Öğretmenlik mesleği, kutsal ve onurlu bir meslektir. Çünkü öğretmenler, geleceğimizi şekillendiren, toplumun temel taşları olan bireyler yetiştirirler. Öğretmenler, çocukları yetiştirerek onları hayata hazırlar, değerlerini aşılar ve bilgi aktarımını sağlarlar. Bu nedenle öğretmenlik, fedakarlık, sabır, sevgi ve özveri gerektiren bir meslektir. Öğretmenlik mesleğinin anlamını yaşayan daha iyi bilir. İş hayatına öğretmen son verse de biriken anılar bir ömüre yayılır.

Adlarına kutlanan “Öğretmenler günü” birçok ülkede farklı tarihlerde kutlanmaktadır. Örneğin; Bazı Arap Ülkelerinde 28 Şubat tarihinde, Amerika Birleşik Devletlerinde Mayıs ayının ilk tam haftasındaki Salı günü kutlanmaktadır. Türkiye’de bilindiği gibi 1981 yılından beri 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Neden bu tarih diye bir soru aklımıza gelebilir. Ulu Önder Atatürk’ün Milli Mekteplerin Baş Öğretmenliğini kabul ettiği tarih 24 Kasım 1928 idi. İşte bu tarih referans alınmıştır. Atatürk’ün 100. Doğum yıldönümü olan 1981 yılından beri 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlanmaktadır.

Öğretmenlerin, gelecek nesillere ışık tutan, onları aydınlatan ve doğru yolu gösteren kişiler olduğunu belirten Atatürk, onları yücelterek toplumda önemli bir yere sahip olduklarını vurgulamıştır. Atatürk, "Öğretmenler bir milleti şekillendirir", “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözleriyle de öğretmenlerin toplumun temel direği olduğunu ifade etmiştir.

Yıllar önce kuş uçmaz, kervan geçmez sözleriyle anlatılan, hayatın zor olduğu köylere, beldelere öğretmenler at üzerinde, kızaklarla giderek birleştirilmiş sınıflarda, imkansızlıklar içerisinde görevlerini yapmışlardı. Okullarının tadilatı, temizliği, sınıflarda sobaların yakılması, odun temini yine eğitim neferleri tarafından yapılmıştı. Tamamen özveri ile çalışılacak meslek grupları içerisindeydi. Çok zor koşullarda çalışıyorlardı ama toplum içerisinde saygınlıkları vardı.

Öğretmen öğretendir, rehberdir, eğitendir, öğrenmeyi öğretendir, kişilik gelişimine bazı durumlarda ailesinden önce etki eden, meslek seçiminde öğrencisinin yolunu açan, ayrıca bazen anne, baba, ağabey, abla rolünü üstlenen kişidir.

Bu ulvi mesleği yıllar yordu, yonttu. Sıradan meslek grubuna girmesi için adeta zorlandı. Ben meslek hayatıma çok istekli olduğum Elazığ Mezre Ortaokulunda matematik öğretmeni olarak göreve başlamıştım. O hazı asla anlatamam. Öğretmen–öğrenci, öğretmen–öğretmen, öğretmen–idari personel, öğretmen-veli diyalogu çok kaliteliydi. Her şeyden önce ilişkilerde güven, sadakat ve şeffaflık vardı.

Yıllar geçti. Uzaktan aynı konulara baktığım zaman unutulmaması gereken manevi duyguların yıprandığını görüyorum. Sosyal imkanlar elbette iyileştirildi ama o yeterli değil ki.

Ayrıca öğretmen olacağım hayaliyle üniversiteden mezun olan gençlerimiz Kamu Personel Sınavına (KPSS) hazırlanıyorlar. Büyük yarış olan sınavda aday barajı aşan puan alınca adı mülakat olan sınava tabii oluyorlar. Sonrasını zaten ekranlardan görünce üzülmemek mümkün mü? Hayalleri yıkılan öğretmen adaylarını ekranda görmek yüreğimi yakıyor. Doğrusu ben göreve başladığımda sadece mesleğimi sevdiğim için çalıştığımı düşünüyorum. Sosyal statü anlamında da mutluydum. Ama şimdi anormal pahalılık evdeki bireyleri çalışma zorunda bırakıyor. İşte tıkanan bu yolda gençlerimiz yuva kurmakta dahi geri adım atmak zorunda kalıyorlar.

Öğretmenler koşulların daha iyileştirilmeleri hayalini kurarken, yeni mezunlar atama hayalini kurarken yılda bir defa Öğretmenler Gününde allı pullu sözler ile anılırlar. O da bir günde biter.

Öğretmenler Günü bazı sektörleri ticari anlamda canlandırabilir. Ancak yıllardır eleştirdiğim konu şu: Özellikle ilköğretimde öğretmene hediye alma yarışı ve çılgınlığıdır. Elbette hediyeleşmek çok güzeldir. Fakat görüyorum ki çocukları ve aileleri bu durum bazen üzüyor, bazen strese sokuyor. Sembolik hediyenin çok ötesine taşan hediyeler sınıftaki bazı çocukların üzülmelerine neden olabilmektedir. Bu konuda öğretmenlerin daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum.

Öğretmenler gününü anlamlandıran, biz öğretmenlerin en büyük mutluluğu mezun olan, mesleklerinin zirvelerine dahi gelen öğrencilerimiz tarafından hatırlanmak, mesajları ile can-ı gönülden duygularını dile getirmeleridir.

Hiç da aklımızdan çıkmayan öğretmenlerimizi keşke sadece Öğretmenler Gününde değil, gerçekten merak edip bazen hatırlarını sorsak ne iyi olur. Ama biz dünya telaşına kapılmış gidiyoruz. Ancak kayıp ettikten sonra keşkeler başlar. Bu anlamda benim de eksikliklerimin olduğunun farkındayım. Bu yıl ilkokul öğretmenime ulaşmanın mutluluğunu yaşadım. Neden yıllar önce bu çabayı göstermediğim için de kendimi suçluyorum. Mutlu olduğum Lise ve Ortaokul öğretmenlerimin bir kısmıyla sosyal medya üzerinden iletişim kurmayı başarmış olmam.

Bu kadar uzun hizmet yılımdan sonra birkaç gün önce kutlanan Öğretmenler Gününde telefon, sms, sosyal ağları kullanarak benimle iletişime geçen, hatırlayan bütün meslektaş öğrencilerime teşekkür ediyorum. Azimli, idealist, mesleğini seven, öğrencilerinin yollarına ışık tutan öğretmen öğrencilerime teşekkür ediyor; onların da anlamlı günlerini kutluyorum.

Diplomaları ellerinde atama heyecanı yaşayan genç öğretmenlerimiz yolunuz açık, yüreğiniz insan ve meslek aşkıyla dolsun.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol