Geçtiğimiz günlerde, Kayseri’deki Vezir Hanı’nın kayıp kitabesinin bulunduğuna dair yapılan bir haber dikkatimizi celbetti. Kayıp denilen kitabe, aslında 18. asır şairlerinden Reşid’in yayımlanmış Divanı’nda yer alan bir tarih manzumesiydi. Biz de burada 2021 yılında inşası tamamlanan önemli bir câminin gün yüzüne çıkmamış gizli bir kitabesinden söz edeceğiz. Mezkûr kitabenin nâ-tamam bir de hikâyesi vardır ki sene-i devriyyesi bu mübarek Ramazan ayıdır.
Geçtiğimiz sene, klasik edebiyatımızı bizlere sevdirmek, tanıtmak için ömrünü vermiş değerli Hayati İnanç Beyden bir telefon aldım. Üstadımız, bana, bir câminin yapılmakta olduğunu söyleyerek bu câmi için bir kitabe yazmamı istemişti. Kendisine, böyle bir vazife için kendimi yeterli görmediğimi, haddim olamayacağını söyleyerek kabul edemedim. Kıymetli üstadım takriben bir ay kadar sonra yine aradı ve artık kendisini geri çevirmenin nezaket dışı bir davranış olacağını düşünerek kabul ettim. Câminin nerede ve kimin tarafından yapıldığını bilmiyordum. Kitabeyi yazmak için Saygıdeğer Hayati Beyden gerekli bilgileri talep edince ağır bir sorumluluk altına girdiğimi anladım. Zira bu câmi, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Zonguldak’ta yaptırılan Uzun Mehmet Câmii idi. İşte o vakit, senelerdir eserleri üzerinde çalıştığım Osmanlı şairleriyle aynı his ve heyecana kapıldım.
Hayati Beyi tekrar arayarak kitabeyi Sayın Cumhurbaşkanımızın görüp görmeyeceğini kendisine sordum. Üstadım da ona ulaştırılacağını bildirince bir hafta kadar kapanıp bu kitabeyi yazmaya çalıştım. Devlet başkanımız ihtişamlı bir câmi yaptırıyorsa yazılacak kitabenin de aynı ihtişam ve güzellikte olması gerekiyordu. Kitabe yazma geleneği eski kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Ben de bu kültürün tüm gereklerini yerine getirerek bir divan şairi hissiyatıyla, câmiye yaraşacak bir manzume tertip ettim. Klasik kültürümüzde hayrat için yazılan manzumelerde -ki bunların kahir ekseriyeti kıt’a nazım şekliyledir- hayrı yapana da bir methiye olması gerekirdi. Siyasî ve ideolojik tüm duygu ve düşüncelerimden sıyrılarak, -şahsını sevmeyen kesimler tarafından linç edilmeyi de göze alarak- 5 beyitten müteşekkil bir kıt’a-yı kebire nazmettim. (Belirtmek isterim ki ben bir araştırmacıyım ve bir partiye üyeliğim asla olmamıştır.) Klasik kültürde en makbul olanı da yaparak son mısrada inşanın tarihini ebced hesabıyla bildirdim. Her ne kadar hecez bahrinin mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün kalıbıyla yazılmışsa da vezin yönünden mütekamil değildir.
Bu kitabenin, tarihi bildiren son mısraı Arap harfleriyle olmak üzere bir mermere işlenerek câminin girişine asılacaktı. Hayati Beye verilen bilgiye göre, Karadeniz kıyısına inşa edilen Uzun Mehmet Câmii, 2021 yılında Kadir Gecesi’nde Cumhurbaşkanının teşrifiyle açılacaktı (4. beyit buna istinaden söylenmiştir). Manzumeyi teslim ettikten sonra merakla bu mübarek geceyi (8 Mayıs) bekledik. Ancak salgından ötürü tam kapanma durumu oldu ve câminin açılışı ileri bir tarihe (4 Haziran) ertelendi. Bizim kitabenin akıbetinin ne olduğunu öğrenemedik. Herhalde Sayın Cumhurbaşkanı görmeden siyasîler tarafından kabul edilmedi yahut kendisi manzumedeki methiyeleri tevazuu gereği hoş karşılamadı. Bu durumu olağan bulduk. Zira dili ve manası, günümüz insanına hitap etmemektedir. Takriben altı ay kadar sonra câmiin kitabesinin Cumhurbaşkanına ait bir kaç dize olduğunu öğrendim. Hayati Beyden başka bu manzumeyi Prof. Dr. Âdem Ceyhan Bey de okumuş ve bazı teklifleri olmuştu. Gizli kitabe, ilk defa bu yazıyla umûmun beğenisine sunulmuştur. Ehli olan manzume içindeki edebî sanatları hemen anlayacaktır. Okuyucuların anlayabilmesi için beyitlerin günümüz Türkçesiyle karşılığı verilmiş olup şerhi, ehline bırakılmıştır.
SÂHİBÜ’L-HAYRÂT RE’ÎS-İ CUMHÛR-I İSLÂMİYÂN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN İZN Ü İ‘ÂNESİYLE İNŞÂ EDİLEN UZUN MEHMED CÂMİ-İ KEBÎR’İN KİTÂBESİDİR
Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün
- Bi-‘avnillâh tamâm oldu bu Câmi-i Uzun Mehmed
Leb-i deryâya revnâk verdi doldu nûr ile zemîn
(Allah’ın yardımıyla Uzun Mehmed Câmii’nin yapımı tamamlandı. Denizin kıyısına yapılan bu câmi, oraya bir güzellik kattı ve yeryüzü âdeta nur ile doldu)
- Bu câmi-i kebîr içre huşûyla kılalar namâz
“Ve ekîmu’s-salât” emrini tuta cümle ehl-i dîn
(Müslümanlar, bu büyük câmide, Allah’ın “namazı dosdoğru kılın” (Bakara 110) buyruğuna uygun olarak namazlarını saygılı ve edepli bir hâl ile kılsınlar.)
- Cenâb-ı Hak ola râzî o iki Uzun âdemden
Ki etdiler kara ve ak güherle ümmeti tezyîn
(Allah, o iki uzun adamdan razı olsun. Zira birisi kara elmas ile diğeri de “ak” cevher ile bu ümmeti süsledi/donattı.)
- Bi-iznillâh Şeb-i Kadr içre ol Hümâ-yı devletin
Verir gölgesi Zonguldak iline şu‘le-i zerrîn
(Allah’ın izniyle Kâdir Gecesi’nde tâlihin/devletin Hüması, gölgesiyle Zonguldak şehrini parlak ışıklarla donattı.)
- Dedi İlyas kıyâm ola bu ebced ile haşre dek
- Câmi-i bâ-receb ak hayrâtıdır kalb-i tayyibiŋ” (2021)
(Şair İlyas dedi ki; bu ebced şiiriyle bu câmi kıyamete dek ayakta dursun. Bu azametli büyük câmi, o temiz kalplinin Allah yolunda yaptığı güzel bir hayrıdır.)
Son mısraın Arap harfli yazımı ve ebced hesabının çözümü:
Bu tür eserler için günümüzde böyle kitabelerin yazılması sizce de en az o eserler kadar gelecek nesle değerli bir kültürel miras olmaz mı?
Uzun Mehmed Câmii