Sosyal ağlar, iyi veya kötü bugünümüzü şekillendiriyor. Hem iyi nedenli bilgilerin yayılmasına hem de yalan, propaganda haberlerinin yayılmasına izin veriyorlar. Propaganda ve yalan bilgiler karşısında, halk olarak var olduğunu kabul ettiğimiz “demokratik ve özgürlükçü” düşünce kalitemizi tartışmak olması gerekirken; siyasetçilerin tartışma önemli bir bölümünü kaybetmemize neden olabilecek bir olguyla karşı karşıya bırakılmamız demektir. Tabii ki bu marjinal bir mesele de değil: Kutuplaşma şimdiden millete zehirli, yabancılaşmış ve kalıcı bir öfke durumuna düşürme tehdidinde bulunuyor.

İster genç ister yaşlı olsun, sosyal ağları kullananlar için en kritik olan şey medya okuryazarlığıdır.

Yani sosyal medyada paylaşılan bilginin neden yaratıldığını ve ne yapmaya çalıştığını daha iyi anlamak.

Sosyal ağlarda karşılaştığımız bilgi karşısında, kendimize şunu sormalıyız: Bu bilgiyi neden görüyorum?

Kim yaratıyor?

Belirli bir siyasetçi mi veya ülke gündemini yanlış bilgilendirmek veya ilerletmek amacıyla mı bu bilgi yaratılıyor?

Sosyal ağlar, siyasetten sosyal konulara kadar tartışmak için ve bir uzlaşım olmasa da özgürce eleştirel düşüncelerimizi paylaşmak içindir.

“Tartışmak” kelimesi Latince’den gelir ve etimolojik olarak bir sorunu çözmek anlamına gelmektedir.

Çatışmaları çözmenin, uzlaşıyı sağlamanın olası bir yolu olarak tartışma, Antik Yunan’dan bu yana herhangi bir düşünceye veya siyasal bir konuya muhalif olanları ikna etme sanatı olarak kabul edilen diyalektik ve retoriğin ilgili bir parçasıdır.

Tartışmalarda öfkeye kapılma tehlikesi konusunda uyarıda bulunan Aristo’nun döneminden bugüne kadar tartışma hep iktidar olma tutkularıyla el ele gitmiştir.

Siyasal iletişim, sosyal ağlarda halkı hep öfkeli ve her zaman belirli bir kişiye veya bir parti liderine kızgın olması üzerine yanıltıcı bilgiler dolaşıma girdiriliyor.

2023 Genel Seçimi sürecinde siyaset sahnesinin mevcut çirkin ve safralı kutuplaştırılması, güneşin altında yeni bir şey olmadığı konusunda hemfikir oluruz.

Dijital Çağ’da da adet olduğu gibi karalama propagandası niteliğini yükseltmekler.

Her seçim döneminde ülkenin kendi kutuplaşma sorunu varken, iktidar ve muhalefet 2023 seçimi öncesi ekonomik krizin getirisi zamlar öncesi daha büyütülmemiş olan enflasyon bebeğimiz ve sosyal meseleler bir köşeye atılarak neredeyse eşit derecede hem iktidar hem de muhalefetin ana gündemi içinde bulanıklaştırılma eğiliminde…

Siyaset gündemi genellikle sosyal ağlarındaki konuşmaların yarısından fazlasını temsil ediyor.

Gerçek şu ki, bu tür çatışmacı, uzlaşmaz ve içgüdüsel konumların hâkim olduğu gergin bir dünyada kısırdöngü içinde yaşamamızı siyasetçiler istiyor.

Ancak bu kısırdöngünün en endişe verici yanı, sosyal ağlarda kendisini ateşli ifade biçimine bırakan kişinin, aynı zamanda içinden çıkamayacağı gerçek bir psikososyal ve siyasal bağımlılığa düşme tehlikesidir.

Oysa ki, siyasetçiler öncelikle partilerini ve kendilerini kurtarmak için siyasal propaganda bilgi paylaşır sosyal ağlarda, haber sitelerinde, siyasetçilerin gündemlerinde milletin sorunları var mı?

Lütfen! Yapılan açıklamaları daha dikkatli okuyun.

Milletin sorunlarının gündemine dair yapılan açıklamalara baktığınızda hep yuvarlak kelimelerle konuşur siyasetçiler: Bu sorunu en kısa zamanda ele alacağız, masaya yatıracağız, şimdilik gündemimiz de böyle bir şey yok” gibi açıklamalarını okuyoruz.

Siyasette, siyasal söylemler gelecekçi (olacak, yapacağız vs..gibi) ve boş vaatlerde ( EYT, memur ve emekli zamları vs…gibi) bulunmak değildir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol