Bir Ayet düştü dilime, Muhammed ve yanındakiler.... diye başlayan Fetih süresi 29 Ayet.
Kimdi o Muhammed s.a.v. yanındakiler. Hangi özelliklere sahiptiler ki Ayet onları tanımlar ve tarif ederken "" Muhammed Allah´ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken, secde ederken görürsün. Allah´tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat´taki vasıflarıdır. İncil´deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir.""
onların nişaneleri Yüzlerindeki secde izi ve Filizini yarıp çıkarmış gittikçe kuvvetlenen bir gövde olarak tarif edilmeleri.
Hakikatten düşündüm, Bunlar kimdi?
Bunlar uzaydan mı geldi ?
Bunlar Daha islâm ve onun Anayasası olan Kuran inzal olmadan, Puta tapan, içki içen, yol kesen, zina eden diri diri kız çocuklarını toprağa gömen, Darun Nedve müşrik parlamentosunun kurduğu Sömürü Düzeninin bekası için mücadele eden birer anne-baba dan dünyaya gelmiş bizim gibi birer insan olduklarını görüyoruz.
Düşündüm...
Onlar Aziz İslâm Dininin Anayasası olan Kuran inzal olduktan sonra, birer birer İslâm'a teslim olmak için Peygamber s.a.v. e gelerek ALLAH ile Akidelerini gerçekleştirerek zımnen "Ne diyorsa İslâm dini uyacağız suç olsa da" Anlayışı ile Hayatlarına yeni bir dönüm noktası ile devam ediyor.
Dönüp bakıyoruz Hayatlarının merkezine Koydukları İslâm sayesinde kendilerindeki değişikliğe.
1. ÖRNEK. Cüleybîb’in (r.a.) dış görünüşü siyahi ve de yoksuldu. Boyu oldukça kısa, yüzü bir hayli çirkin, Kimse kendisine Kız vermiyor Evlenemiyordu, Bir gün Peygamber s.a.v. Git filan kişiye söyle Kızını sana versin.
Cüleybib sevinçle koşar, Amr'ın kapısını çalar ve heyecanla, Ey Amr, Beni Resulullah gönderdi kızını bana nikahyacaksın.
Amr'ın yüzünde bir ekşime...
Bu durumu frk eden Amr'ın Kızı, Baba ! Peygamber s.a.v. göndermiş iken sen nasıl yüz ekşitirsin şundan endişe ediyorum ki hakkında bir ayet inip seni tezyif eder, O nedenle Ben Cüleybib ile evlenmek istiyorum. der,
Cüleybib sevinçle Peygamber s.a.v. gelip kızın kabul ettiğini söyler ve Peygamber s.a.v. Cüleybib'i Hz ali, Hz osman, Abdurrahman bin avf gönderir git sana heresi yüz dirhem versinler Mehir olarak ve havaici asliyeni tedarik et. Cüleybib gider onlardan denilen kadar par alır çarşının yolunu tutar ev eşyası almak üzereyken bir münadinin SEFER VAR SEFERE HAZIRLANIN çağrısını duyunca derhal o parayla kendisine bir at. bir kılıç, bir kalkan, bir mızrak alıp yüzünü gözünü tanınmasın diye sararak ordu arasına karışır. ardından Şehid düşer.
Evet Muhammed ve Etrafındakiler kafirlere karşı çetin, birbirlerine karşı merhametlidirler.
Ebu lubabe... Kurayza Yahudilerinin Mahallesinde ikamet eder. Kurayza yahudileri anlaşmayı ,ihlal edip mekke müşrikleri ile bir oldukları için Anlaşma gereği Haklarında ki Hüküm Tevrattan verilecekti.
Beni Kureyza kabilesi Peygamber Efendimiz (s.a.v)'den, haklarında hüküm vermek üzere bir kimseyi hakem tayin etmesini istediler. Resulullah Efendimiz (s.a.v.) de; "Ashabımdan istediğiniz kimseyi hakem seçiniz." buyurdu. Onlar da daha önceden Medine'de meşhur kabile reislerinden olan Sad bin Muazı istediler ve "Biz Sad bin Muazın vereceği hükme razı oluruz."
Sad sahabe içerisinde Tevrat okumasına izin verilemiş biri olduğu için O da tevrattan '''' "Şehrin birine harb etmek için vardığında, onları sulha davet et. Bunu kabul edip, kapılarını açarlarsa, içindekilerin hepsi, sana haraç versinler ve hizmet etsinler. Şayet, harb etmeye karar verirlerse, onları muhasara et. Allah Tealanın ihsanı ile, onlara galip geldiğin zaman, erkeklerinin hepsini kılıçtan geçir. Kadınlarını, çocuklarını ve mallarını ganimet olarak al!.." (Tesniye/Yasanın tekrarı, 10-14)''' Hükmü çıkarmış, Lübabe verilen hükme vakıf olduğu için evine döndüğünde Kurayza mahalle sakinleri Ebu lubabenin etrafına toplanıp Haklarında nasıl bir hüküm verildiği sorusunu sorduklarında Ebu lubabe cevap yerine sadece öldürülecekler imasın da bulunduğu için Derhal Mescidi nebeviye koşar Lubabe ALLAH Resulu s.a.v. ihanet etti diyerek kendisini Direğe bağlar ve Ta ki Peygamber s.a.v beni çözmeyene kadar bu direkte bağlı kalıp bir şey yemeyip içmeyeceğim der.
