Sosyal hayatı anlamak büyük bir hünerdir. Herkes bu mahareti gösteremez. Ben de çoğu zaman sosyal hayatı anlamak istiyorum amma ne gezer. Çoğu insan kapalı kutu gibi.

  Hayat rehberimiz olan Kur'an akılla ilgili tahmini olarak 75 yerde akıl erdire miyor musunuz?

gibi ifadelerle defalarca  bizi uyarıyor.

Batılı SOSYOLOG Max Weber: Her şeyin temelinde anlamak yatar der.

Gerçektende öyle bir şey anlaşılmayınca bir anlam ifade etmez.

Bu yüzdendir ki Bediüzzaman hazretleri  de anlamak ile ilgili veciz bir tesbitte bulunuyor: Anlaşılmaz bir kitap muallimsiz olsa manasız bir kağıttan ibaret kalır ,yüzdendir ki hayatımız anlamsız olmasın diye herşeyin içyüzünü bilen rabbimiz peygamber gönderiyor ,kitap gönderiyor  veli kulunu gönderiyor ki  hayat dediğimiz sayfalarımız boş kalmasın.

Hayat dediğimiz sayfamızı ömür dediğimiz kalemle yazıp çiziyoruz.

Herkes  hayat sayfasını bir gözden  geçirse, eminim çoğu insan Niyazi'yi  Misri  gibi:''

Geçti nakdi ömrüm oldu  heba ,yola geldim lakin göçmüş cümle kervan bi haber. 'diyecek amma iş işten geçecek.

Diyebilirsiniz ki Niyazi'nin dönemi hukuksuzluğun rüşvetin kol gezdiği bir dönemdi. İşin önemi de burada ortaya çıkıyor, kötü şartlara rağmen haksız kazanca kanmıyor.

Ömrünün yarısının boş yere harcandığının farkına varıyor.

Bugün birçok insan  görünümlü akıllı geçinen akılsız varlık da elde ettiği haksız kazancı bir  maharetmiş gibi başkalarına anlatıyor.

Halbuki rehberimiz efendimiz ( sav) bir hadisi şeriflerinde:'' Bizi aldatan bizden değildir,''buyuruyor.

Hayatı gasp ve talan gören bir anlayış olayın  gerçek iç yüzünü nasıl anlasın?

Hz.Ali hayatı anlamayanlara ne güzel ibretlik hakikatlerle ders veriyor: Ahiret hayatı garantide olmadığı halde dünyada  rahat yaşayanların akıllarına şaşarım.

Ölüm denen hakikat peşlerindeyken  ham hayallerin peşinde nasıl koşar  şaşarım.

Halife, evladına değil de torununa miras bırakmaya çalışanları görmüş olsaydı ham hayalleri acaba nasıl tarif edecekti?

Toplum olarak çoğumuz gerçekleri ya anlamıyoruz ya da işimize gelmediği için anlamak istemiyoruz?

Bize gerekli  olanın peşinden değil de luzumsuz sayılacak olanların peşinden koşuyoruz.

Hangi konu olursa olsun işin mahiyetini öğrenmek için anlamak şarttır.

Anlamak akılla ve sosyal hayatımızda kullandığımız dil ile doğrudan  kullandığımız dilin de açık ve anlaşılır olması elbette önemlidir.

Aklın önemini sözcüklerle tarif etmek mümkün  mü?

O büyük bir hazine olduğu içindir ki akıldan mahrum her hangi birini bir işten sorumlu tutamaz ve ona  sorumluluk yükleyemezsiniz.

Yaşadığın zaman diliminde ihtiyacın olan ne varsa anlama sonucu elde edersin o yüzden meşhur şairimiz Sezai KARAKOÇ ne güzel ifade ediyor: 'Anlamak masraflı bir iştir.

Çaba ister' 'der.

Gerçekten de  öyle ben de derim ki : Ne kadar emek, o kadar ekmek.

Belli bir emekle ihtiyaçlarını gideren kişinin aldığı lezzeti tarif etmek mümkün mü?

Başkalarının emeğini sömürerek ve onları aldatarak  elde edilen imkanlardan hiçbirisinin bireylere mutluluk getirmediği tartışılmaz bir gerçekliktir.

İşin mahiyetini bilen istiklal şairimiz ne güzel ifade etmiş:'' Alınlar terlemeli o zaman iner merhameti ilahi. 'Manevi yardıma mı erişmek istiyorsun, o zaman gayret göstererek emek vermelisin ki sonuca erişebilesin.

Bunun yolu da yine anlamaktan geçer.

İnsan olarak yaşadığın evrende niçin bulunduğunu  sana düşen görevlerin ne olduğunu idrak edemiyorsan anlamak kavramı senin için bir şey  ifade etmeyecek.

Sosyal hayatta da başkalarına karşı duyarlı olamayacaksın.

Yaşayan fakat sosyal yaşamla ilgili hiçbir şey hissetmeyen bir birey olarak yaşam defterini eninde sonunda kapayıp gideceksin.

  Hayatta  ne istediğini bilen ve amaçları doğrultusunda gayret gösteren bilinçli ve anlayışlı insanların çoğalması temennisi ile .....  

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol