DEVA Partisi Elazığ İl Başkanı Mehmet Kangal, İhalenin hukuka aykırılığının tespit edilmiş olması karşısında bu tür bir karar verilmesinin hukuka aykırı olduğuna vurgu yaparak; “Danıştay kararı ile düşük bir bedelle maden rezervi belirlenmeden, ihalenin tescil edilmesi ilimizin geleceğine vurulmuş bir darbe halini almıştır.” ifadelerini kullandı.
Elazığ'ın Maden ilçesinde bulunan Cumhuriyet tarihinin en büyük rezervi olarak nitelendirilen bakır rezervleriyle ilgili mahkemeye taşınan ve yerel mahkemeler tarafından durdurma kararı verilen ihale ile ilgili Danıştay 13. Daire Başkanlığı’nın ‘ihale hukukuna uygun’ kararına tepkiler sürüyor…
Cumhuriyet tarihinin en zengin rezervleri için 21 Nisanda çıkılan ihaleye 2 firma katılmış, İhaleyi 2 milyar 205 milyon TL ile Port Madencilik Şirketi kazanmıştı. Elazığ kamuoyunda büyük ses getiren maden rezervleri ihalesi sonrasında kamunun zarar ettiği gerekçesini savunan Elazığ Mermerciler ve Madenciler Derneği, yapılan ihaleyi mahkemeye taşımış ve İdare Mahkemesi "Durdurma" kararı vermişti. Daha sonraki süreçte ihaleyi kazanan firmada kararı temyize göndermişti. Geçtiğimiz günlerde Danıştay 13. Daire Başkanlığı kararını açıklayarak, ihale hukukuna uygun kararı vermiş, ihaleyi Port Madencilik Şirketi’nin aldığını duyurmuştu.
'SAHİPSİZLİĞİN FATURASI AĞIR OLDU'
Cumhuriyet tarihinin en zengin rezervlerinin bulunduğu Maden ilçemizde, Elazığ Mermerciler ve Madenciler (EMMAD) Derneği tarafından yargıya taşınan ve İdare Mahkemesi'nin durdurma kararı Danıştay'ın kararı bozarak ihaleyi tescil etmesi ilin geleceğine vurulmuş bir darbe olarak nitelendirilirken 'sahipsizliğin faturası ağır oldu' yorumları yapıldı.
*KANGAL; “SÜREÇ NE YAZIK Kİ BİZLERİ HAKLI ÇIKARDI”
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan DEVA Partisi Elazığ İl Başkanı Mehmet Kangal, gelinen sürecin kendilerini haklı çıkardığını belirterek, “İhalenin adrese teslim bir ihale olduğu gerçeği gözler önüne serilmiştir. Danıştay kararı ile düşük bir bedelle maden rezervi belirlenmeden, ihalenin tescil edilmesi ilimizin geleceğine vurulmuş bir darbe halini almıştır. İhalenin kazananı Cengiz Holding kaybedeni ise Elazığ’dır.” ifadelerini kullandı.
* HUKUKA AYKIRI BİR KARAR
Yargıya taşınan süreçle ilgili kamuoyunun endişelerinin haklı çıktığını ve bireysel çıkarların ön plana çıktığını aktaran Kangal; “Gelişen süreçte ihalenin iptali için dava açılmış ve ihalenin iptali için açılan davada yerel mahkeme tarafından da tarafımızca belirtilen hususiyetlere vurgu yapılarak ihale iptal edilmiştir. Mahkemenin kararında, “Maden Kanunu'nun 30. maddesi ile Maden Sahaları İhale Yönetmeliği'nin 7. ve 10. maddeleri uyarınca ara/uç ürün üretme şartlı ihale yapılabilmesi için, maden sahasının cinsinin, rezervinin, bulunduğu bölgenin, tenörünün, sağlayacağı istihdamın, yatırımın ve ülke ihtiyaçlarının dikkate alınması ve tüm bu hususların ihale şartnamesinde açıkça belirtmesi gerektiği, ihale şartnamesinde maden sahasında bulunan maden veya madenlerin cinsine yönelik bir belirleme yapılmadığı, arama çalışmaları sonrasında elde edilen ve sahanın rezervinin tespitine yönelik bilgi ve verilerin yer almadığı, sahada bulunan madenin içerisinde bulunan değerli kısmı ifade eden tenörünün açıklanmadığı, ayrıca maden sahasının ülke ekonomisine yapacağı katkılar ile ne kadar istihdam sağlanacağı hususunda bilgi verilmediği anlaşıldığından, açıklık ve saydamlık ilkelerine aykırı olan belirtilen hususlar yönünden ihale şartnamesinin Maden Kanunu'nun 30. maddesi ile Maden Sahaları İhale Yönetmeliği'nin 7. ve 10. maddelerine aykırı olduğu, bu haliyle anılan şartname uyarınca gerçekleştirilecek ihaleye ilişkin ihaleye çıkma kararında ve ihale ilanında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır” şeklinde belirtilmek suretiyle maden sahasının cinsinin rezervinin, bulunduğu bölgenin, sağlayacağı istihdamın, yapılacak yatırımın, ihale şartnamesinde belirtilmesi gerektiği hususu anılan ihale şartnamesinde bu hususların belirtilmediği saptanmıştır. Süreç ne yazık ki bizleri haklı çıkarmış toplumun tüm kesimleri tarafından dile getirilen ihalenin adrese teslim bir ihale olduğu gerçeğini gözler önüne sermiştir. Hal böyle iken tüm bu durumlar Maden Kanunu’na uygun olarak yerel mahkemece tespit edilmiş iken Danıştay tarafından söz konusu yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu belirtilmek suretiyle bozulmasına karar verilmiştir.” diye konuştu.
“DANIŞTAY’IN ALDIĞI KARAR HUKUK GARABETİ”
Danıştay tarafından verilen kararın kabul edilebilir bir yanı bulunmamakla beraber, yerel mahkeme tarafından yapılan tüm tespitlere rağmen böyle bir karar verilmesinin hukuk garabeti olduğuna dikkat çeken Başkan Kangal; “Danıştay kararında “Ara ve uç ürün üretme şartını içeren ihalelerde taban ihale bedelinin rezervin özelliklerine bağlı olarak aktarılan mevzuatta belirlenen formüllere uygun olarak hesaplanması gerektiği, ihaleye konu maden sahasının koordinatlarının, kesitlerinin, arazi yapısının, muhtemel rezervin ve tenörün teknik değerlendirme raporları ve analizlerle ortaya konulduğu, MTA’nın 18/04/2022 tarihli cevabi yazısı ekinde, bölgenin altın (au), cu (bakır), çinko (zn), demir (fe), kobalt (co) ve kadmiyum (cd) bakımından zengin olduğu bilgisine ve fizibilite çalışmaları ile tam teknoloji testleri sonuçlarına yer verildiği, 3213 sayılı Kanun’un ve Maden Sahaları İhale Yönetmeliği’nin aktarılan hükümleri uyarınca maden sahasının ve rezervin niteliklerini dikkate almak kaydıyla taban ihale bedelinin belirlenmesinde davalı idarenin takdir yetkisine sahip olduğu, idarenin takdir yetkisinin kamu yararı dışındaki gerekçelerle kullandığına yönelik bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığı, nitekim davacının iddiasının taban ihale bedelinin yüksek belirlendiği yönünde olduğu, kamuya gelir getiren ihalelerde ihale bedelinin yüksek belirlenmesinin kamu yararına uygun olduğu, taban ihale bedelinin yüksek belirlenmesinin kamu zararına neden olmayacağı göz önüne alındığında, dava konusu ihale ilanı, ihale şartnamesi ve ihale kararında hukuka aykırılık, anılan işlemlerin kısmen iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” şeklinde belirtilmiştir. Danıştay tarafından verilen kararın kabul edilebilir bir yanı bulunmamakla beraber, yerel mahkeme tarafından yapılan tüm tespitlere rağmen böyle bir karar verilmesinin hukuk garabeti olduğunu da belirtmek gerekir. İhale şartnamesinde maden rezervine ilişkin bilgiler, maden rezervinin cinsi, maden rezervinin sağlayacağı gelir, maden tenörü, açıklanmamış olmasına rağmen ihalenin hukuka aykırılığının tespit edilmiş olması karşısında bu tür bir karar verilmesi hukuka aykırı olmakla beraber, ilimiz açısından da büyük kayıplar doğurabilecek bir ihalenin tescillenmesine neden olacaktır. Danıştay kararı kesin olmak üzere verilen bir karar olup Maden ihalesinin tescillenmesine ve bu itibarla gerçekleştirilip Cengiz Holding’e ait Port Madencilik A.Ş tarafından maden rezervinin işletilmesine neden olacaktır.”dedi.
“ELAZIĞ’IN GELECEĞİNE VURULMUŞ BİR DARBE”
İlimizin istihdamı, gelişimi yönünde alınması gereken bir kararın aksi yönde alınmasının ilin geleceğine vurulmuş bir darbe olarak nitelendiren Mehmet Kangal; “İlimizin istihdamı, gelişimi, alacağı yatırım için büyük önem arz eden cumhuriyet tarihinin en büyük rezervlerinden biri olarak nitelendirilen maden ihalesi neticesinde ilimizin kazanımlar elde etmesi, şeffaf adil ve rekabeti sağlayacak toplumun tüm kesimlerinin yararına olacak nitelikte bir ihale ile gerçekleştirilmesi gerekirken aksi yöndeki söz konusu Danıştay kararı ile düşük bir bedelle maden rezervi belirlenmeden, ihalenin tescil edilmesi ilimizin geleceğine vurulmuş bir darbe halini almıştır. İhalenin kazananı Cengiz Holding kaybedeni ise Elazığ’dır.”sözlerine ekledi.