Depremde hasar alan yapılarla ilgili açıklamalarda bulunan Avukat Furkan Aktı, konutları yıkılan veya oturulamayacak derecede ağır hasar gören afetzede aileler, hak sahipliği başvurusunu E-DEVLET üzerinden yapılabileceklerini belirtti. Aktı, Deprem sonrası mağdur olan vatandaşlara, hukuki haklarının bilinciyle hareket etmelerinin bundan sonraki süreçte büyük önem taşıdığını kaydetti.
ÖZEL HABER: GÜLÇİN TURGUT
Merkezi Kahramanmaraş olan ve 11 ili etkileyen depremler sonrası, gazetemiz köşe yazarlarından Avukat Furkan Aktı depremde mağdur olan vatandaşların temel hukuki hakları, hak sahipliği konusunda merak edilenleri Günışığı’na anlattı. Kişilerin hak sahibi statüsünde sınırlı olmadığını söyleyen Avukat Furkan Aktı, “Ebeveynine ait başka bir konutta ebeveyninden ayrı olarak oturmakta olan evli kişilerden her birinin ayrı ayrı olmak üzere hak sahibi sayılacağı hükmüne yer verilmiştir.” dedi. Ayrıca Av. Furkan Aktı, vatandaşların, hak kaybına uğramamak adına uzman bir avukat aracılığıyla işlemlerini yürütmelerini tavsiye etti.
“HAK SAHİBİ” NE DEMEKTİR?
Öncelikle hak sahipliğinin demek olduğu konusunda bilgiler veren Avukat Furkan Aktı, “ Hak sahipliği terimi Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkındaki Yönetmelik’te izah olunmuştur. Yönetmeliğin 3. maddesinde; “Hak sahibi deyimi, afetzedelerin, yıkılan veya ağır hasar gören binalarla olan mülkiyet ilişkilerini ve yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilme durumlarını ifade eder.” şeklinde açıklanmıştır.” dedi.
AFETZEDELERİN KONUTLARININ YIKILMIŞ YA DA
AĞIR HASAR GÖRMÜŞ OLMASI
Hak sahibi olabilmenin temel şartının afetzedelerin konutlarının yıkılmış ya da ağır hasar görmüş olması olduğunu belirten Aktı, “Madde içeriğinden de anlaşılmaktadır ki, hak sahibi olabilmenin temel şartı afetten kaynaklanan zarar neticesinde afetzedelerin konutlarının yıkılmış ya da ağır hasar görmüş olmasıdır. Ancak idarenin alabileceği bir kararla orta hasarlı konut sahiplerine de bu hak tanınabilir. Güncel gelişmelerin takip edilmesinde fayda bulunmaktadır.” şeklinde konuştu.
HASAR GÖREN KONUTUN HASAR DURUMUNUN DOĞRU
BİR ŞEKİLDE BELİRTİLMİŞ OLUNMASI BÜYÜK ÖNEM ARZ ETMEKTEDİR
Afet sebebiyle kendilerine ait konutları zarar gören afetzedelerin hak sahipliği durumu ne olacağına dair açıklamalarda bulunan Av. Aktı, “ Yönetmeliğin 4. maddesinde: “Kendilerine ait bulunan konutları yıkılan, yanan veya oturulamayacak derecede ağır hasar gören afetzede aileler, kendilerine ait konutları muhtemel bir afete maruz bulunan aileler, afet gören yerlerin bitişiğinde veya yakınında, üzerinde bina yaptırılmak üzere Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından tespit edilip imar planına dahil edilen veya bu konutları için kıymet belgesi verilen aileler, hak sahibi sayılırlar ve bu ailelere yeniden konut yapılır veya konut kredisi verilir.” hükmü yer almaktadır. Yine hükmün temelini afet sebebiyle konutta meydana gelen zarar oluşturmaktadır. Bu zarar neticesinde mevcut konutun yıkılması, yanması ya da oturulamayacak derecede ağır hasar görme şartı karşımıza çıkmaktadır. Bu şartın oluşmadığına dair herhangi bir şüphe halinde hak sahipliğinin varlığı da tehlikeye girebilecektir. Neticeten hak sahipliği başvurularının reddi gibi bir durumla karşı karşıya kalmamak adına, afet sebebiyle hasar gören konutun hasar durumunun doğru bir şekilde belirtilmiş olunması büyük önem arz etmektedir.” ifadelerini kulandı.
EBEVEYNİNE AİT KONUTTA OTURAN EVLİ KİŞİLERİN DURUMU NE OLACAK?
Ebeveynine ait başka bir konutta oturan vatandaşların ayrı ayrı hak sahibi olabileceklerini belirten Av. Aktı, “ Yönetmeliğin 5. maddesinde hak sahibi ebeveyni ile birlikte oturan evli kişilerin bulunması halinde, sadece ebeveyne ait olmak üzere bir konut verileceği hususuna değinilmiştir. Yani ebeveyni ile aynı evde oturan evli kişiler için ayrı bir hak sahipliği, ebeveyn adına da ayrı bir hak sahipliği verilmesi gibi bir durum söz konusu olamayacaktır. Yukarıda belirtmiş olduğumuz hususun evli kişiler açısından fayda sağlayacak düzenlemesi ise yönetmeliğin 6. maddesinde belirtilmiştir. Madde içeriğinde, ebeveynine ait başka bir konutta ebeveyninden ayrı olarak oturmakta olan evli kişilerden her birinin ayrı ayrı olmak üzere hak sahibi sayılacağı hükmüne yer verilmiştir. Böylece iki farklı konutta bulunan kişiler açısından ayrı ayrı hak sahipliği kazanılabileceği hususu ortaya konulmuştur.” şeklinde konuştu.
İYİ ANALİZ EDİP HAK KAYIPLARINDAN
KENDİLERİNİ KORUMALARI GEREKLİ
Afetten kaynaklı olarak müşterek konutları zarar görenlerin hak sahipliğine dair durumunu değerlendiren Av. Furkan Aktı, “Yönetmeliğin 7. maddesinde: “Afet sebebiyle, iştirak veya müşterek mülk halindeki konutları yıkılan, yanan veya oturulamayacak derecede ağır hasar görenlere, iştirak veya müşterek mülk halindeki konutları muhtemel bir afete maruz bulunanlara, afet gören yerlerin bitişiğinde veya yakınında, üzerinde bina yaptırılmak üzere Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından tespit edilip imar planına dâhil edilen kısımlar içindeki iştirak veya müşterek mülkiyet halindeki konutları istimlak edilen veya bu konutları için kıymet belgesi verilenlere, yine aynı şekilde hisseli olmak üzere sadece bir konut yapılır veya bir konut için kredi verilir.” açıklaması mevcuttur. Bu madde metninde de yine konutun yıkılma, yanma veya oturulamayacak derecede ağır hasar görme şartlarının önemine değinilmiştir. Bir sonraki maddede ise iştirak veya müşterek mülk halindeki konutlarda birden fazla hissedarın “ailenin” birlikte oturması durumunda, bu ailelerin ayrı ayrı hak sahibi sayılacağına değinilmiştir. Böylece kişilerin içinde bulunduğu durumu iyi analiz edip hak kayıplarından kendilerini korumaları gerekliliği önem arz etmektedir.” dedi.
AFET SEBEBİYLE ZARAR GÖREN KONUT HARİCİNDE BAŞKA KONUTU VEYA KONUTLARI BULUNANLARIN HAK SAHİPLİĞİ VAR MIDIR?
