RÖPORTAJ: GÜLÇİN TURGUT
Kahramanmaraş depremleri tarihte görülmemiş çok büyük bir yıkım gerçekleştirdi. Mevzuata uygun inşa edilmeyen ve eksik malzeme kullanıldığı için enkaza dönen binalar, 40 binden fazla vatandaşımızın yaşamını yitirmesine sebep oldu. Geçtiğimiz hafta Avukat Furkan Aktı ile yaptığımız röportajda ‘Deprem Hukuku’ hakkında söyleşi gerçekleştirmiş depremde oluşan zararlardan idarenin sorumluluğunun doğabilmesi için gerekli şartlar nelerdir? gibi konulardan bahsetmiştik. Bu hafta ise haberimizde depremle alakalı olarak önce müteahhidin sorumluluğundan ardından da ilgili diğer sorumlu kişilerden bahsedeceğiz. Avukat Furkan Aktı, Deprem Bölgesinde yıkılan, yaralama ya da vefat bulunan bina ve yapılara ilişkin olarak yaptığı açıklamada, Cumhuriyet Başsavcılıklarına şikâyet dilekçesi vererek başvuruda buluna bileceklerini söyledi.
Gazetemiz köşe yazarlarından Avukat Furkan Aktı ile yaptığımız röportaj şöyle…
Depremde Yıkılan Binadan Müteahhit mi Sorumludur?
Müteahhitlerin cezai sorumlulukları her somut olayın koşullarına ve müteahhitlerin kusur derecelerine göre belirlenecektir. Müteahhitler, inşa edilen binaların teknik ve kanuni zorunluluklar çerçevesinde, güvenli ve dayanıklı biçimde oluşturulmasına özen göstermekle yükümlüdür. Yıkılan binalarda ölüm veya yaralanma gibi zararlar meydana gelirse müteahhitlerin cezai sorumluluğu ortaya çıkabilir. Binanın hatalı biçimde yapılması sebebiyle çökmesi ve insanların enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesi veya yaralanması durumlarında, binanın müteahhidi açısından taksirle öldürme, kasten öldürme, taksirle yaralama ve kasten yaralama suçları gündeme gelecektir. Bu ayrım cezanın miktarının belirlenmesi noktasında hukuksal açıdan son derece önem arz eder. Örneğin kasten öldürme suçunun temel halinin cezası müebbet hapis iken, taksirle öldürme suçunun temel halinin cezası iki yıldan altı yıla kadar hapistir. Yine kasten yaralama suçunun temel halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilirken taksirle yaralama suçunun temel halinde üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilmektedir. Görüldüğü üzere ceza miktarları arasındaki farklar konunun öneminin farkına varmak için yeterlidir.
Müteahhidin Taksirle Ceza Sorumluluğu
Gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir şekilde davranan müteahhidin, bu kusuru nedeniyle deprem sonucunda hayatını kaybedenlerin veya yaralananların olması halinde taksirle öldürme ya da taksirle yaralama suçları ortaya çıkar.
Basit Taksir ile Bilinçli Taksir Ayrımı
Basit taksir ile bilinçli taksir ayrımı, verilecek cezanın miktarını belirlemek açısından önemlidir. Bilinçli taksirin varlığı halinde verilecek cezanın miktarı artacak, üst sınıra yaklaşacaktır. Basit taksir sorumluğu için, neticeyi öngörememek gerekir. Bu öngörememe durumu; müteahhidin acemi, özensiz, dikkatsiz, tedbirsiz olmasından kaynaklanabilir. Binanın yıkılmasına etki edecek derecede olmayan, binanın dayanıklılık ve sağlamlığını etkilemeyen ancak müteahhidin takdir yetkisi sonucu ortaya çıkan mevzuata aykırılıklar olabilir. Müteahhidin ölüm veya yaralanma neticesini öngöremediği durumlarda basit taksir söz konusu olur. Örneğin müteahhidin takdir yetkisini kullanarak yaptığı bir bölümde zarar oluşması ve insanların hayatını kaybetmesi durumunda müteahhidin basit taksirden sorumluluğu gündeme gelir. Yahut bina yapımında kullanılan tuğlaların kalanının çatıda bırakılması ve depremin etkisiyle düşmesi neticesinde oradan geçen kişinin yaralanması halinde basit taksir gündeme gelecektir.
