Ünlü Amerikalı yazar Mark Baker Eddy’ e göre ‘’Sağlık bir beden değil, bir kafa meselesidir.’’
Yazıma bu sözle başlamamdaki sebep hastalıklarımıza bakış açımızı değiştirerek bakabilirsek, başa çıkmamız daha kolay olabilir.
Geçen bir önceki yazımda diyabetin tarihçesinden bahsetmiştim.
Bu hafta diyabet nedir?
Tipleri nelerdir?
Yazımın Kasım ayında yayınlanmasının ayrı bir güzelliği de 14 Kasım Dünya Diyabet Günü ile buluşması olacak.
Günümüzde beslenme ile eşdeğer giden diyabet hastalığı sıklıkla artmaktadır.
Sebebi çalışma şartlarımız, düzenli beslenmeme, spor yapmamamız ve en önemlisi çağımızın hastalığı stres kaynaklı faktörlerdir.
Ben eğitime gelen hastalarıma Diyabeti sevdirerek başlamayı ilke edinmiştim.
Hastalık da sevilir miymiş dediğinizi duyar gibiyim…
Diyabeti hatta kronik bütün hastalıkları severek baş edebiliriz iddiasındayım.
Nasıl mı?
Diyabeti beraber yaşamak zorunda kaldığımız bir arkadaşımız olarak düşünürsek işimizi kolaylaştırabiliriz.
En önemlisi düzenli bir şekilde doktor tarafından verilen ilaçları düzenli kullanmak, devamında düzenli ve dengeli beslenme, spor yapma ve hayatımızdaki stres faktörlerini azaltmakla tedaviye başlayabiliriz.
Bakış açımızı değiştirirsek sadece diyabet değil bütün kronik (sürekli) hastalıklarla başa çıkabiliriz.
Gelelim diyabete;
Diyabet vücudumuzda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır.
Sonuç olarak kişi yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glikozu kullanamaz ve kan şekeri yükselir buna hiperglisemi denir.
İnsülinin görevi ise; besinlerden elde edilen glikozun karaciğerde depo edilmesini, yağa dönüştürülmesini ya da öteki vücut dokuları tarafından yakıt olarak kullanılmasını sağlamaktır.
Eğer vücutta insülin eksikliği söz konusu ise; besinlerden elde edilen glikoz vücutta ne depolanır ne de etkin bir biçimde kullanılır.
Depolanıp kullanılmadığı için de idrarda keton cisimcikleri görülür.
Ketonlar vücutta enerji için yağ hücrelerini parçaladığında ortaya çıkar.
Bu olay yeterince insülin olmadığında vücudun enerji için glikoz yerine yağ kullanmaya başladığında meydana gelir.
Vücuda yakıt sağlamak için yağlar ve kaslar yakılır, glikoz kanda birikir ve bir miktarda idrarla çıkar.
Buna halk arasında şeker koması denilen Diyabetik Ketoasidoz denilir.
Diyabet vücutta sinsi ilerleyip makrovasküler (büyük damarsal) mikrovasküler (küçük damarsal) komplikasyonlar nedeniyle sakatlık ve ölümlere yol açabilir.
0-90 yaş aralığında görülebilen bir hastalıktır.
Diyabetin türleri ise;
- Tip I Diyabet
- Tip II Diyabet
- Gestasyonel (gebelik) Diyabet
- Diğer tipler
Tip I Diyabetle yazımıza devam edeceğim, tabi ki bir sonra ki hafta.