Deprem Dünyanın değişmez gerçeğidir.
Deprem Felaket değil Rahmettir.
Deprem Dünyaya ALLAH’IN bir lütfu ve ihsanıdır.
Deprem olmasa idi Dünyada hayat olmazdı.
Deprem olmasa idi Dünyada ovalar, kanyonlar, akarsular, yeraltı suları olmazdı.
Depremler olmasa idi Arz ikiye yarılır kendi kendini yok ederdi.
Depremler doğal dengenin, biyolojik yaşamın devamını sağlar.
Depremler Felaket değil, Rahmettir.
Rahmet olan bu doğa olayını felakete çeviren biziz.
Bizim cehaletimiz, bizim yaşadığımız Dünyaya ihanetimiz, bu Rahmeti Gazaba çeviriyor.
Sadece biz değiliz depremle muhatap olan, sadece biz değiliz bu geçekle yaşamak zorunda olan.
Türkiye Cumhuriyeti olarak Ülkemiz ilk büyük depremi 1939 da Erzincan ile yaşadı.
Büyük kayıplar yaşadık.
Deprem uyarmıştı bizi ben buradayım demişti, benimle birlikte yaşamak zorundasınız diye haykırmıştı.
Bu haykırışı hiçbirimiz üstümüze almadık.
Deprem Ülkesinde yapılaşma nedir aklımıza bile getirmedik.
Kentler kurduğumuzu zannettik.
Kurduğumuz kentler aslında birer mezarlık, birer ölüm yerleşkeleri idi.
Yaptığımız binaların oturduğu zemin nasıl olmalıdır diye kafa yormadık.
Statik nedir düşünmedik.
Mukavemet nasıl sağlanır aklımıza bile gelmedi.
Çürük zeminleri, tarım arazilerini, dere yataklarını, doldurulmuş denizleri mesken tuttuk.
İnadına Fay Hatlarını imara açtık.
Sadece bir şey vardı kafamızda, yerleşelim, para kazanalım, rant devşirelim.
Sonunun ölüm olduğunu bile bile onun çığlığına kulaklarımızı kapattık, duymadık O çığlığı, kulakları tırmalayan tehlike çanlarını.
Başımıza gelen felakete kader diyerek yalan söyledik, sanki ALLAH bize zulmediyormuş gibi.
Kendi suçumuzu Allah’ın üstüne yıktık.
Hayır bin sefer hayır, ALLAH zalim değildi, zalim olan bizdik, biz kendi felaketimizi hazırlamıştık.
Biz kendi kaderimizi yazmıştık.
ALLAH Kuluna kader yazmaz, ALLAH kulunun evvelini ve ahirini bilir.
Bize yüklediği her güzel özellik, her mükemmel yetenek ile insan olmamızı bekler, biz güzel ve mükemmel yeteneklerimizi, heva ve heveslerimize kurban ettik, nefsine zulmeden zalimlerden olduk.
Biz insan olma yerine zalim,cahil ve nankör olmayı tercih,ettik.
Artık hepimiz çıplağız, sadece ‘’Kral Çıplak’’ değil.
Kolaydır birini, birilerini suçlamak, kolaydır suçu bir başkasının üstüne yıkmak.
Yukarıda yazdığım O günahları, O suçları hep beraber işledik, işlerken çok rahattık, şimdi azap çekiyor ağıt yakıyoruz.
Çünkü bu makus kaderi kendi elimiz ile yazmıştık.
Kaçınılmaz son gerçekleşti.
Kaçınılmaz sonlar gerçekleşecek.
Bu gerçekten kimse kaçamaz.
Elimiz ile yaptığımız her kötülüğün bedelini çocuklar, bebeler, yaşlılar, hepimiz ödeyeceğiz.
İhanet ettiğimiz doğa bizden intikam almaya devam edecek.
Herkes Çıplak artık.