Amerika’da yaşayan bir kadının kalbinde, her an yankılanan bir özlem melodisi vardır. Bu melodi, binlerce kilometre uzakta kalan baba evinin kapı sesi, annesinin sıcak sesi, kardeşlerinin kahkahaları ve dostlarının samimi gülüşleriyle harmanlanır. Her sabah uyandığında, gökyüzünün mavi tonları ona Türkiye’yi hatırlatır; akşam güneşinin sıcak sarı ışıkları, çocukluğunun geçtiği toprakların sıcaklığını getirir. Ancak, gurbetin yalnızlık duygusu, zorlayıcı saatler yaşamasına neden olmuştur. Ama her seferinde geri döneceği günü hayal etmek, yüreğini okşayan bir umut olmuştur.
Anne ve baba evinin sıcaklığı, her zaman içini ısıtan bir hatıra olarak kalmıştır. Küçüklüğünde annesiyle beraber mutfakta geçen zamanlar; birlikte yapılan baklavaların, hamur açmanın ve iftar hazırlıklarının verdiği mutluluk, özlemle dolu anılarının başında gelir. Şimdi Amerika’da her şey ne kadar modern ve düzenli olsa da, o anların sıcaklığı ve samimiyeti asla yerini bulamaz. Bahçeden gelen mis gibi biberiye kokusu, annesinin elinden çıkan yemeklerin yerini tutamaz. O yemekler, sadece birer lezzet değil; aile bağlarının, sevginin ve paylaşmanın simgesidir.
Baba ocağı, her zaman bir sığınaktır. Büyüdüğüm ev, ailemdeki herkesin anılarla dolu olduğunu hatırlatıyor. Her köşesi bir anıyı, her duvarı bir gülümsemeyi saklıyor. Evimin kapısı açıldığı anda, annemin sıcak karşılamasıyla kalbimde hissettiğim o huzur, her şeyden daha kıymetli. Anne kucağı, sevgi ve şefkatin merkezi. Onun yanındaki o rahatlık, bana her zaman güç verdi, hayata karşı dayanma gücümü artırdı. Annemin hazırladığı yemekler, sadece lezzet değil, aynı zamanda geçmişteki güzel anıların birer yansıması. Yıllar geçse de, bu ülkenin mutfağındaki o sıcaklığı ve dostluğu asla unutmuyorum.
Ayrıca, kardeşlerimle, birbirimize destek olduğumuz zamanları da özlüyorum. Her birimiz hayatın farklı dönemlerinden geçerken, yaptığımız sohbetler, paylaştığımız hayaller bizi her zaman bir arada tutuyor. Onlarla geçirdiğim zaman, bana asıl aile olmanın ne demek olduğunu öğretiyor. Onların hikayeleri, benim hikayemi zenginleştiriyor. Bu sebeple, tekrar bir araya gelmek benim için çok önemli; özlemle dolu kalbimde, kardeşlerimle yapacağım o neşeli anların sıcaklığı var. Kardeşlerime olan özlemim de derin bir hasretle doludur. Yıllar boyu birlikte büyüdüğüm, paylaştığımız birçok anı, şimdi sadece fotoğraflarda kalan bir hatıra olmuştur. Yaptığımız yaramazlık, birlikte oynadığımız oyunlar veya küçük kavgaların olduğu günlerin hatıraları, bir bir canlanıyor. Bazen içimi sızlatan gülümsemeler oluyor.
Özlem duyduğum anların hepsi, birlikte bir arada olmanın getirdiği neşeyi yeniden yaşamak için ne güzel duygudur.
Arkadaşlarım da en az ailem kadar özlem duyduğum bir diğer önemli grup. Arkadaşlarım ile yaptığım o güzel sohbetler, özlemin bir diğer yüzüdür. Yıllar geçse de kalp bağları, zaman ve mekandan bağımsız olarak sürer. Onlarla geçirdiğim anların yerini başka hiç kimse tutamaz. Her birinin hayat hikayesi, Türkiye’deki o sıcak günlerde birlikte başlayıp, şimdi ayrı şehirlerde yürüyen karmaşık bir hayat olarak devam etmektedir. Geleneksel bayram kutlamalarının, düğünlerin ve acı günlerin paylaşıldığı zamanlar, özlemle dolu hatıralar içerisinde önemli bir yer tutar. Elbette Amerika’da da çok değerli arkadaşlarım oldu. Ülkemdeki nerdeyse yarım asırlık eski arkadaşlıkların yerindeki yanıklık hiçbir zaman geçmeyecek gibidir.
Birlikte büyüdüğüm, hayata dair birçok şey öğrendiğim dostlarım, hayatımın vazgeçilmez bir parçası. Bir araya geldiğimizde, kahkahalarımız yükseliyor, eski günleri yad ediyoruz. Dostluklarımızın derinliği, zaman ve mesafe ne kadar uzak olursa olsun, kalplerimizi bir arada tutuyor. Onlarla yapacağımız sohbetler, anı paylaşmaları, aynı yerlerde gülüp eğlenmek, özlemin beni nasıl sarhoş ettiğini hissettiriyor.
Geri dönme hayali, gündelik yaşamının en tatlı gündem maddesi olmuştur. Her an, Türkiye’ye yapacağım yolculuğun hayalini kurarak, kalbim ısınmakta. Her telefon konuşmamda ne zaman döneceğimi soran anamın beni çok özlediğini biliyorum. Anneme ona sarılmayı, kardeşlerimin “bacımız gelmiş” diye kucaklaşacağımız anı düşünmek, şimdiden gerçek bir mutluluk veriyor.
Türkiye’ye döndüğümde kaybolmuş olan o sıcak anlara tekrar kavuşmanın heyecanı içimde bir kıvılcım gibi yanıyor. Yolculuğumun tarihi yaklaşırken, kalbimdeki bu özlem ateşi büyüyor. İnişim anında, henüz yüzlerce kilometre uzaktan sahilimi göreceğim, uçağımın penceresinden Türkiye’nin güzel manzaralarına dalmış olacağım. Gözlerim, bu kez ekranlarda gördüğüm o sevdiğim topraklara doğru bir yolculuk yapacak.
Özlem, bazen boğucu olabilir, fakat aynı zamanda bir motivasyon kaynağıdır. Ülkemdeki değerleri hatırlamak, o sıcak anları yeniden yaşamak için geri dönme isteğim bu nedenle her gün daha da artıyor. Özlem sadece hayatta olanlara duyulmuyor, babamın kabrini de özlediğimi iliklerime kadar hissediyorum. Mekanın cennet olsun babam.
Sonuç olarak, gurbetin zorluğu, özlem dolu bir sevdayı beraberinde taşır. Türkiye’deki o sıcak yuva, baba evi ve ana kucağı, insana hayatı ve insan olmanın anlamını hatırlatmaktadır.
Bugün biliyorum ki ülkemizde her yer bayraklar ile donatılmıştır. “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” Bugün sadece çocukların değil, bir milletin bayramıdır. Atatürk’ün emaneti sonsuza kadar sürecek. Bayramımızı Kutlu Olsun.