Evet CHP’de Sayın Yasemin Açık’a yer yokmuş, olamazmış.
Öğrenmiş olduk fakat tatmin olamadık.
Geçtiğimiz günlerin üstünde en çok konuşulan konusu, CHP eski il başkanının oğlunun düğünündeki Sayın Yasemin Açık’ın milletvekilimiz, gururumuz şeklindeki anonsuydu hiç kuşkusuz.
Sayın Gürsel Erol ve Sayın Yasemin Açık bizleri gerçek dışı söylemleri yazmakla itham eden bir açıklama dahi yaptılar.
Ancak biz duyduğumuzu, gördüğümüzü olduğu gibi yazıp bazı yorumlar getirmekten başka da bir şey yapmadık.
O yüzdendir ki yazımızı düzeltme ihtiyacı hissetmedik.
İşin ilginç yanı Sayın Açık’ın bizlere göstermiş olduğu tepkiyi Sayın Erol’dan sakınmış olmasıydı.
Nasıl mı?
Şöyle anlatayım;
Ne demişti sayın Erol;
“… Cumhuriyet Halka Partisi’nin Elazığ Milletvekili adayları, parti gelenek ve göreneklerini bilen, parti tabanından gelmiş kişilerden olmuştur, bundan sonra da öyle olacaktır..”
Cümlenin neresinden tutsanız elinizde kalır.
Bu açıklamaya göre, Sayın Yasemin Açık CHP’de sittin sene siyaset yapamaz.
Bu kanıya nasıl mı vardım?
Çünkü Sayın Erol, Sayın Açık’ın yeterli seviyede CHP’li olmadığını ve başka partilerde siyaset yapması gerektiğini öğütlemiştir.
Oysa bilinmektedir ki; bugünkü CHP’de İslamcılar var, kürtçüler var, Atatürkçü olmayan onlarca şahıs var, aşırı sol görünümlü şahıslar var, sağda siyaset yapmış onlarca milletvekili var, var oğlu var.
Bugünkü CHP’de öyle bir CHP’dir ki adeta toplama kampı gibi.
Kimi nereden bulmuşlarsa hepsini doldurmuşlar partiye.
Bir tek Sayın Açık giremez.
Evet onlar CHP’de siyaset yapabilir ama Sayın Yasemin Açık parti gelenek ve göreneklerine aykırı bir isim öyle mi?
Sayın Erol bazen beni çok güldürüyorsunuz.
Ne diyelim alan da satan da razı ise bize de Allah iyiliğinizi versin demek düşer.
Bir de Kemal abimizi bu mana da örnek almayınız lütfen, biliyorsunuz ki devirdikleri çamlardan milyonlarca bardak yapıldı.
İL BAŞKANI VALİ MESELESİ;
Bir ildeki protokol sıralamasında o ildeki resmi kurumların yapısına göre parti il başkanlarının sırası 20’li rakamlara denk gelmektedir.
Vali ise listenin ilk sırasındadır.
Çünkü valiler, illerin başında devleti, cumhurbaşkanını temsilen bulunur.
İl içerisinde yer alan ve bakanlıklar tarafından görevlendirilen kişiler, valinin emri altında çalışır.
Kısa tabirle valiler devletimizi temsil ederken, bir partinin il başkanı ise sadece kendi parti üyelerini kontrol edebilir.
Ancak ve ancak şimdiki il başkanı aynı zamanda dolaylı olarak Cumhurbaşkanı’nı da temsil ediyor.
Zira Cumhurbaşkanı aynı zamanda iktidar partisinin de genel başkanı.
İl başkanının elindeki güç bir valinin erkinin yanından bile geçemez.
Ancak iktidar partisinin Elazığ’daki temsilcisi devletin temsilcisine posta koyabiliyor.
Şimdi iktidar partisinin il başkanı Vali’yi bir anlamda yalancı durumuna sokacak üslupsuz bir beyanla valiyi töhmet altında bırakması devlet temayüllerinin hiçe sayılması anlamına gelmiyor mu?
Sayın il başkanının görmüş olduğu bir eksiklik böyle mi dile getirilmelidir?
Sayın Vali’de böyle bir üslupsuzluğa karşı cevap verme gereği bile duymadı.
İçine sindirebildi mi bilmiyorum.
Oysa karşısındaki il başkanına gereken cevabı vermesini beklerdim.
Şimdi bu durum bana 1935 yıllarda CHP il başkanlarının aynı zamanda Valilik ve belediye reisliği yapabildiği zamanları hatırlattı.
CHP’nin 1935 kurultayında partinin tüzüğü yenilenerek 97. Maddesi,“Partinin hükümetle temas mevzuları lüzumlu görülürse, Umumi Reislik Divanı’nın tasdik edeceği bir talimatla tespit edilir”şeklinde değiştirildi
Böylece içişleri bakanı parti genel sekreteri, valiler il başkanı, umumi müfettişler parti örgütü müfettişi olmuştu.
Şimdiki durum biraz farklı gibi İl başkanı kendini validen daha kıdemli hissedebiliyor.
O yüzden devleti kendisinin temsil ettiğine inanıyor olabilir.
Birileri il başkanını uyandırsın.
Bu devlet hepimizin, Vali de hepimizi temsil ediyor.
Siz kimi temsilen öyle üslupsuz bir dille konuşabiliyorsunuz?
Kafasına bazı zırtapozluk gelene son bir not;
1950 yılına kadar Cumhurbaşkanları devlet başkanlığı ve CHP Genel Başkanlığını birlikte yürüttü. O zamanlar da dahi kimsenin aklına “çift başlılık ve rejim”tartışması gelmedi.
Bugün bu sistem tıkır tıkır işliyor kimsenin de aklına çift başlılık ve rejim tartışması gelmez, gelemez ve de gelmesin.
Ancak böyle il başkanları olunca şeytan iş başına geçiyor.