinde Maden Mühendisliği bölümünün açılması, Gezin çileği, gezin fasulyesi, keven balı, üzüm, dut, kirazve vişne ürünlerinin tanıtımının yapılması, Madenlerin işletme faaliyetleri süresince çevre ile ilgili denetimleri etkin bir şekilde yapılmalıdır. Kısabekir’den çıkacak cevher, 7 km. uzaklıktaki Maden ilçesine, NATO yolu üzerinden taşınmalıdır. Flatasyon Tesisi, İzabe Tesisi, Haddahane, Dökümhane ve yardımcı ünitelerin elektrik dağıtım, yüksek ve alçak gerilim trafo istasyonunun karşısındaki alana yapılması sağlanmalıdır. Gezin Plajköy yarımadasına, Atatürk’ün vasiyeti olan ve Akciğer hastalarına hizmet edecek SENATARYUM HASTANESİ yapılmalıdır. Terk edilen veya üretimi sonlandırılan maden sahalarının yeniden düzenlenmesi için sektörün kuruluşları ve firmalar tarafından sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirilmelidir. Gençlik ve kültür merkezi veya Sosyal yaşam merkezi açılarak, gençlerin rekreasyonel faaliyetlere katılması ve eğitim alması sağlanmalıdır. Konut üretim projesi yapılarak, konut ihtiyacı karşılanmalıdır. Madencilik sektörüne yönelik mesleki eğitim çalışmaları yapılmalıdır. Doğalgaz dağıtım projesi bir an önce gerçekleştirilmelidir. Öncelikle Maden ilçesiyle ilgili temel göstergeler belirlenerek bir durum tespiti ve analizi yapılmalıdır. İlçeyi farklı kılan unsurlar ve kimlik özellikleri tespit edilmelidir. Bir “İlçe Vizyonu” belirlenmelidir. Kapsamlı bir “İlçe Gelişim Planı” hazırlanmalı, bu plan çerçevesinde ilçenin gelişimi için stratejik amaçlar, genel hedefler, önemli projeler vs. ortaya konulmalıdır. Kamu, özel sektör ve STK’ların da katılımıyla Maden ilçesinin “Kentsel Gelişim Stratejik Planı” hazırlanmalıdır. İlçede yetenekli, nitelik sahibi, sosyal zekâ ve iletişim becerisi açısından gelişmiş kadroların yetişmesi için mekanizmalar oluşturulmalı ve bu konuda STK’ların daha aktif olması sağlanmalıdır. Elazığ’ın 2034 yılında en gelişmiş on şehirden biri olma ulusal hedefiyle uyumlu yerel hedefler belirlenmelidir. Maden ilçesindeki bütün kurumların planlı bir çalışma sistemi benimsemesi sağlanmalı, özellikle her kurumun yılın başında çalışma programını, yılın sonunda ise faaliyet raporunu kamuoyuna açıklaması sağlanmalıdır. Madencilik alanlarında fidan dikimi ve yeşillendirme çalışmaları için orman bölge müdürlükleri, ziraat fakülteleri, TEMA gibi kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile ortak çalışmalar yapılmalıdır. İşletmelere verilen yatırım teşvikleri artırılmalıdır. Üretimin artırılmasına yönelik, makine ve teçhizat alımına en üst düzeyde teşvik verilmelidir. Madenciliğinin çevreye etkileri konusunda bağımsız yetkin kuruluşlarca yürütülecek bir araştırma yaptırılmalı ve bilimsel verilerle ortaya çıkan sonuçlar bir rapor olarak kamuoyuna sunulmalıdır. Baklagil tarımı (nohut, mercimek, fasulye) nispeten karlı bir üretim şeklidir. Baklagillerin toprağa azot bağladığı da dikkate alındığında özellikle münavebeye dâhil edilmelidir. Yem bitkileri (fiğ, mısır, yonca) teşvik desteği kapsamında olduğu ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacının karşılamasındaki önemi de düşünüldüğünde üreticilerin özellikle gündeme almalıdır. Çok sayıda ve dağınık yapıdaki parsellerden oluşan tarım işletmelerinde bütünlüğün sağlanması, arazi parçalanmasının önüne geçilmesi ve iyi işleyen bir tarım arazisi piyasasının tesis edilmesine yönelik hukuki ve kurumsal düzenlemeler yapılmalıdır. Tarımsal destekler, tarım havzaları ve parselleri bazında, sosyal amaçlı ve üretim odaklı olarak düzenlenmeli, desteklerde çevre ile bitki, hayvan ve insan sağlığı dikkate alınmalı, tarımsal desteklerin etkinliği izlenerek değerlendirilmelidir. Tarım ve sanayi işletmelerinin iş birliği ve entegrasyonu sağlanmalı, yerel ve geleneksel ürünlerin katma değerini ve ihracata katkısını artıracak tedbirler alınmalıdır. Tarım sektörüne yönelik mesleki ve teknik eğitim ile yayım konularında bilgi ve iletişim teknolojilerinden etkin bir şekilde faydalanılmalıdır. Topraksız tarım, organik tarım, iyi tarım, örtü altı tarım vb uygulamalar özendirilmelidir. Hayvancılıkta etçi tip sığır, keçi ve koyun yetiştiriciliğinin geliştirilmesine ağırlık verilmelidir. Çayır ve mera alanlarının tespit, tahdit, tasnif ve ıslah çalışmaları hızlandırılmalı, daha etkin ve verimli kullanımı sağlanmalı, yem bitkisi ihtiyacı üretim ve ürün çeşitliliğindeki artışla karşılanmalıdır. Tarım ve hayvancılığa verilen teşvikler gerek icra kuruluşlarındaki uzmanların gerekse de yararlanacak üreticilerin takip edemeyeceği kadar karmaşık ve çok başlıklı hale gelmiştir. Bu durum teşviklerden etkin bir şekilde faydalanmayı zorlaştırmaktadır, bu yüzden uygulama daha sade ve daha anlaşılır hale getirilmelidir. Tarımsal üretimin kalite ve miktar olarak arttırılması için yeni tür ve yöntemlerin tanıtıldığı demonstrasyon bahçeleri/tarlaları, model işletmeler, seralar ve/veya çiftlikler oluşturulmalıdır. Özel ağaçlandırma uygulamaları ile orman vasfını kısmen ya da tamamen kaybetmiş arazilerde badem, ceviz, alıç, böğürtlen vb. başta olmak üzere orman meyveleri ile özel müteşebbisler eliyle ağaçlandırılmalı ve böylelikle ekonomiye kazandırılmalıdır. Mevcut durumda ilçede kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasındaki iletişim ve iş birliği oldukça zayıftır. Bu sorun bir an önce giderilmeli, bu kesimler arasında her alanda iş birliği imkânları artırılmalı, bu işbirliğini somutlaştıracak yönetişim modelleri geliştirilmelidir Sürekli nüfus kaybeden bir kentsel alanı geliştirmek mümkün değildir. Bu yüzden bir an önce Maden ilçesinde yaşanan bu göçü durduracak tedbirler alınmalıdır. İlçenin stratejik unsurlarını, güçlü yanlarını ve ilçeyi diğer ilçelerden farklı kılan kimlik unsurlarını öne çıkaran bir tanıtım stratejisi hazırlanmalı ve her ortam ve fırsat değerlendirilerek ilçenin tanıtımı yapılmalıdır. Bu tanıtım stratejisi madencilik, tarım ile tarihi ve doğal varlıklar üzerine bina edilmelidir Kentsel dönüşüm yaklaşımı çerçevesinde yeni imar alanları açılmalı, kentsel altyapı tamamlanmalı ve özellikle kadın, genç, engelli ve yoksul vatandaşların kolaylıkla istifade edebilecekleri yeni sosyal yaşam alanları oluşturulmalıdır. “Herkes için kent” yaklaşımı esas alınarak kentsel hizmetlere engelli, yaşlı ve hareket kısıtlığı olan herkesin erişebilmesi sağlanmalı, yeni yapılacak planlama ve kentsel tasarımlarda toplumun dezavantajlı kesimleri dikkate alınmalıdır. Gençlerin ilçede yaşama ve karar alma süreçlerine katılımı için etkin bir program uygulanmalıdır. Bu konuda ilgili bütün tarafların katılımıyla bir “Gençlik Gelişim Stratejisi” hazırlanmalı ve bu çerçevede kısa, orta ve uzun vadede yapılacaklar ortaya konulmalıdır. Kültür insanlarının, kültürel faaliyetlerini (kitap, dergi vs.) geliştirmeleri ve yeni kültür insanlarının yetişmesi için özendirici çalışmalar yapılmalıdır. Bu çerçevede sergiler düzenlenmeli, kitap fuarı açılmalı, belirli gün ve haftalar tertiplenmelidir. İstihdamın artırılması için iş gücünün niteliğini geliştirici eğitim programları artırılmalı, girişimcilik kültürü geliştirilmeli