Bu açıdan bakacak olursak, mevzuata aykırı şekilde inşa edilen bir yapının deprem riski taşıdığını bilen veya bilmesi gereken bir müteahhidin, ölüm veya yaralanma sonucunu öngörememesi kabul edilemeyecektir. Müteahhit, mevzuata aykırı davranışı sonucunda bir deprem olursa kişilerin yaralanacağını ya da öleceğini öngörse de bu neticelerin gerçekleşmeyeceğine duyduğu güvenle hareket edebilir. İşte bu durumlarda bilinçli taksirle sorumluluk gündeme gelir. Örneğin, müteahhidin binanın dış kısmında binanın bitişiğine yaptığı bir eklentinin, depremde oradan geçen birinin üzerine düşmesi sonucu oluşan neticelerden bilinçli taksirle sorumluğu oluşacaktır.
Müteahhidin Kast Kapsamındaki Sorumluğu:
Hiçbir müteahhidin bir bina inşa ederken, bu binada yaşayacak kişilerin ölmesini bilme ve isteme gibi bir düşüncesi olmayacağından bu tür durumlarda doğrudan kastla sorumluluğun gündeme gelme ihtimalinin oldukça düşük olacağı söylenebilir.
Olası kast, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının gerçekleşebileceğinin öngörülmesine rağmen sonuçlarının kabullenilerek adeta “olursa olsun” düşüncesi ile fiilin işlenmesidir. Ölümün gerçekleşmeyeceğine dair somut veri olmamasına ve tehlikenin varlığına rağmen, fail eylemi gerçekleştiriyorsa burada kabullenme vardır. Kabullenme halinde de olası kast gündeme gelir.
Müteahhidin deprem mevzuatına aykırı şekilde eksik, kalitesiz malzeme kullanarak, işinde uzman olmayan kişileri çalıştırarak inşa ettiği bina depremde yıkılabilir. Mevzuata aykırı olarak deprem riski olan bölgelerde inşa edilen yapıların depreme dayanıklı olarak satışa sunulması halinde; müteahhidin binada bulunanların hayatını kaybetmesi ihtimaline kayıtsız kaldığı söylenebilir. Bu durumda binanın depremde yıkılmayacağı fikri, soyut ve şanstan ibarettir. Müteahhidin ‘nasıl olsa deprem olmaz’ şeklindeki düşüncesi deprem kuşağında yer alan bir ülkede kabul edilebilir bir davranış değildir. Neticenin gerçekleşmesini istemeyen müteahhidin mevzuata aykırı yapı yapmaması gerektiği açıktır. Bu gibi hallerde müteahhidin olası kast ile insan öldürme suçundan sorumlu olabileceği, bilinçli taksirin kabul edilmeyeceği söylenebilir.
Yargıtay bir kararında failin, neticenin meydana gelebileceğini düşündüğü ve öngördüğü durumlarda, bu neticenin gerçekleşme imkan ve ihtimalinin varlığı karşısında hareketinden vazgeçmemesi halinde olası kastın var olduğuna kanaat getirmiştir. Yani ölümü veya yaralanmayı kabullenme, olursa olsun şeklinde düşünme durumu söz konusudur.
Tüm bu sebeplerle müteahhitler, yapılan binaların dayanıklı, güvenilir olmasından sorumludur. Müteahhitler, bina inşası hakkındaki teknik ve yasal zorunluluklara uygun davranma, doğru yapım tekniklerini kullanma, alanında uzman ve deneyim sahibi olma, malzeme seçimin doğru yapma, yapı malzemelerini doğru şekilde yerleştirme gibi hususlara özen göstermelidir.