Birden fazla konutu zarar görenler veya zarar görme ihtimali bulunan kişiler ise sadece bir konut adına hak sahip olacağını kaydeden Av. Furkan Aktı, “Yönetmeliğe göre, afetten doğrudan doğruya yahut dolaylı bir biçimde zarar gördükleri tespit edilen ya da zarar görme ihtimali bulunan kimselerden, kendisine veya eşine ait o yerde müstakil diğer konutu veya dairesi bulunanlar hak sahibi sayılmayacaktırlar. Durumları bu şekilde olan şahıslar adına yeniden konut yapılmayıp, konut kredisi de verilmeyecektir.Bahsettiğimiz özel durum tespitlerinin yapılmasında, talep ve taahhütnamelerin incelenme tarihi esas alınacaktır. Birden fazla konutu zarar görenler veya zarar görme ihtimali bulunan kişiler ise sadece bir konut adına hak sahibi olabileceklerdir.” diye konuştu.
İŞYERLERİ AFETTEN ZARAR GÖREN İŞ YERİ SAHİPLERİNE HAK SAHİPLİĞİ VERİLECEK Mİ?
Depremde zarar gören iş yeri sahiplerinin haklarını anlatan Av. Furkan Aktı, “Afet sebebiyle, dükkan ve fırın gibi işyerleri yıkılan, yanan veya kullanılmayacak derecede ağır hasar gören kimseler hak sahibi sayılabilir; bu kimselere yine aynı neviden işyeri yapmaları için inşaat kredisi verilebilir. İşyeri iştirak veya müşterek mülk halinde ise, hissedarlara yine aynı şekilde hisseli olmak üzere aynı neviden bir işyeri için inşaat kredisi verilebilir. O yerde kendisine veya eşine ait müstakil başka bir işyeri bulunanlar bu krediden faydalanamazlar.” dedi.
EV YAHUT İŞYERİ ADINA VERİLEN HAK SAHİPLİĞİ, BİRBİRİ YERİNE KULLANILABİLİR Mİ?
‘Hak sahipliği, ilişkin bulunduğu konut ya da işyerine yönelik hüküm ifade edecektir.’ diyen Av. Furkan Aktı, “Konut adına alınmış hak sahipliğinin işyerine, işyerine ilişkin hak sahipliğinin de konuta tebdili mümkün olmamaktadır.” diye konuşu.
“AFETZEDELİĞİN ÜÇÜNCÜ KİŞİYE DEVRİ DE MÜMKÜN DEĞİL”
Alınmış olunan hak sahipliğinin bir başkasına devrolunamayacağını belirten Av. Furkan Aktı, “ Afetzedelik ve buna ilişkin hak sahipliği üçüncü şahıslara devrolunamayacaktır. Ek olarak afetten zarar gören bir taşınmaz malı, afetten sonra satış ya da farklı şekillerle devralan üçüncü şahıslar da söz konusu hak sahibi niteliğini mazhar olamayacaktırlar.” dedi.
İŞYERİ İLE KONUTU BİRLİKTE ZARAR GÖRENLERİN HAK SAHİPLİĞİ DURUMLARI NE OLACAKTIR?
Zarara uğrayan konutu ve işyeri adına ayrı ayrı hak sahibi olunabileceğini kaydeden aktı, “Herhangi bir kimse, konutunun ve işyerinin birlikte zarar görmesi durumunda, zarara uğrayan konutu ve işyeri adına ayrı ayrı hak sahibi olabilecektir. Bu nedenle gerekli başvuruları iki taşınmaz adına da ayrı ayrı yapmakta malikler adına fayda bulunmaktadır.” diye konuştu.
AFETZEDELERİN ÖLÜMÜ HALİNDE HAK SAHİPLİĞİ DURUMU NASIL ŞEKİLLENECEKTİR?
“Vefat eden afetzedelerin durumuna yönetmeliğin 13. maddesi kapsamında açıklık getirilmiştir.“ diyen Av. Aktı, “Madde içeriğinde vefat eden bir kimsenin afetzedeliğe ve hak sahipliğine ilişkin haklarının mirasçılarına geçeceği izah olunmuştur. Mirasçıların birden fazla olması halinde ise, kendilerine ve eşlerine ait konutunun bulunup bulunmadığına bakılmaksızın birlikte hak sahibi sayılacaktırlar. Bu durumda mirasçılar birlikte borçlandırılacaktırlar. Fakat mirasçıların istekleri halinde bu haklarından feragat edebilmeleri de mümkündür.” ifadelerini kullandı.
AFETZEDELERİN MÜLKİYET DURUMLARI NASIL BELGELENECEKTİR?
Av. Aktı, “Mülkiyet durumunun tevsiki yönetmelik madde 14’te düzenlemeye alınmıştır. Konut ve işyerlerine ilişkin mülkiyet rabıtasının sırasıyla, tapu senedi, tasarruf belgeleri, vergi kayıtları ve diğer resmi belge ve kayıtlarla tevsik olunacağı açıklanmaktadır. Bu belge ve kayıtların bulunmaması durumunda ise mahalle ya da köy muhtarlıklarından alınacak olan ilgili mülkiye amirine tasdik ettirilmiş ilmühabere istinat edilebilecektir.” dedi.
KİMLER HAK SAHİBİ OLAMAZ?
Hak sahibi olmayacakların nedenlerini maddeler halinde anlatan Av. Aktı, “Yasal sürede talep taahhütname vermeyen ve borçlandırma işlemini yapmayanlar. Mülkiyeti hasar gören tüzel kişiler. (Vakıflar, Dernekler)Kendilerine ait olmayan arsa ve arazi üzerinde inşaat ruhsatı almaksızın konut, iş yeri ve ahır yapanlar.Kendisine veya eşine ait aynı cins hasarsız konut, iş yeri ve ahırları olanlar. Kiracı ve misafir durumunda olanlar hak sahipliğine erişemeyecek kimseler olarak karşımıza çıkacaktır.” diye konuştu.
YAZILI TALEP VE TAAHHÜTNAME VERMEK ŞART
Talep ve taahhütname alınmasına ilişkin ilan ve talep ve taahhütname verilmesi gerektiğini belirten Av. Furkan Aktı, “Açıklamış olduğumuz yönetmelikte belirtilen esas ve kıstaslara göre hak sahibi niteliğini taşıyanların, talep ve taahhütname vermelerini sağlamak üzere durum mahallinde ilan olunur. İlanın şekli ve süresi ise mahallin şart ve imkanlarına göre ilgili Kaymakamlık ve Valiliklerce tespit ve takdir olunur. İlan metninde, yapılacak inşaat yardımının amacı, mahiyeti, şekli, şartları, kimlerin hak sahibi olabilecekleri, talep ve taahhütname verme süresi ve benzer hususlar belirtilerek, ilanın yapıldığı bir tutanakla belgelendirilir. Yönetmeliğin 17. maddesinde ise hak sahibi durumunda olanlardan, inşaat kredisi verilmesini ya da bina yaptırılmasını isteyenlerin talep ve taahhütname ilanının yapıldığı günden itibaren iki aylık süre içinde mahallin en büyük mülkiye amirine yazılı olarak talep ve taahhütname vermeleri şartı ifade olunmuştur. Afet gören yerlerin bitişiğinde veya yakınında, üzerinde bina yaptırılmak üzere tespit edilip imar planına dahil edilen kısımlar içinde binaları kamulaştırılanlar için bu süre, kamulaştırma kararının kendilerine bildirilmesinden veya bu durumun ilanından itibaren hesaplanacaktır. Hastalık, askerlik ve benzer sebeplerle, süresinde talep ve taahhütname verme imkanı bulamayanların durumları da Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca takdir edilecektir. Depremden kaynaklanan sebeple, kendilerine ait konutları yıkılan, yanan veya oturulamayacak derecede ağır hasar gören afetzede aileler, hak sahipliği başvurusunu e-Devlet üzerinden yapılabileceklerdir.” dedi.
