Hesap makineleri, telgraflar, fotoğraf makineleri, kameralar, otomasyon sistemleri, devasa bilgisayarlar, kişisel kullanıma uygun bilgisayarlar, laptoplar, tabletler, akıllı telefonlar…
Yüzlerce yıl süren bir ilerlemenin neticesidir.
Eski dünya eskide kaldı yani. İnternetin gelmesiyle yüzlerce yıl kullanılan iletişim tarzları birden kullanılmaz olduğu gibi ne kadar da ağır işlediğini hatırlattı.
Günümüzde gazete, radyo, harita, pusula, bilet, ansiklopedi, hesap makinası, büyük mağazalar, telefon artık cebimizde, elimizde değil mi?
Bu ilerleme bugün de muhtemelen yarın da durmayacak.
Teknolojik gelişmelerin cazibesi çocuk ve gençleri daha fazla etkilemektedir.
Bu teknolojilerin başında bilgisayar kullanımı, bilgisayarda oyun oynama gelir iken, artık yerini tablet ve akıllı telefonlara bıraktı. 2-3 yaş aralığındaki çocukların akıllı telefonları oyun amaçlı kullanabilmeleri, Youtube’dan alıştıkları oyunları seçebilmeleri artık sıradan oldu.
Sıradan olduğu gibi kontrollü kullanımı ebeveynler de, çocuklar da yapamıyorlar artık.
Anne babaların kararlaştıramadıkları bazen uzmanlara sordukları soru zinciri şöyle.
Çocuklar kaç yaşında herhangi bir nedenden dolayı dijital cihazları kullanmalı?
Günde ortalama kaç saat dijital cihaz kullanmalı?
Cihazları kullanmasını kontrol altına alabilmek için şifre konulmalı mı?
Ödev yapma bahanesiyle bilgisayar başında saatlerce kalan çocuk acaba amacına ulaşabilmiş midir?
Yemeğini dahi yerken dijital cihaz başında yiyen çocuğumu nasıl uzaklaştırabilirim?
Sanal âleme adapte olan çocuğu nasıl gerçek hayata adapte edebilirim?
Yukarıdaki soru zincirine eklenen sorular da teknoloji değişimiyle sürekli artmaktadır.
Ödev yapmak için görselliğiyle, çabukluğuyla ön planda olan bilgisayarı kullanan öğrencilerin bir kısmı bilgileri sadece indirir, okumadan, hatta kes-kopyala- yapıştır yaparak ödev hazırlar.
Böyle hazırlanan ödevin hiçbir faydası yoktur.
Çocukluğumu düşünüyorum.
Ödevlerde kullanabileceğimiz tek kaynak dergi ve ansiklopedilerdi. Her evde ansiklopedi yoktu.
Özellikle Hayat Ansiklopedisi olan öğrenciler ayrıcalıklıydı.
Ansiklopediden aldığımız bilgileri olduğu gibi yazamazdık.
Onu okur, yorumlar öyle yazardık.
Dolayısıyla hafızalarda kalırdı.
Çok yararı olan bilgisayar ve diğer dijital cihazlar yanlış kullanılırsa yarardan çok zarar vermeye başlar.
Anne babaya bu anlamda da iş düşmektedir.
Bazen anne baba çocuklarını oyalamak için sanal âlemde oynamak veya istedikleri bir filmi izlemeyi rüşvet olarak sunmaktalar.
Evde bakıcı ablalar için de bu yol zaten çocuktan kurtuluş olmuştur.
3 yaşında okuryazar olmadan google.com gibi arama motorundan oyun arayıp bulup oynuyorsa, bu çocuk takdir edilmekle birlikte düşündürücüdür.
Özellikle tatilin başladığı şu günlerde yaklaşık 3 ay gibi geçecek tatil sürecinde çocukları teknolojik yalnızlığa bırakmamak için bu anlamda daha çok dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum.
İnsanlarda yasaklara karşı merak ve öğrenme içgüdüsü uyandığı için yasaklarla problem çözülemez.
Yasak yerine bazı kurallar belirlenmeli ve bu kurallara ne kadar uyduğu izlenmeli.
Özellikle anneleri ikna edeceğine inanan çocuk kurallara birkaç gün uyar, sonra o annesini kendi yolunda ikna eder!
O nedenle aileler uygulamayacakları kuralları koymamalılar ve koydukları kuralın da arkasında durmalılar.
Çocuklara belli yaştan itibaren basit oyun kod yazılımı öğretilse eminim ki büyük zevk alacaklardır.
Birkaç yıl önce Sevgi evlerindeki çocuklar için Fırat Elektronik ve Bilişim Topluluğu olarak bir program hazırlamış ve Fırat Üniversitemizde 3 – 4 saat kadar misafir etmiştik.
Her bir çocuk yanına üniversite öğrencimiz oturarak birlikte basit kodlar ile oyun yazdılar.
O çocukların mutluluğunu unutamam.
Çünkü yazılan kodlar ile ekrandaki görselliğin sahibi olmanın mutluğunu yaşıyorlardı.
Süreleri çoktan bitmesine rağmen çocuklar üniversiteden ayrılırken “bizi tekrar çağırın, ben kendi oyunumu yazacam” gibi sözleri ile bizden söz almaya çalışıyorlardı.
Bağımlılık haline gelen dijital dünyadan çocuklarımızı yakında başlayacak yaz tatilinde olabildiğince uzak tutmaya çalışmalıyız.
Özellikle pandemi sürecinde e-okul ekrana olan bağımlılığı daha çok artırdı.
Bunu fırsat bilen çocuklarımızın sayısı az değildir.
Çocuk yaşta uzun süre bilgisayar başında kalan çocuklarda göz kusurları, duruş bozuklukları, iskelet yapısının bozulması, kısmen radyasyona maruz kalma gibi sorunlar yaşanabilir.
Dijital dünyada vaktini fazlasıyla geçiren çocuk dış dünya ile kopuk oluyor, adeta ruhsuz çocuk görünümünü sergiliyorlar.
Çocukların kendi yeteneklerinin farkına varacakları etkinliklere yönlendirmeliyiz.
Artık birçok yerleşim yerinde spor, müzik ve güzel sanatlar alanlarında çeşitli kuruluşlar tarafından kurslar verilmektedir.
Ebeveynlerin çocukların yeteneklerini fark edip ona göre yönlendirmeleri güzel olanıdır.
Bu tür etkinliklerin bireyi sosyalleştirdiği, hayata hazırladığını unutmamak gerekir.
Çocukların kendi yeteneklerinin farkına varacakları etkinliklere yönlendirmeliyiz.
Artık birçok yerleşim yerinde spor, müzik ve güzel sanatlar alanlarında çeşitli kuruluşlar tarafından kurslar verilmektedir.
Ebeveynlerin çocukların yeteneklerini fark edip ona göre yönlendirmeleri güzel olanıdır.
Bu tür etkinliklerin bireyi sosyalleştirdiği, hayata hazırladığını unutmamak gerekir.
En büyük riskin sadece bağımlılık değil; göz ardı edilen dijital ortamdaki riskler olduğu unutulmamalı.