ve yeni istihdam alanları oluşturulmalıdır. Başta güneş enerjisi olmak üzere ilçenin yenilenebilir enerji kaynağı potansiyeli belirlenmeli ve bu potansiyel en verimli şekilde değerlendirilmelidir. İlçede enerji üretimi ve maden işletmeciliği özendirilmeli, ilçe bu açılardan bir cazibe merkezine dönüştürülmelidir. Tarımda verimliliğin arttırılması için, AR-GE, eğitim ve yayım faaliyetleri artırılmalı, modern sulama sistemlerinin kullanımı yaygınlaştırmalı, kümelenme çalışmaları özendirilmeli, çayır ve meraların ıslahı sağlanmalı, hayvancılıkta yüksek verime sahip tür, ırk ve çeşitlerin yetiştiriciliği teşvik edilmelidir. Tarımda ürün değerinin artırılması için markalaşma çalışmaları teşvik edilmeli, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı, modern işleme, depolama ve nakliye yöntemleri geliştirilmelidir. Çilek konusunda yapılması gereken şeylerin başında, çileğin gelişiminin ve bu konudaki sorunların tek merkezden takibinin yapılabilmesi, çelek hakkında son sözü söyleyecek bir merciinin oluşması ve bu konuda koordinasyon işlevinin etkin bir şekilde yerine getirilebilmesi amacıyla Bakanlık, ticaret odaları, üniversiteler, araştırma ve icra kuruluşları, üretici ve ihracatçı temsilcilerinden “Ulusal Çilek Konseyi” oluşturulmalıdır. Çilek üretiminde bahçe-depo-pazar zincirinin iyi kurulmamış olması, bahçeden pazara olan arz akışının talepten bağımsız, ani yığılmalar şeklinde oluşmasına ve fiyat istikrarsızlığına yol açmaktadır. Oysa bu zincirin özellikle soğuk hava depolarını da içerecek şekilde kurulması, arz talep dengesinde bir regülatör işlevi görecek ve üreticinin mağduriyetini önleyecektir. Çilek üretimi konusunda lisanslı depoculuğa geçilmeli ve Çilek Birliği kurulmalıdır. Markalaşma, kalite ve standardizasyon, türev ürünler, pazarlama ve tanıtım konularında bir eylem planı hazırlanmalı ve özellikle ürün geliştirme ve tanıtım konusunda bazı profesyonel firmalarla irtibata geçilmelidir. İlçede tarımsal üretimi kısıtlayan en önemli faktör su sorunudur. Bu açıdan DSİ ve il özel idare sekreterliği ile iş birliği yapılarak; sulama suyu yeterli hale getirilmelidir. Sulamaya açılmış ve açılacak olan alanlarda modern yöntemlerle tarımsal sulamaya yönelik çiftçi eğitimlerinin yoğunlaştırılmalı ve ilçede tümüyle damlama ve yağmurlama sistemine geçilmesinin sağlanmalıdır. Uygulamalı eğitim programları, danışmanlık hizmetleri ile tarımda yer alan işgücünün eğitim seviyesi yükseltilmelidir. Maden Kuru Kebap Tavasının yerel tescili yapılmalıdır. Şire Üzümü Bağcılığı yaygınlaştırılmalıdır. Hasvanki, Şekeri Üzümü bağcılığı arttırılmalıdır. İlçede üretilen ürünlerin kalite standartlarına uygun üretilmesi ve sertifikalandırılması yapılmalıdır. Kurumsal yapılanmanın güçlendirilmeli; Tarım İlçe Müdürlüğü ve Ziraat Odalarının kapasitelerinin geliştirilmeli, izleme mekanizmalarının işletilmesi yoluyla etkinlikler artırılmalıdır. Tarımda güneş enerjisinin kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Yaşlı ve engellilere yönelik destek merkezlerinin oluşturulması için; Yaşlı bakım evi kurulmalıdır. Mevcut yapı stokunun afet (heyelan, deprem, taşkın-sel… vb) risklerinin ölçülmesi ve kentsel ve kırsal alanlarda gerekli önlemler alınmalıdır. Kişi başına düşen yeşil alan miktarının artırılmalı, yeni parklar, çocuk oyun alanları ve mesire alanları oluşturulmalıdır. Hazar Gölünün en önemli problemi denetim boşluğudur. Göl çevresi üç ayrı ilçeye (Sivrice-Maden-Merkez) bağlı köylerin ve Sivrice Belediyesinin sınırları içindedir. Bu nedenle tüm göl