TÜM BU BAŞVURU AŞAMALARI SONUCUNDA HAK SAHİBİ
OLMADIKLARI BELİRLENEN KİŞİLER NE YAPMALIDIR?
Hak sahipliği başvurusu red olunan kişiler itiraz yoluna gidebileceklerini söyleyen Av. Aktı, “Hak sahipliği başvurusu neticesinde olumlu bir sonuç elde edemeyen kişilerin durumlarına değinmek söz konusu yazımız için zaruridir. Hak sahipliği başvurusu ret olunan kişiler itiraz yoluna gidebileceklerdir. Şöyle ki; Hak sahipliği başvuruları incelemesi neticesinde düzenlenen listelere göre hak sahibi olmadıkları anlaşılan şahıslara söz konusu durumları yazılı olarak tebliğ olunacaktır. Bu tebligattan itibaren ret kararında bir hatanın mevcut olduğunu düşünen kimseler 15 günlük süre içerisinde ret kararına itirazda bulunabileceklerdir. İlgili komisyonca yapılacak inceleme sonucunda da kişilerin itirazları karara bağlanacaktır. Hak sahipliği ve itiraz konusunda nihai kararı ise Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verecektir. Bakanlıkça verilecek nihai karar, ilgili şahıslar tarafınca haksız bulunur ise ya da yukarı değindiğim hususlara aykırı bir durum var ise ilgili kişilerin söz konusu nihai karara karşı idare mahkemesine dava açabilme imkanları bulunmaktadır. Ancak bu davanın açılması, hak düşürücü süreye tabi olduğundan dikkat edilmelidir. Bu sürenin kaçırılması halinde açılmış olunan dava ret olunacaktır. Geri dönüşü ve telafisi olmayan zararlara uğramamak adına süreleri kaçırmamaya özen gösteriniz.“ diye konuştu.
Hak sahipliğinden feragat etmek isteyen kişiler nasıl bir yol izlemelidirler?
“Hak sahipliğinden feragat hususu da yönetmeliğin 23. maddesinde kendisine yer bulmuştur. Talep ve taahhütname veren kişiler arasında hak sahibi oldukları tespit olunan afetzedeler: ihale suretiyle yapılacak inşaatlarda ihale tarihinden, emanet usulü ile yapılacak inşaatlarda emanet kararının alınması tarihinden, evini yapana yardım metodu uygulaması yapılacak yerlerde ise arsaların elde edilmesi işlemlerinin sonuçlanmasından önce yazılı şekilde başvuruda bulunmak suretiyle hak sahipliğinden feragat edebilecektirler.” diyen Av. Furkan Aktı, “Belirtilen tarihlerden sonra feragat edenler hakkında, Afetler Kanununun 28. maddesinde durumlarına karşılık olan müeyyideler uygulanacaktır.” ifadelerini kullandı.
EN DOĞRU ŞEKİLDE BAŞVURULARINI YAPMALARI DURUMUNDA
OLUMLU SONUÇ ELDE ETMEK MÜMKÜNDÜR
Vatandaşların, hak kaybına uğramamak adına uzman bir avukat aracılığıyla işlemlerini yürütmelerini tavsiye eden Av. Furkan Aktı, “Şu ana kadar bahsettiğimiz tüm bu hususlar bizlere, kişilerin içinde bulunduğu farklı durumlara göre hak sahipliğinin de farklı şekilde görünüm kazanacağını açık bir biçimde göstermektedir. Vatandaşların özel durumlarını iyi tahlil ederek en doğru şekilde başvurularını yapmaları durumunda olumlu sonuç elde etmesi mümkündür. Belirtmiş olduğumuz nedenle başvuru aşamasında ve ilerleyen süreçlerde herhangi bir hak kaybına uğramamak adına uzman bir avukat aracılığıyla işlemlerinizi yürütmenizi önemle tavsiye ederim. Bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinebilmek için avfurkanakti@gmail.com adresinden ve 0 553 826 23 23 numaralı telefondan bizlere uluşabilirler. “ diye konuştu.