Lozan Barış Antlaşması'nın 100. yıldönümü münasebetiyle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi tarafından ülke genelinde 81 il ve 975 ilçe örgütünce eş zamanlı ortak basın açıklaması yapıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Elazığ İl Av. Coşkun Çağlar Duran, Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yılı münasebetiyle basın açıklaması yaptı. Başkan Duran; “Bugün aynı zamanda basında sansürün kaldırılışının 115. yıl dönümü. 24 Temmuz'un basın için bayram olmaktan çoktan çıktığı günleri yaşıyoruz. Ne yazık ki basında sansürün kaldırıldığı 1908 istibdat koşullarından çok daha kötü koşullarla karşı karşıyayız.” şeklinde konuştu.
Genel Merkez tarafından verilen talimat doğrultusunda CHP İl Başkanı Av. Coşkun Çağlar Duran tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi;
“LOZAN ANTLAŞMASI’NIN 100.YILDÖNÜMÜ
Bugün emperyalizme karşı verdiğimiz Kurtuluş Savaşımızın zafer belgesi, Cumhuriyetimizin Tapu senedi Lozan Antlaşması’nın100.yıldönümünü kutluyoruz.
Bugün tarihi bir gün.780 bin kilometkarelik ülke topraklarımızın, Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olduğunu egemen devletlere kabul ettirdiğimiz bir gün.
Lozan Barış Antlaşması’yla;
- Emperyalist güçlerin aralarında pay etmeye yeltendiği vatanımızın sınırları zaferimizle çizildi.
- Kapitülasyonlar kaldırıldı. Ekonomimiz millileştirildi. İç/dış borçlarımızı ve kaynaklarımızı denetleyen Düyun-ı Umumiye belasından kurtulduk.
- Yunanistan’da kalan Türk azınlığının hakları güvence altına alındı. Kıyılarımıza yakın adaların gayri askeri statüsü teyit edildi.
Lozan,topraklarımızı karış karış bölen,yoksul halkımızın tüm varlığını yabancı güçlerin insafına terk eden,saltanatın tacını ve tahtını korumak adına halkı kendi yurdunda esire dönüştüren, Sevr Anlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan diplomatik zaferin adıdır.
Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi: “Lozan Barış Antlaşması, Türk Ulusu’na yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Seve Anlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın yıkılışını anlatan bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri bulunmayan bir siyasal utku eseridir.”
* LOZAN ANTLAŞMASI’NIN İMZALANDIĞI 24 TEMMUZ RESMİ BAYRAM OLARAK KUTLANMALIDIR.
Lozan saltanat sevdalılarına, emperyalizme mandaya karşı Mücadelemizin zaferle taçlandırdığımızın belgesidir. Lozan, dünya üzerinde saygın bir ülke olarak yer almamızın teminatıdır. Lozan’ı hafife alan, sübjektif ve maksatlı söylemlerin nesnesi haline getiren, hatta kinle yaklaşanlar İnönü’ye onun üzerinden Atatürk’e ,Cumhuriyetin kurucu kadrolarına ve değerlerine düşmanlık etmektir.
Özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın tapu senedi olan Lozan’a giden süreci inşa eden ve antlaşmayı hayata geçiren başta Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve 2. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız İsmet İnönü’ye milli mücadele kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz.
Kurucu değerlerimiz ve kurucu kadrolarımızın hedef ve idealleri, geçmiş 100 yılda olduğu gibi önümüzdeki yüz yıllarda da vazgeçilmez yol göstericimiz olmaya devam edecektir.
Biz, CHP olarak, Kanun Teklifimizi Meclis Başkanlığına sunduk. Lozan Antlaşması’nın imzalandığı 24 Temmuz resmi bayram olarak kutlanmalıdır.
TÜRKİYE’DE, BU SORUN SADECE GAZETECİLERİN DEĞİL; TÜM TOPLUMUN SORUNUDUR.
Bugün aynı zamanda basında sansürün kaldırılışının 115.yıl dönümü.24 Temmuzun basın için bayram olmaktan çoktan çıktığı günlerİ yaşıyoruz. Ne yazık ki, basında sansürün kaldırıldığı 1908 istibdat koşullarından çok daha kötü koşullarla karşı karşıyayız.
Gazetecilerin, basın emekçilerinin dövüldüğü, tehdit edildiği, hapse atıldığı; basın kurumlarının kapatıldığı; ekranlarının karartıldığı; erişim engellerinin fikir suçlarının sansürün ve soruşturmaların olağanlaştığı bir dönemden geçiyoruz.
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke 2002 yılında 100.sıradayken bugün 165.sıraya gerileyen ülkemizde ,basının durumu demokrasimizin de içler acısı durumunu gözler önüne sermektedir.
İktidar geldiği günden beri Türkiye’de halkın haber alma hakkını yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden sistemli olarak gasp ederek, toplumu dizayn etmeye çalışmaktır. Gazeteci adı aldığı yandaşlarıyla adaletsizliği, haksızlığı, yolsuzluğu ve yoksulluğu görünmez kılmaktadır.
Unutmayalım ki, Çin’den sonra dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olan Türkiye’de, bu sorun sadece gazetecilerin değil; tüm toplumun sorunudur.
Biz CHP olarak, özgür medyayı dolayısıyla halkın haber alma hakkını gasp edenlere; basın emekçilerinin sendikal haklarını en alt seviyelere indirenlere; korku,sansür ve hapis üçgeninde basını tehdit edenlere karşı, kalemini satmayan, gazeteciliğin meslek ilkelerine ve etiğine sahip çıkan saygın ve özgür gazetecilerin yanında olacağız.”