çevresinde, belirli bir kuruluşun denetimi söz konusu değildir. Bu durumdan kaynaklanan denetim eksikliği gölün en önemli sorunudur. Bunu giderebilmek için belirli bir kuruluşun ya da valilik emrinde oluşturulacak özel bir yönetimin kurulması şarttır. Ancak o zaman Hazar Gölünde turizmin düzenli bir şekilde gelişmesi mümkün olabilir. Göl çevresinde bugün için en göze çarpıcı sorun, piknik yapmaya gelenler ile çadır kurarak dinlenenlerin çevreye bıraktıkları çöplerdir. Bu çöpler zaman zaman çirkin manzaralar oluşturmakta ve zamanla göl sularına karışarak günlerce su yüzeyinde kalmaktadırlar. Bu durumun ortadan kaldırılması için piknik yerlerinin ve çadırlı kamp alanlarının denetlenmesi ve çöplerinin toplanmasını sağlayan bir kuruluşun oluşturulması gerekmektedir. Kamu kuruluşu tesisleri hat safhadadır. Bugün göl çevresi adeta kamu kuruluşlarının istilası altındadır. Hazar Gölünün çevre düzeni planı hazırlanmış olmasına rağmen, bu plana uyulmamakta ve plan üzerinde günübirlik kullanıma ayrılmış olan yerler üzerinde de kamu kuruluşlarınca tesis kurulmaktadır. Bu tür uygulamalar devam ederse ileride serbestçe göle girilebilecek kıyı şeridi kalmayacaktır. Bu nedenle kamu kuruluşu tesislerinin daha fazla artmasına izin verilmemelidir. Mevcut olanların alanları, sahil şeridini açık tutacak şekilde daraltılmalı ve bu tesisler içinde günübirlikçilerin kullanımlarını artırmak amacıyla yeni tesisler eklenmelidir. Gün geçtikçe sayıları artan yazlık evlerin, kıyıdan belirli bir uzaklıkta ve sahil şeridini kapatmayacak biçimde yapılmasında sakınca yoktur. Ancak bu tür yapıların kanalizasyon ve diğer atıkları kontrol altında bulundurulmalıdır. Konaklama tesislerinin sayıca ve kalitece artırılması gerekmektedir. Bu tür tesis yapacak girişimcilerin devletçe desteklenmesi (kredi ve proje yardımı gibi) gerekmektedir. Çadır kurarak dinlenmek isteyenlerin taleplerini karşılayabilecek; duş, tuvalet, içme suyu, elektrik vs. gibi altyapı ihtiyacı karşılanmış kamping alanları oluşturulmalıdır. Günübirlikçilerin serbestçe yararlanabileceği boş alanların daraltılmaması gerekmektedir. Bu amaçla bilhassa gölün güney sahilinde Sümerbank tesisleri ile DDY tesisleri arasındaki kısımda hiçbir tesisin yapımına izin verilmemelidir. Ancak piknik alanı olarak ayrılacak alanların belirlenmesi ve buraların denetlenmesi şarttır. Gölden yararlanmayı artırmak için, göl çevresinde spor tesislerinin yapımına ağırlık verilmelidir. Bu amaçla yapılacak tesisler su sporlarına yönelik olabileceği gibi hem su sporlarına hem de kara sporlarına yönelik olmasında fayda vardır. Göl çevresinde birkaç yere, sandalla dolaşmak, kürek yarışı yapmak isteyenlerin ihtiyacını karşılayabilecek küçük iskeleler kurulmalıdır. Hazar Gölünün ulaşım imkânlarının elverişli olduğunu belirtmiştik. Ancak bilhassa günübirlikçilerin yararlandığı güney sahilin ulaşımı bozuk bir stabilize yolla sağlanmaktadır. Bu yolun düzenlenerek asfaltlanması için 1988’de girişimlerde bulunulmuş, hatta yolun yapımına başlanmış fakat daha sonra bu proje gerçekleştirilmemiştir. Bu yolun bir an evvel tamamlanarak hizmete açılması ile gölden günübirlik olarak yararlananların bu kıyılardan daha fazla faydalanmasına imkân tanıyacaktır. Hazar gölündeki batık şehre geziler düzenlenmesi Gezin tarafına su sporlarının ve gezi turlarının yapılabileceği liman oluşturulması Doğal sit alanı içindeki kamp tesislerinde ve yeni yapılacak turistik tesislerde arıtma tesisi yapılması, Kıyı şeridinin halka açık tutulması, yeşillendirilmesi ve günübirlik kullanıma uygun düzenlenmelerin yapılması, Göl çevresinde gerçekleştirilecek tesislerin yapımı aşamasında gölün kirlenmesini önleyici tedbirlerin öncelikle alınması, Gezin’de yelken, yüzme, sörf ve kampçılık eğitiminin verileceği gençlik ve spor merkezleri kurulması, Maden’in organik tarım uygulamaları potansiyellerini tespit edilmesi, çiftçilere organik tarımla ilgili eğitimlerin verilmesi, Maden’de yerel ürünlerin üretiminin teşvik edilmesi ve ürünlerin pazarlanma imkanlarının geliştirilmesi, Sivrice ilçesi ve Gezin’in kanalizasyon tesisleri rehabilite edilerek, kanalizasyon tesisi olmayan köylerin kanalizasyon sistemlerinin acilen yapılması, Hazar Gölü çevresinde olan veya gölü etkileyen tüm tesislerde arıtma tesislerinin kurulup işletilmelerinin sağlanması, Hazar Gölü Havzasında kirletici kaynaklar tespit edilerek kirliliğin önlenmesine yönelik olarak; Katı Atık Yönetim Planı hazırlanması, hazırlanan planın, uygulanmasını sağlamak için Kirlilik Değerlerinin sürekli ölçüleceği Üniversite ve yerel idari birimlerin sorumluluğunda olacak Kirlilik gözlem merkezinin kurulması, Yerli halka yönelik, organik tarım ve hayvancılık konularında bilinçlendirilmesine ilişkin eğitimler verilmesi, bu sektörlerdeki girişim talepleri düşük kredilerle desteklenmesi, Üst ölçekli planların uygulanabilirliğinin sağlanması için havzada yasayan halkın geleneksel yasam tarzları ve yerel koşulları mutlaka göz önünde bulundurulmalı, halkın planlama sürecinde bilinçlendirilmesi, Havza planlaması ve yönetiminin; bir yetkili organda toplanması ve bu yetkili kuruma ve yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve özel sektörün katılımının sağlandığı bir yönetişim modelinin geliştirilmesi, Maden Belediyesi’nin havzaları koruma konusunda, yetkin ve yeterli uzman kadrolarının olması, yerel yönetimlerce hazırlanıp uygulanacak koruma projeleri özendirilmeli ve koruma alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının desteklenmesi, Yerel kaynakların tespiti, ilgili istihdam alanlarının oluşturulması; mesleki ve teknik eğitimin teşvik edilmesi ve kalifiye işgücünün talebe uygun şekilde artırılması, beşerî sermayenin güçlendirilmesi, yerel girişimciliğin desteklenmesi, İstihdam piyasasının dışına itilen kadınların mesleki eğitim, kurs gibi olanaklarla ilçe ekonomisine katılımlarının sağlanması, Etkili su kullanım programlarının hazırlaması, su kaynakları planları, arazi kulanım planları ve diğer gelişme ve koruma eylemleri ile bütünleştirilmesi, Su şebeke kayıplarının önlenmesi ve yağmur suyunun bir kaynak olarak kullanılması konusunda projeler geliştirilmesi. Doğduğu ilçeye yatırım yapan, yapmayı düşünen sanayi üreticilerine ve iş insanlarına, MADEN’E YATIRIM SAFARİSİ yaptırılması, Tarımsal sulama projeleri ile sürekli sulama probleminin çözülmesi, Köy grup yollarının ıslahı ile Elâzığ ve ilçe bağlantı yollarının düzeltilmesi, İl tarım ve ilçe tarım öncülüğünde köylerimizin tarımsal faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve alternatif tarım ürünlerinin sunulması, Köylümüzün ürününü pazarlayabileceği alanlarının oluşturulması ve kontrol altında tutulması Kentsel dönüşüm ile köhneleşmiş olan çarşı merkezinin modernleştirilmesi, Dışarıda yaşayan Madenlilerin ilçede bahçeli bir ev sahibi olabilecekleri Uydu İlçe Projesinin hayata geçirilmesi, Hazar gölü çevresindeki kamplarda, vatandaşların kontrollü olarak göle girmelerinin sağlanması amacıyla, “yaşam çizgisi” hattının çekilmesinin sağlanması.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.