ÖZEL HABER GÜLÇİN TURGUT
Uyuşturucu ile mücadelede eğitim etkinliklerinin artırılmasına ve uzman desteğinin önemine değinen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ömer Deniz, “Polislerin, doktorların, psikiyatrilerin tek başına çözebileceği bir konu değil. Din adamlarından, eğitimcilerden, ailelerden, sosyal çevreden hepimizin bir bütün olarak gayret ederek üstesinden geleceğimiz bir sorun.” dedi
Artan madde kullanımının ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sorunları gazetemize değerlendiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Ömer Deniz, uyuşturucuyla mücadelede toplumun tüm kesimleriyle birlikte iş birliği içeresinde başarıya ulaşacağını kaydederek önemli uyarılarda bulundu. Bağımlıkla mücadelede psikolojik desteğin önemine değinen Dr. Ömer Deniz, ruhsal sorunu olan biri zamanında tedavi edilmezse bağımlılıkta ve şiddette risk faktörü olduğunu işaret ederek, “Alkol ve madde kullanımı şiddetin en önemli sebepleri arasındadır. Dolayısıyla madde bağımlılarıyla mücadele etme konusunda hassas olmamız gerekiyorsa, şiddette de yine eğitimle ve destekle toparlanması gereken bir konu.” dedi.
EĞİTİMSEL ÇALIŞMALAR ÖN PLANA ÇIKMALI
Madde bağımlılığının günümüzün en büyük problemlerinden biri haline geldiğini belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Ömer Deniz, “Madde bağımlılığı tüm dünyada olduğu gibi ilimizde de, ülkemizde de çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bizim klinik deneyimlerimiz de madde bağımlılığı vakalarında sayısal bir artış olduğunu gösteriyor. Burada tabi madde bağımlılığını sadece polisiye tedbirlerle mücadele etmek pek yeterli değil. Madde bağımlılığının sadece tedavisiyle uğraşmakta istediğimiz sonucu getirmiyor. Hani bataklığı kurutmak diye bir tabir vardır ya burada engelleyici ve eğitimsel çalışmaların ön plana çıkması önemli.” dedi
OKULLARDA EĞİTİMLERİN VERİLMESİ LAZIM
Madde bağımlılığında eğitimin önemine dikkat çeken Dr. Ömer Deniz, “Zaman zaman fırsat bulduğum da gençlerle bir araya geliyorum. Madde bağımlılığı ile ilgili bilgilendirme seminerleri yapıyorum. Ancak tabi bunların çok yaygınlaştırılması lazım. Belki okullarda bu eğitimlerin verilmesi lazım gençlerin bilgilendirmeye çok ihtiyacı var.” şeklinde konuştu.
MADDE BAĞIMLILIĞINDA EN BÜYÜK RİSK GENÇLER
İnsanların hayatını karartan zararlı maddelere daha çok kötü arkadaşlık seçimi ile alışıldığını anlatan Psikiyatri Uzmanı Dr. Ömer Deniz, “Madde bağımlılığında en büyük risk gençler. Gençler neden madde bağımlılığına bulaşıyor çünkü gençler de risk alma davranışı çok yüksek. O an ki duygu ile neden sonuç ilişkisini düşünemeden, sırf çevresinde ki arkadaş grubunun önermesi ile o riskli davranışı merak ediyor, merak duygusu var gençler de. Dolayısıyla başlangıçta merakla gelen veya arkadaş ortamında bazı alışkanlığı olan arkadaşların teşvikiyle bu işe bulaşan bireyler bir süre sonra bağımlı olmaya başlıyorlar. “ ifadelerini kullandı.
BİRÇOK GENÇ BAĞIMLI OLUYOR AMA AİLELERİN BU DURUMDAN HABERİ YOK
Madde bağımlılarının birçoğunun ailesinin haberi olmadığını kaydeden Dr. Ömer Deniz, “Sigara ile başlıyor, esrarla devam ediyor. Esrardan sonra da özellikle son yıllar da daha böyle ön plana çıkan met (metamfetamin) maddesi var ki bu birkaç kullanımda bile çok hızlı bağımlılık yapıyor. Dolayısıyla bağımlı insanların en büyük sorunu bir takım ruhsal ve davranışsal sorunlar. Tabi bağımlı olduktan sonra sağlıklı düşünemiyorlar, destek alamıyorlar bu sorunları çözmek konusunda arayışa giriyorlar. Birçok genç bağımlı oluyor ama ailelerin bu durumdan haberi yok.” dedi
İLİMİZ İÇİNDE, ÜLKEMİZ İÇİNDE ÇOK CİDDİ BİR SORUN
Madde bağımlılığının günümüzde en ciddi sorunlardan biri haline geldiğini belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Ömer Deniz, “Dolayısıyla bağımlılık beraberinde kuralsızlıkları getiriyor, şiddet davranışlarını getiriyor, bir takım suçlara bulaşmayı beraberinde getiriyor birbirleriyle alakalı durumlar bunlar. İntihar davranışlarında bağımlılığın çok önemli etkisi olduğunu görüyoruz. Zaman zaman intihar sonucu ölen genç ölümlerin altında madde kullanımının çıktığını medyadan gözlemliyoruz. Dolayısıyla ilimiz içinde, ülkemiz içinde çok ciddi bir sorun. Bunu sadece polisiye tedbirlerle önlem almak belli ki yeterli değil. O yüzden belki bir toplum olarak bir büyük çalışmayla gayretle olması gereken bir çaba gerekiyor.” diye konuştu.
SUÇLAYARAK SORUNLARI ENGELLEYEMEYİZ
Bağımlılıkla mücadelenin yalnızca cezalar ile yürütülecek bir süreç olmayacağını, sivil toplum gücü halinde organizeli bir şekilde çalışılması gerektiğini belirten Dr. Ömer Deniz, “Çocukları suçlayarak, yargılayarak, kızarak onlarda ki bir takım sorunları engelleyemeyiz. Çocuklarımız kimlerle arkadaşlar, kimlerle vakit geçiriyorlar, madde kullanan çocuklar daha çok okuldan kaçan, evden kaçan, kendi başına zaman geçiren, okul sorumlulukları konusunda sorumluluklarını yeterince yerine getirmeyen aileleriyle ciddi çatışma içerisinde bulunan grupta daha ağırlıklı olarak karşımıza çıkıyor. Madde bağımlılığı bir beyin hastalığı ve bulaşıcı bir hastalık olarak düşünebiliriz. Bulaşma derken bir virüs gibi bulaşmıyor ama araştırmalar bize şunu gösteriyor bir madde bağımlısı 5 kişiyi alıştırıyor 5 kişide 5’şer kişiyi alıştırdığı zaman bu zincirleme olarak devam ediyor.” dedi.
ÇOCUKLARIMIZI BİLİNÇLENDİRMEMİZ GEREKİYOR
Bağımlıkla mücadelede psikolojik desteğin önemine değinen Dr. Ömer Deniz, “Bu gençleri, çocuklarımızı bilinçlendirmemiz gerekiyor. Böyle bir risk durumu olduğunda da kızarak, azarlayarak bunu çözemeyeceğimizi bilmemiz lazım. Bu konuda ruh sağlığı çalışanlarından, hastanelerden, kliniklerden en azından destek almak lazım yani bu sorunu gizleyerek yok sayarak bir yere varamayız. Mutlaka bir tedavi arayışına girmek, bu sorunu düzeltmek için neler yapmak gerektiği ile ilgili uzmanlara başvurmak lazım.” İfadelerini kullandı.
BİR TAKIM SUÇLARI BERABERİNDE GETİRİYOR
Madde kullanımının ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sorunlara da değinen Dr. Ömer Deniz, “Sorunun üstünü kapatarak, gizleyerek bir yere varamayız. Çünkü bağımlı olan bireyler, bağımlı olan maddeye ulaşmak için evde ki parayı çalabiliyor, başka kişilerden hırsızlık yapabiliyor, suç işleyebiliyor. Bunlar suç işleyen kişilerden kolaylıkla iş birliklerine girebiliyor, bunlar şiddet davranışlarına çok daha eğilimli dolayısıyla toplum için risk oluşturuyor. Başka birisi madde kullanıyor. bizim çocuğumuz kullanmıyor bize bir şey olmaz dememek lazım çünkü bu toplumdan bizimle yaşayan bir birey. Dolayısıyla kişilerin tedavisi hepimiz açısından önem arz eden bir konu.” dedi
ŞİDDETE MEYİLLİ OLANLARI UZMANA GÖTÜRMEMİZ ŞART
İnsanların ruh sağlığı ile alakalı hizmet alma konusunda biraz mesafeli olduğunu, bunun bilgi eksikliğinden, yanlış anlaşılmalardan ya da etiketlenme kaygılarından kaynaklandığını dile getiren Dr. Ömer Deniz, “Şiddetin insanın ruhsal yapısıyla, duygularını yönetme biçimiyle, kişilik yapısıyla, yetiştiği aileyle, işsizlik durumuyla direkt ilişkisi var. Birçok faktör şiddeti besliyor. Dolayısıyla şiddet davranışı gösteren kişiler genellikle ruhsal açıdan, davranışsal açıdan bir takım farklı özelliklere sahip insanlar. Bu insanlar hemen öfkelenebiliyorlar örneğin trafikte önüne bir araç geçti diye, araç geç kalkış yaptı diye ya da kendisine korna çaldı diye hemen ani bir çıkış yaparak kalıp bir karşılıklı bir darp şeklinde bunu zaman zaman televizyonlardan duyuyoruz. Bunlar ruhsal sıkıntılar yaşayan farklı kişilik özellikleri taşıyan kişilikler aslında. Bunların bir uzmandan destek alması lazım. Çevremizde bir yakınımızda, bir aile bireyimiz de şiddete meyilli birilerini görüyorsak hemen uzmana götürmemiz şart. Kişiler destek alması gerektiği zaman gitme konusunda tereddüt yaşıyor. Şöyle kaygıları var yanlış anlaşılırım, ben akıl hastası mıyım? gibi ön yargılar.” diye konuştu.
GELECEK ÜMİDİ OLMAYANLAR ŞİDDETE DAHA ÇOK EĞİLİMLİLER
Şiddetin en büyük nedenlerinden birinin ise işsizlik kaygısı olduğunu vurgulayan Dr. Ömer Deniz, “Şiddet davranışlarını en çok arttıran olayların başında da işsiz kalma. İşsiz kalan kişiler bir gelecek ümidi olmayan kişiler şiddet davranışlarına daha çok eğilimliler. Aile içi şiddet konusunda özellikle kıskançlık kadınlara olan şiddetin en temel sebepleri olarak karşımıza çıkıyor. Alkol ve madde kullanımı şiddetin en önemli sebepleri arasındadır. Dolayısıyla madde bağımlılarıyla mücadele etme konusunda hassas olmamız gerekiyorsa şiddette de yine eğitimle ve destekle ile toparlanması gereken bir konu.” dedi.
YALNIZLIK İNSANI DAHA ÇOK SUÇA İTER
Ruhsal sorunu olan birinin zamanında tedavi edilmezse bağımlılıkta ve şiddette risk faktörü olduğu uyarısını yapan Dr. Ömer Deniz, “Yalnız olan bireyler aileden, toplumdan dışlanmış olan, kendisini dışlanmış hisseden bireyler. Herhangi bir ruhsal rahatsızlığı olup da düzenli ya da yeterli tedavi alamayan bireyler daha çok risk altında. Yalnızlık insanı daha çok suç işlemeye daha çok şiddete daha çok madde ve alkol bağımlılığına iten bir şey. Bir kişinin ruhsal sorunu varsa ve bu sorunun zamanında müdahale edilerek tedavi edilemiyorsa bu gelecekte hem alkol madde açısından hem şiddet davranışları açısından bir risk faktörü.” diye konuştu
AİLE BİREYLERİNİN DESTEK OLMALARI VE YÖNLENDİRMELERİ GEREKİYOR
“Örneğin çocuklarda ve gençlerde çok yaygın olan %10 oranında görülen dikkat eksikliği var.” diyen Dr. Ömer Deniz, “Eğer bunun tedavisi zamanında yapılmazsa bu çocuk okuldan kaçmaya başlıyor, okul başarısı düşüyor, ailesiyle arası bozluyor ve bir süre sonra bu çocuğun maddeye yöneldiğini, şiddete yöneldiğini, suç işleme davranışlarına yöneldiğini görüyoruz. Bilimsel araştırmalar bize dikkat eksikliği olan gençlerin ve çocukların normal bireylere göre 5 - 6 kat daha fazla risk altında olduğunu gösteriyor. Aynı şey depresyon ve aile içi çatışmalar içinde geçerli. Bir karı koca anlaşamıyor birbiriyle anlaşamayınca bir doktordan bir terapistten destek almakta akıllarına gelmiyor ve birbirleriyle çatışmaları giderek artıyor. Çatışma da bir süre sonra sözel ve fiziksel şiddete dönüşüyor. Dolayısıyla bu çatışmaları nasıl halledebileceğimizi akıl etmemiz lazım. Kişiler bunu akıl edemiyorsa çevresindekilerin ve aile bireylerinin destek olmaları ve yönlendirmeleri gerekiyor. “ ifadelerini kullandı
ŞİDDET DAVRANIŞLARI BULAŞICI
Şiddete meyilli olan kişilerin hızlı bir şekilde tedavi edilmesi gerektiğini yineleyen Dr. Ömer Deniz, “Şiddet davranışlarda bulaşıcı. Nasıl bulaşıcı? Diyelim ki caddenin birinde şiddete eğilimli biri maddenin etkisiyle bir kavga çıkartıyor, birine bir davranışta bulunuyor, karşıda ki adam ona cevap veriyor. Sonra olaya 2 - 3 kişi dahil oluyor ve grup çatışmasına dönüyor bu tür durumlarla çok karşılaşıyoruz. Dolayısıyla şiddete meyilli olan hızlı bir şekilde tedavi edilmesi lazım aksi halde toplumun huzurunu bozmaya yönelik daha büyük davranışlara yol açıyorlar.” Diye konuştu.
EKONOMİK SORUNLAR RUH SAĞLINI ETKİLİYOR
Ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler doğrudan ve dolaylı olarak ruh sağlığını etkilediğini de belirten Dr. Ömer Deniz, “Bütün dünyada süren bir ekonomik kriz var. Bu ekonomik krizinde ülkemize de bir faturası var dolayısıyla bu fatura sadece belli kesimlerden oluşmuyor, iş yerleri kapanıyor, insanların gelir düzeyi düşüyor, işini kaybedenler oluyor yani işini kaybeden bir işveren hayatına son verebiliyor hayatına son verdiği için iş yeri kapanıyor. Bu sefer onlarca çalışan işsiz kalıyor. Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı, hani domino taşı etkisi diyoruz. Bir taş düştüğü zaman sadece o taş düşmekle kalmıyor onun ileriye dönük bir sürü yansıması oluyor buda toplum olarak hepimizi olumsuz etkileyen bir durum ve bu durum insanları mutsuz etkiliyor.” diyerek sözlerini sonlandırdı.