Boşuna dememişler: “Ekmeği ekmekçiye ver bir ekmekte üste ver.” diye.
Elazığ Belediyesi Kültür ve Sosyal İlişkiler Müdürlüğü nihayet ekmekçiye verildi.
Buram buram pişmiş hamur kokusu dalga dalga yayılıyor etrafa.
Isıtıyor içimizi.
Çiçeği burnunda Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Mübarek Ramazan ayını fırsata çevirerek dairesinin üzerindeki sis perdesini kaldırdı.
Unutulmaya yüz tutmuş müdürlük, kısa sürede şaha kalktı adeta.
Yılların tecrübesinin yanında sahip olduğu bilgi, birikim ve donanımını, kendisine tevdi edilen birim müdürlüğüne anında tahvil etmesi, Belediye işleyişine vakıf olan hemen herkeste; “Budur işte.” şeklinde reaksiyonlara sebep oldu.
Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Sayın Mehmet Karaaslan’dan bahsediyorum.
Eğitimci kimliğiyle 1994 yılından beri Elazığ Belediyesinin çeşitli birimlerinde üstlendiği görevleri başarıyla yürüttü.
Merhum Hamza Yanılmaz döneminde 153 Beyaz Masa yöneticiliğiyle başladığı belediyecilik serüvenini Sayın Süleyman Selmanoğlu döneminde Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü olarak sürdürüp belediye hizmetlerini kamuoyuna aktarmada Sayın Selmanoğlu’nun yüz akı oldu.
Selmanoğlu sonrası başlayan Mücahit Yanılmaz döneminde de kurumun A Takımının parlayan yıldızlarındandı.
Mevcut Belediye Başkanı Sayın Şerifoğulları ilk döneminde tabiri caizse nadasa bırakmıştı Sayın Karaaslan’ı.
Zaten kendisi de talepkar olmamıştı zira, görev istenmez verilir geleneğinden gelen bir bürokrattı.
Buna rağmen şehrin bir çok kurumu kokuşmuşlukta sınır tanımazken şehir sevdalıları aksiyon alması yönünde kendisine telkinlerde bulunuyor özellikle şehrin kültür ve turizminin tanıtımında misyon üstlenmesini istiyorlardı.
En çok da İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün böyle bir bürokrata ihtiyacı vardı.
Zira söz konusu kurumda yaprak kımıldamıyor işler; “Saldım çayıra Mevla’m kayıra.” mantığıyla Allah’a emanet yürüyordu.
Sayın Karaaslan’nın İl Kültür ve Turizm Müdürü olacağı yönünde fısıltılar bir taraftan yayılırken bir taraftan da birilerinin uykularını kaçırıyordu.
Neticede kazanan diğer tarafla birlikte Elazığ Belediyesi oldu.
Bazı siyasi aktörler Sayın Karaaslan’ın Kültür İl Müdürlüğüne sıcak bakmasını sanki Sayın Karaaslan müdürlük kadrosu peşindeymiş gibi algılasa da O’nun zaten müdürlük kadrosu vardı.
Sayın Karaaslan İl Kültür ve Turizm Müdürü olsaydı Elazığ kazanacaktı.
Şehrin kültürel yapısı kuvvetlenecek turizmi değer kazanacaktı ama olmadı.
Olmayınca Belediye Başkanı Sayın Şerifoğulları ani bir refleksle Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü görevini Sayın Karaaslan’a tevdi etti.
Gecikilmiş bir atamaydı ama olsun, zararın neresinden dönülse orası kardı.
Ekmeğin ekmekçiye verilmesiyle Belediye kara geçmiş oldu.
Sadece Belediye mi, hayır…
Buram buram yayılan ekmek kokusu İl Kültür Müdürlüğüne kadar yayılmış olacak ki, orada da ciddi bir etkileşim baş gösterdi.
Son bir haftadır İl Kültür Müdürlüğünde bir tanıtım paylaşımları başlamış ki sormayın.
Sosyal medyada ciddi bir atraksiyon söz konusu…
Asırlık Ulu Camiinin bile kısa tanıtım videoları İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından sosyal medya platformlarında gösterimlerde.
Eh işte!
Makam dediğin kaygan zemin, iyi tutunmak lazım…
Bulunduğun makamı korumak için ihmal ettiğin her çalışmayı sıfırdan alıp göz boyaman lazım.
Uzun lafın kısası Sayın Karaaslan Elazığ Belediyesi Kültür Müdürlüğünü, Karaaslan korkusu da İl Kültür Müdürlüğünü harekete geçirdi.
Hareketin olduğu yerde bereket vardır elbette ama bana öyle geliyor ki Sayın Karaaslan’ın bu hareketli çalışmaları şehirde ilk kez bir kıyaslamanın yolunu açacak ve bu kıyas belki de farklı kıyamlara, bu kıyamlar da haklı kıyımlara neden olacak.
Kıyım yaşamak istemiyorsa İl Kültür Müdürlüğü Belediye Kültür Müdürlüğünün hızına ayak uydurmak zorunda.