Deprem ya da zelzele…

Kuran-ı Kerim’de adından çok zikredilen bu ifadeyi anlatan Zilzal Süresi her şeyi özetler gibi.

Belgeler, arşivler M.S birinci yy ’da dünyada ilk depremin olduğunu, yine M.S 771 yılında Fırat Havzasında deprem olduğu kayıtlarda mevcuttur.

İzmir, Elazığ, Malatya, Van, Erzincan, Marmara-Kocaeli, Sakarya, İstanbul, Yalova, Bilecik, Afyonkarahisar, Kars, Çankırı, Tunceli, Tokat, Düzce- Bolu, Bingöl, Denizli, Balıkesir, Burdur, Isparta, Uşak, Hakkari, Siirt, Bitlis, Adıyaman, Kahramanmaraş, Ağrı, Kırşehir… deprem adına hafızamızda yer alan illerdir.

AFAD Ulusal Deprem Araştırma Programı (UDAP) tarafından desteklenen Türkiye Deprem Tehlike Haritası 1 Ocak 2019 tarihinde yayınlanmıştı. Bu haritaya göre Türkiye'de deprem riskinin en düşük olduğu illerimiz Sinop, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Kırklareli, Ankara, Nevşehir, Edirne, Adana, Niğde, Konya, Aksaray ve Karaman. Bir başka ifadeyle on dört il dışındaki illerimizde deprem riskinin olduğu söylenebilir.

Dünya için 2020 yılı adeta felaketler, hastalıklar yılı adeta. Öyle ki biri biterken diğeri başlamıyor. Art arda, adeta silsile yığını gibi sorunlar yaşanıyor dünyada ve Türkiye’de. Öyle ki dünyada yaşanan sorunlar Türkiye’yi de derinden etkilemektedir. Korona virüsü gibi.

Gelelim 2020 yılında yaşanılan deprem hadiselerine…

Elazığ, Malatya ve Van depremi ile birlikte koronavirisün yaralarını sarıyorken 30 Ekim 2020’de saatler 14.51’i gösterdiğinde Ege Denizinde merkez üssü Seferihisar olan 6, 6-8 şiddetinde çevre iller ve benzer fay hatlarında da hissedilen deprem haberi ile Türkiye ve insanlık sarsıldı.

Başlangıçta sayısı birkaç olan deprem saatler geçip günler eklenince daha deprem ile ilgili çalışmalar devam ediyorken 04.11.2020 sabahında AFAD ölü sayısının 114, deprem sonrası 1.035 olan yararlılardan 898’nin taburcu edildiğini, 137 vatandaşın tedavisinin devam ettiğini, açıklanıyordu, 1323 artçı depremin olduğunu açıklıyordu.

İzmir’de Elazığ, Malatya, Van depremlerinde olduğu gibi İzmir Depreminde de Canlarımızı verdik toprağa. İzmir Depreminde yaşanan her bir acı insanı içten içe yakmakta ve üzmektedir. Depremin ve tsunaminin izleri hafızalarda silinecek gibi değil. Ya enkaz altında içeride ve dışarıda yapılan mücadeleler, en son 92 saat; yani dört güne denk gelen deprem sonrası Cennet Yüzlü Ayda’nın tebessüm ederek hayata merhaba demesinin mutluğunun tarifini yapmak nerede ise imkansız!

 Allah’ın her şeye Kadir olduğunun, Allah’ın Hay isimi ile hayat verdiğinin, Şafii ismi ile hastalıklara şifa verdiğinin, tek sığınacak gücün Allah olduğunun, üç beş dakika nefes alamama sonrası; açlık ve susuzluktan ölümle pençeleşmenin olduğu bir durumda Allah’ın dilemesi halinde de günler sonrası insanı yaşatacağının, mutluluğun, sevinç gözyaşlarının söze ve davranışa yansımasıdır Allah nidaları…

Duanın, şükrün, inşaallahın, maşaallahın, teslimiyetin, takdirin, lütfun, insanı hayrete düşüren ifadesi zor hallerin bir başka şekildeki ifadeleridir Allah-u Ekber…

Biz bu nidayı; Allah-u Ekber birçok depremde, felakette, hastalıkta, zor hallerimizde, terörle mücadelede, savaşlarda Çanakkale’de, Bedir’de …de söylemiştik.

Allah-u Ekber tekbirdir, Allah en büyük demektir, zikirdir, fikirdir, ezan ve kametle hayra, kurtuluşa, namaz ile Allah ile bir olmaktır.

Depremde öyle öyküler var ki…

Can pazarının yaşandığı bir ortamda evlatları için kendisini feda eden Anneler, ölüme el ele tutuşarak giden İkiz Kardeşler, can derdinden sarsıntı ile hayata tutunmaya çalışan kediler…

Bir hayvan daha var ki Elazığ Depreminde ölenler Kürt’tür bırakın ölsünler, İzmir günahlarının cezasını çeksin diyen şekildeki insanlara en güzel cevabı depremde zarar gören insanları kurtarmaya gelen köpekler cevap vermiştir.

Depremin, felaketin, hastalığın, savaş ve terör mağduru olmanın… ırkı, bölgesi, milleti, memleketi, nereye mensup olduğu ve hatta dini olmaz. Bu duruma ayrılıkçı, fitne, bölücü, bencil … demek bile az gelir. Zira madem Allah yaratmış sen kim oluyorsun ki? Yaratan, rızık veren, yaşatan sen misin ki, ey gafil sana ne oluyor/

İzmir depremine en güzel cevabı başta Cumhurbaşkanımız, Bakanlarımız olmak üzere devlet erkanı, sağlık personeli, AFAD, UMKE, Kızılay, AKUT, sivil toplum kuruluşları, gönüllü kişiler…  vermektedir.

Deprem-zelzele yeni bir kavram değildir, dünden beri bizimle yaşıyor ama biz depremle yaşadığımızı fark edemedik. Tarih tekerrürden ibaret ama tarihten deprem için alınmayan dersler maalesef var, ama sanki Elazığ, Malatya depremleri tecrübe de kazandırmış gibi.

Deprem bir gerçek ve deprem ile yaşanması gerektiğini, depremle yaşamanın bir hayat tarzı olduğunu kendimize kabul ettirmemiz lazım.

Depremde ebediyete irtihal edenlere rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara da acil şifalar diliyor, bu konuda hassas davranan herkese teşekkür ediyoruz.

Başın sağ olsun, geçmiş olsun, gelecek güzel olsun Türkiye’m….

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol