Fırat Üniversitesi tarafından '2. Uluslararası Mühendislikte İlerlemeler ve Gelişmeler Konferansı ve Depreme Dirençli Kentler Çalıştayı' gerçekleştirildi.
Saat 10:00’da Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan çalıştaya Fırat Üniversitesinden Prof. Dr. Ahmet Feyzi Bingöl, İstanbul Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Naci Görür, Colorado Üniversitesinden Prof. Dr. Roger Bilham, Ortadoğu Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Erdem Canbay, İstanbul Teknik Üniversitesinden Alper İlki ile Fırat Üniversitesinden Prof. Dr. Kürşat Esat Alyamaç konuşmacı olarak katıldılar.
3 Gün sürecek Depreme Dirençli Kentler Çalıştayı'nda yakın zamanda Elazığ’da ve Türkiye’nin birçok ilinde yaşanan depremler, deprem olmadan önce alınması gereken tedbirler, şehirlerin depreme dirençli hale getirilmesi noktasındaki çalışmalar ele alındı.
CİDDİ BİR YASAYA İHTİYAÇ VARÇalıştayın konuşmacılarından Prof. Dr. Naci Görür; Tüm Türkiye için geçerli olacak ciddi bir yasaya ihtiyaç olduğunu ifade ederek deprem yasası için yöneticilerin önünün açılması gerektiğine vurgu yaptı. Görür; “Elazığ 2000 yılları başında ben ve arkadaşlarım uyardık. Elazığ'a deprem geliyor dikkat edin dedik. Elazığ deprem şehrinde yaşadığını bilmiyordu. Biz konuştuk anlattık. Elazığ, Bingöl, Maraş bu illerde depremi çok anlattık. Bizim bir projemiz vardı. Bu bölgeye büyük bir deprem geliyor insanlar ve yerel yönetimler farkında değil. Gerekçesiyle bir projemizi hazırladık. Bu proje defalarca red edildi. Bağırdık durduk. Bu övünme değil. Depremi kimse ciddiye almadı. Bütün Türkiye için geçerli çünkü deprem ülkesiyiz. Deprem yasası yöneticilerimizin önünü açmalı. Siyasete göre değişmeyen bir yasa.”dedi.
MİKRO BÖLGELEME ÇALIŞMASI YAPMALISINIZİkincisi ise bir fona ihtiyaç var. Bizim ülkemiz tun Türkiye'yi depreme dirençli yapacak zenginlikte değil. Uzun vadeli ve düşük faizli krediler verilmeli. Bu fon devletimizin ve merkez bankamızın garantisinde olacak. Bu fon iş dünyasına çeşitli vasıtalarla sunulsa. Emin olun para kaynakları yatırım için gelecektir.”diyen Görür; “Üçüncüsü çok önemli herkesin duymasını istiyorum. Muhakkak hangi ili depreme hazırlayacaksınız. Mikro bölgeleme çalışması yapmalısınız. Mikro bölgeleme çalışması pahalı ve ciddi bir iştir. Mikro bölgeleme çalışması demek her kilometre kareye sondaj yapıp numune alıp inceleyerek yer altı hidro jeolojisi yaprak elimizde muazzam bir bilgi ortaya çıkar. Kentin gelişimini bu çalışma ile dikte edilebilir. Eğer mikro bölgeleme çalışmasındaki çalışmalar bir bölgede hangi çalışmaların yapılacağını gösterir. Mikro bölgeleme olmazsa olmaz.” İfadelerini kullandı.
Altı ana bileşen olduğunu söyleyerek sıralamasını yapan Prof. Dr. Görür şu ifadelere yer verdi;
1. Yönetim ve yönetim sistemini Türkiye Cumhuriyeti değiştirmeli. Deprem sırasında yönetici nasıl çalışacak? Nasıl denetleyecek? Düşüncesiyle bu yasa ile sağlanır. Atamalar olmadan önce deprem hususunda eğitimden geçirilmeli.
2. Elazığlı hemşehrilerim özellikle size söylüyorum. Deprem bilgi birikiminiz yoksa ve gerektiği gibi davranamazsanız ölmeye devam ederiz. Deprem bir gün geldi geçti demeyin. Deprem gerçeği ülkemizde milyonlarca sene devam edecek. Elazığlı olarak deprem kentine yakışır tutumda olmalıyız. Devamlı olarak depreme hazırlıklı olmalıyız. Elazığlı deprem kültürü almak zorunda. Bölgedeki tüm fayların hepsi aktif faylar. Elazığ bir dilim üzerinde ve o dilimin her tarafı faylarla çevrili. Bunlar deprem üretecek üretirse Elazığ'ı farklı etkiler. Depremden zaman kavramını kaldırın. Tehlike analizi ortaya konulmalıdır.
3.Alt yapı çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Bugünkü teknoloji yer altında nerede ne hasar görüleceğini bilebiliyor. Alt yapı yapılırken mikro bölgeleme göz önüne alınmalı. Bütün parametrelere göre yer altı değiştirip yer üstünde yapılar yapılmalıdır. Deprem kentinde zeminin özellikleri bilinmeze yine zarar görürüz yine üzülürüz.
4. Yapı stokları yenilenip güçlendirilmeli. Yapacağınız temeli jeofizikten bağımsız düşünmeyin. Sadece inşaatı güçlendirmek olmaz binanın altının kayalık olması güçlü olduğunu göstermez.
5. Ekosistem ve çevre bilincini uluslararası seviyede yapmamız gerekiyor.
6. Depremden sonra ekonomik felaket geldi. Elazığ'ı için ülkemiz için vatandaşın nefes alacağı şekilde hareket etmeli. Türkiye genelinde İstanbul depremi ile de ekonomik bağımsızlığımız ile batarız. Bu durum siyasi yönde de bizi felakete sürükler.