Dini bayramlar; manevi duygularının yoğunlaştığı, insanların sevgi ve saygı ile birbirlerine yaklaştığı, dargınların barıştığı, toplumsal yardımlaşmanın yapıldığı kutsal günlerdir.
Her dini bayramımız ayrı bir güzelliktir.
Şu günlerde mübarek Ramazan bayramını hep birlikte idrak ediyoruz.
Her toplumun kendilerine özgü dini bayramları vardır.
Ortak çıktı şudur.
Dini bayramlarda toplum dayanışma sürecine girer.
Karınca kararınca insanlar birbirine yardım etmek için çabalar.
Saygı ve sevgi temelinde insanların fiziken bir araya gelmelerini sağlayan ya da hatırlanıp aranmalarına vesile dini bayramlarımızdır.
Farklı dinlerde yine dini bayram heyecanı yaşanır.
Yabancıların dini bayramlarında yurt dışında birkaç yıl farklı eyaletlerde bulunmuştum.
Tanıştığımız aileler bayramlarını nasıl kutladıklarını görmemiz ve o anı yaşamamız için evlerine davet etmişlerdi.
Onlarda gördüğüm, aile bireylerinin bir araya gelerek özel bir akşam yemeğini birlikte yemeleriydi.
Diğer eş-dostları da tebrik kartları ile birbirlerinin bayramlarını kutlamaktadırlar.
Biz toplum olarak bayramı ciddi anlamda heyecanla bekleriz.
Günler öncesinden başlar alış verişler, evlerde temizlik telaşı, buzdolaplarına yerleştirilen stok yiyecekler.
Telaşlı ortam olsa da bayram heyecanı yaşatıyor.
Ekmek fırınlarındaki yoğunluk dahi bayramın habercisidir.
Bir film şeridi gibi şu an gözümün önünden çocukluğumdan bu güne bayram anılarım ve gözlemlerim geçiyor.
Çocukken sabah erkenden uyanılır ve evler misafir karşılamaya hazır hale getirilirdi.
Çünkü, saat 9’dan sonra misafirler gelmeye başlardı.
O zamanlar ikram mutlaka kahve ve baklava tarzında olurdu.
Şeker ya da bayram harçlığı altında para toplamak için kapı çalan çocuklar ne kadar mutlu görünüyorlardı.
Belki şeker, belki para alma heyecanıyla gelen çocuklar bu arada bayramlaşma gibi güzel değerlerin farkına varıyorlardı.
Ocaktan inmeyen cezveler, sürekli misafir hareketliliği, o evi ne kadar canlı kılardı.
Evlerde o güne özel hazırlanan kahvaltının her günden farklı olduğunu anneannemin sofrasından hatırlıyorum.
Tatlılar ev yapımı idi. Yok artık bu lezzetler.
Posta dağıtıcılar merakla beklenirdi.
Arkadaş, dostlardan gelen kartvizit veya kartpostallar heyecanla açılır ve cevaplanırdı.
Kıyafet ne kadar fazla olursa olsun yeni alınacak bir giyecek mutlaka bayrama denk getirilir, adı bayramlık olurdu.
Son yıllarda her geçen yıl bayram havasından uzaklaşılmaktadır.
Artık takvimde önce bayram tatilinin kaç gün olduğuna bakılarak gün sayısına göre tatil programları yapılmakta.
Özellikle metropol kentlerden tatil beldelerine kaçışların daha çok olduğu görülmekte.
Belki yoğun çalışma temposu, belki kalabalıktan kaçış, belki bayramı anlamsız görme, belki bayram telaşından kaçış, belki o günün maneviyatını yaşamanın hazına varamayış gibi nedenler, bayramların görüntüsünü değiştirmektedir.
Çalınan kapılar açılmıyor, evlerde tepsi tepsi tatlılar yapılmıyor, pastanelerde sipariş ile alınıyor, önceden imece usulü yapılan yemekler yapılmıyor, bunun yerine sipariş verilerek yaptırtılıyor, artık evlere giderek bayramlaşmak zor geliyor, bayram tebriki yazılmıyor, sms lere ya da akıllı telefonlarda anında iletişim yazılımları kullanılarak mesajlaşma ile kutlama yapılıyor.
Oysa belki yılda bir defa görme imkânı bulunca insanların birbirlerini görmeleri, yakınlaşmaları birbirlerinden alacakları enerji ne kadar güzel.
Biz aile olarak bayramları bayram gibi yaşamayı sever ve tercih ederdik.
Son yıllarda genelde bayram tarihlerinin yaz tatiline gelmesi ve tesadüfen belli etkinlik tarihleriyle örtüşmesi, bayramı evimizde yaşamamamıza neden olmuştu.
İnsanların sevdiklerinden ayrı yaşadığı bayram elbette buruk geçiyor.
Bazı yıllar bayramlarda yurtdışında çocuklarımız ile birlikte olmamız biz anne babaya ayrı haz yaşatmıştır.
Artık bayramların yaz aylarına gelmesiyle hesaplarımız değişti.
Yaz tatili için ana-baba ocağına gelen çocuklarımız ile ülkemizde bayramı yaşamanın mutluluğunu yaşamayı planlıyoruz.
Aile bireylerinin bir arada olması özel günlerde daha çok arzu edilen tablodur elbette.
Kardeşlerim, dostlarım, sevdiklerim ve sevenlerimle birlikte olmak duygu yoğunluğumuzu zaman zaman azaltarak bayramı bayram gibi yaşamama yardım etmiştir.
Ancak kim bilirdi ki 2020 Ramazan Bayramında değil uzaktaki sevdiklerimiz ile bir arada olmayı 1 km uzaktaki yakınımız ile dahi görüşemeyeceğiz.
Cıvıl cıvıl hareketli sokak görüntüleri yerini terk edilmiş sokaklara bırakacak.
Kapı zil sesine değil telefon zil sesine koşacağız.
Normal zamanda eleştirdiğimiz keyfi yapılan dijital bayramlaşmayı bu bayram olması gereken bayramlaşma tarzı olarak benimseyeceğiz.
Neyse ki görüntülü görüşme teknolojisi uzakları kısmen yakın etmeye yetiyor, yakınlaşma ihtiyacı bir şekilde telafi edilmeye çalışılıyor. Covid 19 öyle bir korku ki buruk da olsa doğrusu bayram süresince sokağa çıkma kısıtlaması sanırım toplumun çoğunu mutlu etmiştir.
Sevgilerin birleştiği, kardeşliğin olduğu, bazen durgun, bazen yorgun olsa da mutlu ve umutlu, sevgi dolu, virüs korkusunun olmadığı nice bayramlara…