Yeni Ufuk Gazetesi - Elazığ Haberleri - Haberler
2024-12-14 20:17:50

UNUTMAK İÇİN DUA EDEN KADIN!!!

Mehmet Zülfü Yarcel

14 Aralık 2024, 20:17

Suriye’nin Esed’in elinden alınmasının ve 60 yıllık rejimin yıkılmasının ardından mutluluğun tatlı ve dile hoş gelen anlamını ifade edenler oldu, özellikle de oradan göç etmek zorunda kalanların kendi topraklarına dönmeye başlaması, vatanın ne demek olduğunu anlatıyor bizlere. Onlar bizim misafirimiz olmaya başladılarından şimdiye kadar bazı çatlak sesler çıktı ve çıkmaya da devam etti. Çoğunun dilinde, “Neden kaçıyorsunuz? Kalıp vatanınız için savaşın!” tarzında cümleler dolaşıp duruyordu oradaki şartların nasıl olduğunu bilmeden. Sokakta karşılaştıklarına hakarete varacak kadar cümleler sarf edenler de oldu. Ölümleri dahi etnik yapılarına göre değerlendirmeye başlayanlar vardı ve sayıları az değildi. Hatta başka bir yazımda da bahsettiğim, Suriye’den gelen bir liseli çocuğun söylediği cümleyi unutmuyorum. Sokak röportajında kendini vatansever sanıp aslında vatan sevgisinden zerre payını alamamış insanların, “Sen kimsin?” diyerek başladıkları cümlelerine sabırla cevap veren genç, sonunda artık dayanamayıp insanlıktan nasibini almayanlara, “Ben insanım, insan!” demişti.

Gelelim günümüze. Geçen gün denk geldiğim ve Suriye’de işkence yerleri olarak kullanılan hapisanelerin birinden kurtarılan bir kadının anlattıklarına. İnanın onların bir tanesini dahi burada anlatsam yüreğiniz kaldırmaz. Onun anlattıklarından sonra kişinin inancı veya ideolojisi ne olursa olsun böylesi zalimlikleri yapacak kadar düşmemesi gerektiğini ancak insanın zalimleşince ve eline fırsat geçince de ne kadar zalimleşip alçalabileceğini anlamış oldum bir kere daha. Çünkü vicdanı ve merhameti olan bir insan böylesi şeyleri bırakın insana, bir canlıya dahi yapmaz! Ancak o kadının şu cümlesini söylemem eminim oradakilerin yaşadıklarının ağırlığını ifade edecektir.
“Her gece Allah’a dua ediyorum; şahit olduklarımı, yaşadıklarımı unuttursun diye ama hiçbiri aklımdan çıkmıyor, unutamıyorum!” 
Bu cümle bile insanın tüylerinin diken diken olmasına yetiyor.

Belki de insanların çoğunun yaşadıkları acılar bir nebze de olsa hafifledi ancak tamamen bitmedi. Kimileri yıllar sonra güneşin yüzü görebildi, karanlıktan aydınlığa çıktı, yeniden göğün mavi renkli olduğunu hatırladı. Temiz bir hava soludu, bir bardak temiz su içti, bir tas sıcak yemek yiyebildi, yağmuru yıllar sonra yaralı bedeninde hissetti ve insan olduğunu hatırladı. Eyübî bir sabırla sabredip kurtulanlar da oldu, daha fazla dayanmayıp canını teslim edenler de oldu. Artık önemli olan bundan sonraki safha. Orada yaşayanların ve tekrar geri dönenlerin daha güzel ve güvenilir bir şekilde yaşamlarına devam etmelerini sağlmaktır bundan sonraki aslî görevi devletlerin.

Şunu da unutmayalım!
Sınanmadığınız bir acının hakkında konuşmak pek doğru olmaz. Kimseyi yerli yersiz eleştirmeyelim. İnsanların yaşadıkları birer film sahnesi gibi gelebilir ancak onların hepsini bire bir yaşayanlar var etrafımızda ve bu yaşadıkları zalimliklerden geriye kalan onların bedenlerindeki izlerden çok ruharındaki yaralardır bir ömür boyu onlarla yaşayacak olan. Bundan sonra daha dikkatli olup insanların yaşadıklarından en azından biraz ders çıkarıp şükretmeyi ve sahip olduklarımızın kıymeti bilelim. Hâlâ bu göğün altında özgürce nefes alıp verebiliyorsak, başımızı yastığa rahatça bırakabiliyorsak, güneşin doğuşuna ve batışına tanıklık edebiliyorsak, sevdiklerimizle aynı sofrayı paylaşabiliyorsak, sağlığımız yerindeyse ve imkanlarımız böylesine genişken yaşamın ve sahip olduklarımızın kıymeti bilelim. Şükür ve duayı eksik etmeyelim dilimizden.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.