Bu topraklarda yetişmiş nice alimler vardır tarihimize mâl olan, İnsanlığa yol gösteren ve seslerini asırlarca gökkubbede yankılatan. Bunlardan biri de tasavvuf şairimiz Yunus Emre’dir. 2021  “Yunus Emre Yılı” olarak kabul edildi Cuhumhurbaşkanlığı tarafından.

Selçukluların son dönemleriyle Osmanlının kuruluş dönemlerine denk gelen bir hayatı olduğu rivayet edilir. Hayatı hakkında çokça rivayet yer almaktadır ancak bunların hepsinin de ortak noktası şudur ki; asırlar öncesinden söylediklerinin günümüzde de anlamını taşımaya devam etmesidir. Söylediği şiirler, bu dünya var oldukça insanların ruhlarına merhem olmaya devam edecektir. Çünkü o ve onun gibileri bu sözlerini dilleriyle ifade ederken kaynağı ise kalplerinin en berrak köşesidir. Yürekten çıkan her söz elbet ziyan olmaz ve kendi değerini bulur. 

Sözlerini aslında islami bir edepten damıtarak ortaya koymuştur. Söylediklerine akıl yoluyla bir anlam yüklemeye çalışanlar yanılmışlardır çoğu vakit. Onun söylediklerini ancak kalpleriyle hasbihal edenler gerçek anlamıyla idrak edebilirler.

Bu tür insanları ve alimleri Allah aşkına yönlendiren, onlara yoldaşlık eden ve sözlerine bu kadar derin anlamlar sığdırabilmelerini sağlayan bir “yoldaş”ları var olmuştur her zaman. Nasıl ki Mevlana’yı gerçek Mevlana yapan bir Şems var ise Yunus’u da Yunus Emre yapan bir Tapduk Emre vardır. Onlar bu tür insanlara çıktıkları yolda yoldaşlık etmişlerdir ancak hepsi de yürüdükleri yolda aslında yalnızdır. 

“Yaradılanı hoş gör, yaradandan ötürü.”

Onun temel düşüncesi hep insan sevgisi olmuştur çünkü o da bilir ki ilahi aşka ulaşmak öncelikle beşerin aşkından geçer. Önce yaradılanı seveceksin ki yaradanın aşkına ulaşabilesin. Bunu söylerken de bu yolun çetin olduğunu belirtmektedir. Bu yola çıkarken kendinden vazgeçmezsen o menzile ulaşamazsın.

Kırma dostun kalbini,

Onaracak usta yok.

Soldurma gönül çiçeğini,

Sulamaya ibrik yok.

Kalp, onun en değer verdiği yerdir insanlarda. Orasını “Çalabın tahtı” olarak ifade etmiştir. Oraya bir hal getiren ve orayı inciten aslında yaradanı incitir. Hatta şöyle ifade eder; 

“Kim bile isteye bir kalbi kırar ise onun aldığı abdest abdest değil, kıldığı namaz boşadır namaz değildir.”

Orası ince buz parçasından daha narin ve kırılgandır.

Orası kırılıp dökülürse onaracak usta bulunmaz.

O gönül bahçesini hep canlı tut.

Sevginin pınarlarıyla sula, yoksa orası kurudu mu bir kere asla çiçek açmaz.

Gezdim Halep ile Şam’ı

Eyledim ilmi talep

Meğer ilim bir hiçmiş

İlla edep illa edep

Bazı rivayetlerde ümmi olduğu söylenirken bazı kaynaklarda ise medrese eğitimi aldığı ifade edilir ancak hangi kaynak doğru olursa olsun ilmin kıymetini bildiğini fark ederiz bu dörtlükte.

“İlim Çin’de de olsa gidip alın.” diyen bir peygamberin ümmetindendir o da.

Onun sözü bizler için, onun için en güzel söz ve en büyük pusuladır.

O da buna binaen ilim öğrenmek için emek sarf etmiştir yıllarca.

Bu ilimlerle aynı sofra oturmuş, aynı sokakta yürümüş, aynı havayo solumuştur, aynı rüyayı görmüştür ancak ondan da önmeli olanın aslında “edep” olduğunu öğrenmiştir.

Edep çerçevesi içerisinde olmayan bir ilim kötüye kullanılmaya mahkumdur.

O zaman da kişi nefsine hizmet etmiş olur.

Sular hep aktı geçti

Kurudu vakti geçti

Nice han, nice sultan

Tahtını bıraktı geçti

Dünya bir penceredir

Her gelen baktı geçti

Üzerinde yaşadığımız ve nice savaşlar verdiğimiz bu dünyanın ne kadar da geçici olduğunu anlatır bu dizelerinde.

Bize kalmayacak bu dünya.

Nice sultanlar, nice krallar bu topraklar için savaştı; can aldı, can verdi bu uğurda.

Sonunda hepsi kazandıklarını da kaybettiklerini de bu tarafta bırakıp göç eyledi gerçek aleme.

Bu alemin geçiciliğin anlatan güzel sözlerinden biridir.

Bir tahtta padişah da olsan, bir dağda çoban da olsan gireceğin ve gideceğin yer aynıdır. 

Onun sözlerinin ve şiirlerinin hemen hepsinde ortak mesajlar vardır.

Öncelikle “benlik”ten uzaklaşıp “biz” olmamız gerektiğini ifade eder.

Paylaşmanın bu hayatı daha anlamlı ve güzel kılacağını ifade eder.

“Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz.” sözü zaten her şeyi anlatıyor.

Son olarak şu dizeleriyle ona veda edelim;

Miskin Yunus söyler sözün

Yaş doldurmuş iki gözün

Bizi bilmeyen ne bilsin

Bilenlere selam olsun

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol