Elâzığ’da meydana gelen deprem geçmiş depremleri hatırlattığı gibi bu deprem yeni bilgilere ve yön vermeye, yeni örnek ile farkındalığı söz konusu oldu.
Bir kere şiddetine göre şükür ki ölü ve yaralı sayısı çok değil. Ama gün geçtikçe ortaya acı tabloların çıktığı acı bir gerçek. Ama binaların hasarlı oluşu ve yıkılacak binalardaki kafa karışıklığı ve belirsizlikler bir o kadar acı.
Deprem oldu. Devlet, resmî kurumlar, sivil toplum kuruluşları, Elazığlılar oradaydı. Doğru...
İnsanı inciten, üzen, rahatsız eden başka doğrular daha var...
Tecrübesizlik, bilgi kirliliği, liyakatsizlik, adaletsizlik, uygulamalardaki tutarsızlık, fırsatçılık, talan, kara borsa rant, yakın kayırma, fahiş fiyat, yüksek nakliye- taşımacılık, yüksek kiralar- evler, pahalı inşaat malzemeleri, DASK ödemelerindeki sarmal ve geçen uzun süre...
Açıklamalara göre nüfusun yüzde onu, on beşi Elâzığ’dan, ayrılmış.
Yani nüfusun yaklaşık doksan bini memleketlerinden ayrılmış.
Bir başka ifade ile komşumuz Tunceli, Ardahan, Bayburt illerimizin nüfusu kadar kaybımız var.
Nüfus göçü kadar nüfuz kaybımızı; kaybedilen kaliteli nüfusu da unutmamak lazım.
Oysa ecdat fethedilen yerlere Harput'u taşımış!
Köylere verilen AFAD çadırları hangi kriterlerde kime verildiği ve adaletin keyfiliğindeki ikilemler...
Ya yıkılacak binalardaki aynı binaya verilen farklı kararlar, aradaki komisyoncular, deprem bölgesinde belli sayıda mesken sahiplerine ulaştıktan sonra geriye kalan üç beş meskeni yok kabul ederek bu kişilere mobing yaparak ölümü gösterip sıtmaya razı etmek!
Mesela Üniversite Mahallesindeki Oğuzhan Apartmanına az hasarlı, hasarlı, çok hasarlı diye üç tane kararın hangisi doğru acaba?
Elâzığ’da hala deprem konuşuluyor, televizyon programları ve haberleri hala kafadaki karışıklığa çare arıyor.
Sayın Metin Baysal haberler kadar, deprem alanında çalınan kapı ve depremin bilgi dağarcığı olmuş.
Kimsenin devletin hizmetlerini gölgelemeye ve değersizleştirmeye hakkı yok. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmamalıdır.
Deprem Elâzığ’ı üzse de daha sonra ülkemizde olan depremlere ve doğal afetlere örnek, pusula ve tecrübenin kazanç yüzü olmuştur.
Depremin acısı, izleri, artçı deprem ile dışarı çıkmak için adeta tetikte olan vatandaşlar, hemşerilerimiz ikinci fırtınayı kendinde, ailesinde, evinde, mahallesinde, memleketinde görmek zorunda kalmıştır.
Elazığlı deprem için bir tandan evi terk için bir yandan hazır vaziyette beklerken, diğer yandan da korona, Covid 19 hastalığı için dışarıdan eve gelme ikileminde kurtulamamıştır.
Depremi fırsata çevirmek, yeniden ihya ve inşa etme imkânı yok mu?
Elbette var...