Halkın içinde bulunduğu durum her geçen gün giderek ağırlaşıyor.
Her yeni gün, yeni sürprizleri de beraberinde getiriyor.
Bir ürünü iki defa aynı fiyata alamayan vatandaş, bu acı durumla nasıl başa çıkacağını bilememenin derin çaresizliğiyle bașbașa...
Șimdilerde iktidar, başta asgari ücrete ara zam olmak üzere, 3600 ek gösterge ve EYT konusunda da küstürdüğü vatandaşlarıyla barıșmanın planlarını yapıyor.
Zira özellikle EYT konusunda milyonlarca vatandaşını küstürmüștü.
Bu gerçeği anlamış olmalı ki, bu anlamda somut adımlar atmak mecburiyetinde olduğunu fark etti.
Ayrıca yeni oy kullanacak yaklaşık 7 milyon gencin büyük bölümünün muhalefete sempati duyması anketlerde kendini açıkça göstermeye başladı.
İktidar bu anlamda da bir dizi çalışma yapılması için kurmaylarıyla fikir alışverişinde bulunarak, mevcut durumu lehine çevirmenin ve bu gençleri kazanmanın hesaplarını yapmaya başladı.
Bu çalışmaların gençler üzerindeki etkisinin ne olacağını ileriki günlerde göreceğiz ama Z kuşağının bu anlamda iktidara pek de sıcak bakmadığı bilinen bir gerçek...
Bütün bunlar seçim yatırımı mı yoksa halkın yașadıklarını anlama çabası mı bilemiyorum.
İktidarın bu özeleștirisi gecikmiş bir çaba mı yoksa bazı gerçekleri fark etme erdemi mi anlamak zor.
Zor olan bir başka şey de bu ülkede layıkıyla yaşayabilmek...
Zira Ramazan öncesi pazar fiyatlarına șöyle bir baktım da, güleriz ağlanacak halimize, söylemini doğrular bir tablo vardı.
Bizde fırsatçılık hiç bitmiyor.
Her felaketten yeni rantlar devşirmek bize özgü bir şey olsa gerek.
Kimsenin maneviyat olgusuyla hareket etmek gibi bir amacı yok.
Herkes günü kurtarmanın derdinde.
Parası olan zaten alacağını alıyor.
Orta direk ise, kendi kaderine terk edilmiş olmanın acısını iliklerine kadar hissediyor.
Sıkıntı sadece pazar fiyatlarına özgü de değil.
Marketlerde de benzer manzaralar var.
Etiketler neredeyse günlük değişmeye başladı.
Zamlı yeni fiyatlarsa halka servis edilmeye devam ediyor.
Oysa daha bir iki gün önce Reis, bir çok üründe kdv indirimi açıklaması yapmıştı.
Ama bu indirim fiyatlara yansımadığı gibi, bindirim usulü, yeni zamlı fiyatlar raflardaki yerini tüm ihtişamıyla almaya devam ediyor. İnsan, 'nerde bu devlet' diye bir çıkış yapma gereği duyuyor ama neye yarar...
Bu ülkede bazı şeyler değişir mi bilmiyorum ama bir şeyin değişmeyeceğini iyi biliyorum.
Siz ister buna kader deyin, ister talihsizlik ama 'fakirlik' bu halkın sırtındaki kambur olmaya devam edecek..
. Ve halk sırtındaki bu kocaman kamburla yaşamaya, son nefesini verinceye dek devam edecek gibi görünüyor...
Ümit Yaşar Oğuzcan'ın dizeleriyle bitireyim yazıyı: "Önce çaresizlik çaldı kapıları Sonra yoksulluk.
Bir anda boșaldı dünya Yapayalnız kaldık..."