Memleketin siyasi, idari, ekonomik ve toplumsal gidişatı pek de hayra alamet değil.
Kararı bizim dışımızdakiler alıyor, içimizdeki hainler de yangına körükle gitmek için birbirleriyle yarışıyorlar.
Sonuç ülkenin uçuruma doğru sürüklenmesi.
Bu kaos ortamında Tayyip Erdoğan'ı PKK'dan daha tehlikeli gibi gösterme çabaları sonucu hükümet kuramayan Türkiye.
Kendi kurdukları tuzağa kendilerinin düşebileceğini dahi hesap edemeyen pervasız Pensilvanya ve CHP, MHP.
Dağdakilerin hain pusuları yetmiyormuş gibi şehirdeki, içimizdeki fırsatçıların her menfi durumu kaosa çevirmek için yırtınmaları da cabası.
O gitsin de ne olursa olsun.
Karşımızda halkçı parti, hayırcı parti ve kandilden emir almadan konuşamayan bölücü partilerle günümüzü gün mü ediyoruz, yoksa millete kendimizi mi güldürüyoruz.
Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez derken, birileri hep gülüyor..
İşte bu durum ve ahval günlerinde Mehmet Ağar'ın yıllar önce söyledikleri aklıma geliyor;
“Lozan bizim coğrafyamıza barışı getirmedi. Yani bizim 1. Dünya Savaşımız bitmedi. Bizim bölgemizin 1. Dünya Savaşı bitmeden de bu bölgeye huzur gelmez".
Şu anda da devam ediyor Birinci Dünya Savaşımız.
Mesele, bizim için stratejik öneme sahip bilgilerin diğer dünya devletleriyle paylaşılmış olmasıdır.
Gizlimiz, saklımız yok her şeyimiz uluorta.
Atan vuruyor, tutan vermiyor.
Bu konuda yine Mehmet Ağar'a kulak verelim;
"Şunu biliyor ve herkesin bilmesini istiyorum, Osmanlı kendi unsurlarından hangisini bir başka devletle konuşmuşsa o unsuru kaybetmiştir. Bakınız, 1878 Berlin Anlaşması, Madde 62. Bugünün Türkiye’sinin tarihten çıkaracağı en büyük ders budur. Predatör alımları gibi alış verişler, satın almalar istisna hiçbir ülkeden ne istihbarat ne de siyasi destek istenmelidir. Mevcut konjonktürde Türkiye siyasette daha önce benim de seslendirdiğim, tamamına hâlâ iştirak ettiğim siyasi iddiaları sebebiyle birçok ülkeyle kavgalı olmak durumundadır."
Şimdi bizim konuşmadığımız ülke, bilgi vermediğimiz dünya devleti kaldı mı?
Hepsi içimizde cirit atıyor.
Mehmet Ağar'ın tespitinden yola çıkarsak istikbalimiz çok karanlık.
Bir an önce tedbir alınmalıdır.
Yoksa kaybedecek çok şeyimiz var.
Zira bugün geldiğimiz nokta Mehmet Ağar'ın dediklerini birebir doğrulamaktadır.
Cumhurbaşkanının erken seçim kararı aldığı bu günlerde kabineye dışarıdan girecek bakanlardan birinin Mehmet Ağar olacağı Ankara kulislerinde dolaşmaktadır.
Nitekim Mehmet Ağar'ın PKK ile mücadelede 1990’lı yıllardaki başarıları herkesin malumudur.
Hükümet bu sıkıntılı durumdan Mehmet Ağar'la çıkabileceğini düşünmüş olabilir ki bence de doğru bir tespittir.
Ancak 1 Kasım 2015 tarihine kadar sürecek geçici durum karşısında Mehmet AĞAR'ın nasıl bir tavır takınabileceğini tahmin edemiyoruz.
Lakin Ak Parti seçimlerde bir sürpriz yapıp Mehmet Ağar'ı milletvekili aday listesine yazdırmaya ikna edebilir.
Hem zaman, hem konjonktür böyle bir ihtimalin gerçekleşme olasılığını yüksek kılıyor.
Bakalım Davutoğlu Ağar'ı ikna edebilecek mi?