aradan günler geçer Peygamber s.a.v Lubabe'yi direkten kendi elleri ile çözer.
evet Onlar. Fetih süresini orduları sefere çıktığında veya Ayasofya'da fetih kutlamalarında, okumuyorlardı, Onlar Fetih Süresinin ihtiva etiği mananın ehemmiyetine olan inançlarından dolayı Muhammed ve etrafındakiler olmanın verdiği şuurla ALLAH ve Resulüne ihanet etmenin bedelini kendi elleri ile kendilerini direğe bağlayıp Peygamber s.a.v. kendi elleri ile çözmesini şart koşuyorlardı.
dönüyoruz O bize uzay çağı insanları gibi gelen Peygamber s.a.v. ifadesi ile gökteki yıldızlar gibidirler dediği sahabesinden bir başka profile.
Mekke'nin en yakışıklısı, giyim kuşamda mekke de onun gibi giyinen yok, genç... sokağa çıktığında tüm Mekkeli evli-bekar ne kadar kadın varsa camdan, pencereden onu seyr ediyor. Musab Bin Umeyr.
henüz 18 yaşında iman etmiş babası olmadığı için mekkenin zengin eşrafından olan Annesi tarafından özene bezene yetiştirilmiş bir genç.
bir gün iman eder. İman ettiğini duyan annesi Musab bin Umeyr'e baskı uygular, Muhammed'e iman etmekten vaz geçmezsen sana giyim kuşam almam sana maddi destek olmam vs gibi dünyevi tehditlerde bulunur. Musab aldırış etmez ALLAH Resulu s.a.v. olan teslimiyeti gittikçe artar, Annesi bakar vaz geçmiyor, bu kez and içerek Muhammed'in yolundan vaz geçmezsen yemeden içmekten vaz geçeceğim der.
musab anne ye diye her seferinde yemek getirse de annesi yemekten vaz geçer. en son Musab şu cümleyi söyler. Kendisine iman ettiğim ALLAH ve Resulunun Yolundan dönmemi istiyorsun ya, Vallahi hergün bin canın olsa ve hepsi birer birer çıksa Ben ALLAH ve Resulunun yolundan vaz geçmem, İster ye ister yeme...
Kolay değildi Muhammed s.a.v. etrafında olmanın bedeli
Kolay değildir Muhammed s.a.v. iman ettim demenin sorumluluğu.
Kolay değildir, Muhammed s.a.v. İnzal olan Kuranın emirlerine sıkı sıkıya bağlı kalarak, O yolda Müminlere karşı müşfik ve merhametli, Kafirlere karşı şiddetli olmak.
Kolay Değildi, Anam Babam Canım sana Feda ya Resulullah demek. Bir bedeli vardı tüm bunların ve bunlar gibi onlarca ifade edilecek cümlelerin.
O bedel Fetih süresini Teğani ile okuyup lafza killenmekle yetinmek değildir.
O bedel Anneden, Babadan, Candan. Maldan, Makamdan, Mevkiden, Şandan Şöhretten vaz geçip Ankebut süresi ikinci ayette ''' İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler. ayeti ile bütünleşip,
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesata uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.” Tevbe 24. ayeti yaşantılarının merkezine koyarak Yaslanmadan yaşayarak Fetih süresi 29 ayetteki övgüye mazhar olurlardı.
Çünkü Onlar bir kez '''Ne diyorsa İslam dini Uyacağız Şuç olsa da''' Demişlerdi ve asla geri adım atmadılar.
Ya Bizler. 70 li yıllarda siyasal islamla tanışmaya başladığımızda Meydanlarda mitinglerlerde kapalı salonlarda NE DİYORSA İSLAM DİNİ YAPACAĞIZ SUÇ OLSADA Marşları okur makam mevki sahipliğine ulaştığımızda ancak Ayasofya da Teğanni ile Fetih süresi okutur olduk
Bizler gibi Tecvit eksenli Fetih süresi okuyarak Makam mevki, şan şöhret, anne baba,can mal hırs ve tamahı göstererek Muhammed s.a.v. Etrafındakiler olmaya çalışmak Onları anlamaktan öte bir şey değildir
Rabbim Hayatımızın eksenine Onlar gibi Kuran Ayetlerini yerleştirerek Muhammed s.a.v. etrafında kenetlenenlerden olma azim ve gayreti içerisinde olmayı bizlere nasip etsin.
Selam ve dua ile...