İlkokullarda 1.sınıflardaki konuların büyük bir kısmı kaldırılmadır. Sadece okuma yazma faaliyetleri ve bazı temel bilgiler dışında bilgi alış-verişi olmamalıdır. Hatta ismine “Okuma Yazma Sınıfı” denilmesi daha doğru olacaktır. Çocuklara iki, üç aylık verilen okuma yazma eğitiminin ardından hemen diğer konulara giriş yapılıyor. Çocuklar daha okumayı sindiremeden anlama çalışmasını yapmaya çalışıyor. Okula gelmeyenler mi dersiniz, sınıfta yatmak isteyen mi yoksa ben evde yapacağım diyen mi? Çocuk anlamadığını ifade edemiyor. Çoğu öğretmen bilir ki öğrencilerin büyük kısmının eksiksiz yazı yazma kazanımı 2 veya 3.sınıfta gerçekleşiyor. Öğrenci okuyor, anlamıyor. Bu konudaki tavsiyem şudur: ilk sene sadece okuma yazma faaliyetlerine yer verilmelidir. Bunun yanında okuduğunu anlatmadan öteye çalışma yapılmamalıdır. Metin okuma, soru-cevap çalışması, sözlük çalışması, hikâye şeması hazırlama gibi etkinlikler 2.sınıfa bırakılmalıdır. Aksi takdirde çocuklar hem okuma yazmayı geliştiremiyor hem de sürekli yeni bir kazanımı alma telaşına giriyorlar. Anlama çalışmalarındaki soru-cevaplar sözlü şekilde yapılarak öğretmenin rehberliğiyle anlama çalışmaları sürdürülebilir. Belki yarıdan fazla öğrenci şu an öğretilen kazanımları alıyordur; fakat yarıdan az olan öğrencilerin alamadıklarını unutmamalıyız. Her yıl üniversitede 0 (sıfır) çeken bu öğrencilerin on iki yılını kaybetmeyi göze almak hatadır. Sadece bir yıl yapılacak uzun soluklu okuma yazma çalışmasıyla bu çocuklarımızın hem on bir yılını kurtarabiliriz hem de temellerini sağlam atmalarını sağlayabiliriz. Yine matematikte de sadece matematiğe giriş teşkil eden kavramlar verilmelidir. 2.sınıfta toplama, çıkarma, çarpma ve bölme verilmelidir. Zaten bu kademede de sadece dört işlem dışında kazanım olmamalıdır. Türkçe dersinden anlama çalışmalarının biraz daha genişletilebileceği ve dil bilgisine yavaş yavaş giriş yapılabileceği bu sınıf düzeyine “Temel Bilgiler Sınıfı” diyebiliriz. Elbette ilerlemenin yine yavaşça olmasına özen gösterilmelidir. Bu şekilde 3 ve 4.sınıflarda da kazanımlar yavaş yavaş ilerletilmelidir. Kazanımlar 2, 3 ders saati şeklinde değil de azaltılarak uzun zamana yayılmalıdır. En azından ilkokuldan mezun olan her öğrenci temel bilgileri tam manasıyla edinmelidir.
İLKOKULLARA BRANŞ SINIFLARI AÇILMALIDIR!
İlkokullara matematik, kütüphane, sosyal ve kültürel faaliyetler bölümleri eklenmelidir. Bu bölümlerin bir kısmı çoğu okulda olsa da daha detaylı bir şekilde hizmet sağlayacak alanlara dönüştürülmelidir. Matematik soyut bir kavram olduğu için matematiği anlatmada kullanılacak somut materyallerin hepsinin bulunacağı ve sınıf öğretmeninin dersini anlatacağı bir sınıf oluşturulmalıdır. Aksi takdirde öğretmenler kendi çabalarıyla sağladıkları materyalleri kullanarak derslerini yapmaya çalışıyorlar ve imkânların yeterli olmadığı durumlar söz konusu oluyor. Özellikle köy okullarında veya imkânı kısıtlı olan okullarda temel bilgilerin tam manasıyla alınamaması ortaya çıkıyor. Öğretmen her ne kadar gayret etse de devletin vereceği olanakları sağlayamıyor. Sosyal ve kültürel faaliyetler sınıfında da Görsel Sanatlar, Oyun ve Fiziki Etkinlik derslerinin daha rahat ve sistemli işlenmesi sağlanmalıdır. Özellikle yeni açılan okullar bu şekilde dizayn edilebilir ve mevcut okullarda zamanla bu yapıya dönüştürülebilir.
ORTAOKUL VE LİSELER YETENEKLERİ KEŞFETMELİ!
Ortaokullardan başlayarak öğrencilerin yetenekleri keşfedilmelidir. Yine öğretmenler 5, 6, 7 ve 8.sınıflara gitmek yerine “Matematik, Türkçe” gibi dizayn edilen sınıflara gitmelidir. Yani her öğretmenin kendi sınıfı olmalı ve bu sınıf o derse özgü düzenlenmeli, öğrenciler buralarda derslerine girmelidir. Öğrencilerin yeteneği olan dersleri tespit etmeli ve çocuklar liseye geçerken gideceği okulda daha dikkatli izlenmelidir. Lisede de her ders ayrı olmalı, sınıf yerine “Fizik, Kimya, Matematik, Türkçe” gibi sınıflar oluşturulmalıdır. Ortaokuldan gelen öğrenciler “Türkçe Matematik” veya “Sözel Bölüm”, “Sayısal Bölüm” olarak tercih yapmamalıdır. Yeteneği olduğu her sınıfta hem yeteneği geliştirilmeli hem de alt bölümlere ayrılmalıdır. Bu alt bölümleri de “kazanımlar” olarak ifade edebiliriz. Yani “Türkçe” öğretmeni, “Bugün 9.sınıflara dersim var!” yerine “Bugün öğrenciler Türkçe sınıfında derse gelecek!” demelidir. Ortaokulda yeteneği keşfedilen öğrenciler, bölüm kavramı olmadan yeteneği olan her derse katılmalıdır. Çocukların hangi kazanımları daha iyi gerçekleştirebildiklerini gözlemlemek gerekir. Sık sık yapılacak kazanım değerlendirmelerle çocuğun yetenek alanlarından emin olunmalıdır. Diğer dersler de boş verilmeden verilmeli; ancak çocuğun yeteneği olan derslere daha fazla önem verilmelidir ve yeteneğinin geliştirilmesi sağlanmalıdır. Böylece iyi yapabildiği kazanımlarla ilişkili olan üniversite bölümlerine yerleşmesi sağlanmalıdır.