Hayır, deprem yazmayacağım.
3 yıl önce 24 Ocak yazdım sonunu getiremedim, sanki kıyamet koptu, 7.4 ü yaşamıştım Gölcük depreminde benzeri bir sarsıntı ile klavyem 24 Ocak ancak yazabildi.
3 yıl boyunca korktum 24 Ocak yazamadım, sanki O felaket yeniden yaşanacakmış gibi, vefat edenlere rahmet diliyorum, inşallah bir daha yaşamayız böyle bir felaket.
Ocak ayları bu ülkenin karanlık aylarıdır, faili meçhuller, siyasi cinayetler, Ülkeyi sarsan ekonomik kararlar, zemheri intikamıdır sanki.
Buz gibi donuş, bir kâbus, titreten, iliklerimize kadar işleyen bir karayel, bir poyraz gibidir 24 Ocak.
Yıl 1979, 43.Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti, bir başka adıyla Milliyetçi Cephe Hükumeti, Başbakan Süleyman Demirel, Devlet Planlamanın önemli ismi Turgut Özal’a bir ekonomik istikrar program hazırlamasını emreder.
Özal 24 Ocak Kararları başlığı ile bu Programı hazırlar, Milliyetçi Cephe Hükumeti 24OCAK1980 de uygulamaya başlar bu ölüm fermanını.
Türk Lirası yabancı para birimleri karşısında korumasızdır artık, hemen % 32.7 oranında devalüasyon yapılır.
Artık;
Devletin Ekonomideki payı küçülecektir.
Tarım Ürünlerindeki destekleme alımlarına son verilecektir.
Gübre, enerji ve ulaştırma dışında sübvansiyon yapılmayacak. Daha sonraki yıllarda bu sektörlere yapılan sübvansiyon da kaldırılmıştır.
Dış Ticaret serbestleşecek, yabancı sermayeye kolaylık sağlanacaktır.
Yurt Dışı müteahhitlik hizmetleri teşvik edilecek.
İthalat ve İhracata teşvik sağlanacaktır.
Ez Cümle, Ülke kapıları yabancı sermaye dolayısıyla Emperyal güçlere sonuna kadar açılacaktır.
Bu radikal programın sivil iktidar eli ile yürütülmesinin çok zor olacağını bilen egemen güçler 9 ay sonra Kenan Evren ile 12 Eylül Darbesini yaptırarak bu teslimiyet programının başarısı için yeni bir rejimi tesis edecektir.
Bunlar yakın tarihimizin acı yıllarıdır, genç nesil bunları yaşamadı bilmez, bilmemeleri için de her türlü engellemeler yapılır bu Ülkede.
43 yıl saklanan bu ölüm fermanı ile nasıl bir ölüm gerçekleşti kısa başlıklar ile anlatalım.
Türk Lirası yabancı para birimleri karşısında pul oldu.
Ülke ithalat cennetine dönüştü.
Üretim durdu.
Cumhuriyetin tüm kazanımları ya yabancılara peşkeş çekildi ya da kapatılıp elden çıkarıldı.
Bankalar yabancıların eline geçti.
Tersaneler, limanlar, kıyılar yabancılar tarafından işgal edildi.
Yeraltı ve yer üstü varlıklar Uluslararası tekellerin emrine verildi.
Emek düşman ilan edildi, sermaye karşısında savunmasız hale getirildi.
Emeğin örgütlenme hakkı elinden alındı.
Grev hakkı güvenlik sorunu olarak algılandı.
Tarım ve hayvancılık bitirildi.
Telekom dahil Ülkenin tüm stratejik tesisleri elden çıktı.
Ülke gıda ihtiyacını karşılayamaz oldu, yabancı ülkelere muhtaç edildi.
Bağımsız bir Ülke yarı sömürge hale geldi.
Bütün bunlar olup biterken, Ülke insanı sistemli bir şekilde depolitize edildi.
Basın, medya sistemin emrine girdi.
Tüm partiler ve örgütler bu sisteme hizmet edecek şekilde yeniden yapılandırıldı.
1979 da Demirel ile başlayan, Özal ile devam eden, sonrası tüm siyasi iktidarlar tarafından tavizsiz uygulanan 24 Ocak kararları Osmanlı Döneminin Kapitülasyon kararlarına rahmet okuttu.
Bugün yaşanan ekonomik çöküş 24 Ocak kararlarının sonucudur.
24 Ocak kararlarının esas hedefi de buydu zaten, Bağımsız bir Ülkeyi, ekonomik ve siyasi olarak Uluslararası tekellere bağımlı ve esir hale getirmek, başardılar.
Bu Ülke, bu işgal ve çaresizlikten kurtulur, kurtulacaktır, bunun bir tek yolu var, Devletin yeniden yapılandırılmasıdır bu yol, bu yolun dışındaki her revizyon, her reform beyhude bir çaba olarak kalacaktır.
Sistem eleştirisi yazılarım devam edecek, kısır siyasi polemikler ile kaybedecek vaktimiz yok.