Dün akşam Doğukent’e giderken belediye personellerinden birini otobüs durağından aldım.
Konteynırkentte kalan yakınlarına öteberi götürüyormuş.
Kısa yolculuğumuzun sohbet konusu depremden kaynaklı sıkıntılardı.
Kendileri de deprem mağduruydu ama beterin beteri var diyerek haline şükredenlerdendi.
En azından bir işimiz var, evimize ekmek götürüyoruz diyerek haline kanaat getirdiğini söylüyor sebep olanlara da teşekkür ediyordu.
Belediye Başkanı hakkında konuştuk bir müddet.
Anlattıkları içimi bir hoş etti doğrusu.
Genç ve tecrübesizliğine rağmen özellikle deprem sürecinde gösterdiği olağanüstü performans ve yönetim tarzından bahsediyordu.
Anlattıkları bilindik konulardı ama içeriden birinin övgüyle bahsetmesi anlamlıydı.
Belediyenin ekonomik çıkmazda olduğunu bildiğim için sordum; maaşlarınızda sıkıntı var mı diye...
Dua cümlesi kurarak cevapladı sorumu ve Allah razı olsun bu ay hepimizin imdadına kavuştu, maaşımıza ek olarak deprem tazminatımızı da ödedi.
Maaş bir tarafa da deprem tazminatı inanın hepimize ilaç gibi geldi dedi.
Doğrusu mutlu oldum, bir çok kurum deprem tazminatını henüz ödememişken Elazığ Belediyesinin bu hassasiyeti göstermesini takdir ettim.
Bu tür davranışları duyunca; çalışanın alın teri kurumadan hakkını verin nebevi emri bir başka anlam kazanıyor diye düşünmeye başlamıştım ki; cebime gelen bir mesaj ister istemez düşündürdü.
Zira gelen mesaj yine bir Belediye çalışanındandı ve deprem tazminatı alamadıklarından müştekiydi.
Hocam lütfen dile getirin diyordu.
Araştırdık; doğru...
Lakin bu arkadaşımız Elazığ Belediyesi bünyesinde kurulu EBUAŞ’ta çalışıyormuş.
EBUAŞ da statü olarak özel şirket hüvviyetinde olduğu için sanırım bu nedenle deprem tazminatı ödememişler.
Statüsü özel olabilir ancak bu çalışanların üst işvereni olarak Elazığ Belediyesi sorumludur.
Belediye Başkanı Sayın Şahin Şerifoğulları’nın gözünden kaçmamıştır ama yine de hatırlatmak isterim.
EBUAŞ çalışanlarının depremdeki performasları takdire şayandı.
Hele Kültür Parkın bir ay boyunca 24 saat verdiği kesintisiz hizmeti kimse inkar edemez.
Bu elemanların 7/24 esaslı çalıştıklarını şehirde bilmeyen yok.
Özellikle şoförlerin aralıksız seyru seferleri her türlü takdiri hak etti.
Bunlardan bir çoğu ise bu süreçte kendi sıkıntılarını unutup kamu hizmeti vererek Şahin beyi mahcup etmediler.
Bir çoğunun evi hasar gördü, bir çoğu evleri tehlike arzettiği için ailesiyle birlikte parklarda sabahladı ama işlerini aksatmadılar.
Dolayısıyla bu sürecin fiili çalışanlarından Deprem Tazminatını belki de en çok hak edenler bu emekçilerdi.
Verilen emeklerde nimet külfet dengesi kurulacaksa külfeti çeken bu emekçilerin nimetlerden de istifade etmeleri gerekmektedir.
Elazığ Belediyesinin içerisinde bulunduğu maddi sıkıntıları da biliyoruz dağ gibi borç sarmalında nasıl didindiğini de...
Ancak bütün bu sıkıntılara rağmen top yekün Elazığ’da hane başına 75 ton su parasından feragat eden Şahin Başkanın 330 EBUAŞ personelinin deprem tazminatını da ödeyeceğini umut ediyoruz.
Aksi takdirde hane başına 75 ton su faturasıyla halka cansuyu olan Başkan Sayın Şerifoğulları 690 liralık bir meblağı personeline çok görerek onların canhavliyle sarfettikleri emeklerine yazık etmiş olur.
Yukarıda bahsettiğim gibi EBUAŞ özel bir şirket olabilir ama üst kimlikli işvereni Elazığ Belediyesidir.
Aynı statüde olan BELPER personeli nasıl deprem tazminatı almaya hak kazanıyorsa EBUAŞ çalışanları da bu haktan mahrum bırakılmamalıdır.
Zira EBUAŞ da aynı kurumun BİT’idir, üvey evlat muamelesine tabi tutulamaz.
Başkan Sayın Şerifoğulları’nın işçilerin bu mağduriyetlerini gidereceğinden kuşkumuz yoktur.