Müteahhidin İhmali Nedeniyle Sorumluluğu
TCK’nın 83. ve 88. maddelerinde ihmali davranış sonucunda ölüm veya yaralama gerçekleşmesi durumlarına değinilmiştir. Buna göre kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi nedeniyle meydana gelen neticelerden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticeye sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması şartına bağlanmıştır. İhmali ve icrai davranışa eşdeğer kabul edilmesi için; kişinin önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatında tehlikeli bir durum oluşturması ve kişinin belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenleme ya da sözleşmelerden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması gerekmektedir.
Müteahhidin ve inşaatta görevli kimselerin, binanın inşaatında, binanın yıkılmasını önleyici faaliyetlerde bulunmaktan kasten imtina etmesi, ihmalen öldürme suçunu oluşturacaktır. Bu yapıları denetlemekle yükümlü denetçilerin gerekli denetimi kasten yapmaması halinde de ihmalen öldürme suçu meydana gelecektir. Bu durumda faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine on beş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.
Müteahhidin Ceza Sorumluluğunun Belirlenmesinde, Depremde Yıkılan Bina Enkazından Alınan Numunelerin Önemi:
Deprem vb. bir afet halinde, enkazdakilerin kurtarılması ve kimlik tespiti amacıyla çalışmalar yapılır. Çalışma esnasında enkazdan alınan numunelerin analizi ve yorumlanması, birçok önemli bilgi sağlar. Enkaz numunelerinin analiz edilmesiyle meydana gelen hasarın nedenleri, boyutu, yapısal özellikleri, bina yapımındaki hatalar, bina yapımında kullanılan malzemeler gibi soruşturma ve kovuşturmaya yön verecek önemli bilgiler tespit edilebilir. Bu deliller müteahhitlerin ceza sorumluluklarının belirlenmesi noktasında yol gösterici olabilir. Enkaz numuneleri delil tespitine yarayıp, sorumluların belirlenerek yargılamaya tabii tutulmasına yardımcı olacaktır.
Müteahhidin Cezai Sorumluluğuna İlişkin Davalarda Hangi Mahkemeler Görevlidir?
Yukarıda açıkladığımız eylemlerden sorumlu kimselerin yargılanmasında ağır ceza mahkemeleri veya asliye ceza mahkemeleri görevlidir.
Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
Depremde zarar gören bina nedeniyle ölen ya da yaralananın eşi ve çocukları, bunlar yoksa yakınları suçun işlendiği yer Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet dilekçesi vermelidirler. Bu kişiler güvenlik nedeniyle başka il veya ilçeye giderlerse de bulundukları yer il veya ilçe Başsavcılığına suçun işlendiği yer Başsavcılığına gönderilmek üzere şikâyet dilekçesi verebilirler. Açıklanan suçlar belirli bir şikâyet süresine tabi değildir. Yargıtay kararlarına göre zamanaşımı, depremin meydana geldiği gün başlayacaktır.
Deprem Sebebiyle Yıkılan Binadan Müteahhit Nasıl Sorumlu Tutulacaktır?
Öncelikle binayı yapan müteahhide cezai bir sorumluluk atfedilebilmesi için müteahhidin bu binayı kanun, yönetmelik gibi kaide ve kurallara uygun yapmaması gerekmektedir. Örneğin; plan ve projenin uygun olarak çizilmemesi, kullanılan malzemenin uygun olmaması, statiğin hesaplanmaması gibi hatalı ya da eksik hususların bulunması gerekmektedir. Özetle müteahhide atfedilebilecek bir kusur bulunmalıdır. Bununla birlikte, bina yapımındaki her şeyin uygun biçimde yapılmasına rağmen yine de deprem nedeniyle yıkım meydana gelmişse illiyet bağı kesildiği için müteahhide herhangi bir sorumluluk yüklenemeyecektir.
Örneğin beton kalitesinin düşük olması, demirinin eksik kullanılması, kolon ve kirişlerin bağlantısında sorun olması, yıkanmamış deniz kumu kullanılması, kolonların gereğinden fazla kısa olması veya ucuz işçilik gibi nedenlerden doğabilecek tüm hasarlardan müteahhit sorumlu tutulabilecektir.
Yargıtay güncel bir kararında birinci ve ikinci derece deprem bölgelerindeki binalarda C20 veya daha yüksek dayanımlı beton kullanılmasının zorunlu olmasına rağmen, kullanılan betonun Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelikte belirtilen minimum beton sınıfı olan C16’yı dahi sağlamadığı, bu yetersizlik ve eksikliklerin binanın yıkılmasında etkili olduğu; sanıkların yıkılan binanın proje aşamasında, yapım aşamasında ve iş bitimi aşamasında, üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, öngörülebilen bu netice bakımından dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranan sanıklar hakkında cezanın artırılmamasını kanuna aykırı bulmuştur.
Deprem Neticesinde Ölüm ve Yaralanma Meydana Gelmemişse Ne Yapılmalıdır?
Deprem nedeniyle yıkılan binalarda herhangi bir ölüm ve yaralanma olmaması halinde; koşulların oluşması halinde kamu güvenliğinin kasten tehlikeye sokulması, imar kirliliğine neden olma, Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca görevi kötüye kullanma ve mala zarar verme suçları gündeme gelebilecektir.
Bu suçlar mala zarar verme suçu hariç re’sen savcılık tarafından soruşturulması gereken suçlardır. Mala zarar verme suçunda mağdurun bizzat ya da vekaletname verdiği kişi aracılığıyla o yer Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunması gerekmektedir. Bu süre mala zarar verme bakımından altı aydır. Bu suçun failine 4 ay ile 3 yıl arasında hapis ya da para cezası yaptırımı uygulanmaktadır.
Deprem Sebebiyle Yıkılan Binalardan Müteahhit Dışında Kimler Sorumlu Tutulabilir?
Depremde yıkılan binadan; binanın sahibi, müteahhidi, mühendis, yapı denetim firması ve ilgili kimselerin sorumlulukları doğabilir.
Öncelikle depremde yıkılan binanın sahibi yasal sorumlu olabilir. Bina sahipleri, binalarının sağlam ve güvenilir olmasını sağlamalıdır. Bina sahibinin, binanın bakımı ve onarımı gibi hususlara dikkat etmesi gerekir. Özetle; yıkılan binanın sahibi, binanın sağlamlığı ve güvenliğine dair gerekli ve yeterli önlemleri almamışsa, yasal olarak sorumlu tutulabilecektir.
Bina sahibi ve müteahhit dışında, yapı denetim firmasının sorumluluğu da doğabilir. Yapı denetim firmaları, inşaat sürecindeki yapıların dayanıklı ve güvenilir olduğunu denetlemekle yükümlüdürler. Yapı denetim firması, inşaat sürecini hatalı denetlediyse ya da yeterli denetime tabi tutmadıysa bu durumda yıkılan binanın sorumluluğu firmaya yüklenebilir.
Son olarak, mühendisler ve ilgili kişilerin sorumluluğu söz konusu olabilir. Bu kişiler, inşaat sürecinde çalışmış olan profesyonellerdir ve yaptıkları hatalar nedeniyle yıkılan binanın sorumluluğunu üstlenebilirler.
Depremden Kaynaklanan Zarardan Denetim Firmasının Sorumluluğu Nedir?
Denetimin eksik ya da hiç yapılmadığı, sadece binanın dışına bakılıp inceleme yapılan durumlarda denetim firmasının, binadaki kanuna aykırı hususları ve aksaklıkları tespit etme yükümlülüğü sebebiyle sorumluluğu doğacaktır. Bu tür durumlarda müteahhit ile denetim firmasının, depreme aykırı yapılan binanın yıkılma riskini göze aldıklarını söylemek mümkündür. Denetim firmasının kanuna aykırılığı bilmesine rağmen haksız kazanç sağlamak için hukuka aykırı olarak binanın kanuna uygun olduğu raporunu vermesi halinde, olursa olsun düşüncesiyle hareket ederek binanın yıkılmasına kayıtsız kaldığı bu nedenle de olası kastla hareket ettiğinden bahsedilir.
Deprem Sebebiyle Oluşan Zarardan Arsa Sahibinin Sorumluluğu:
Müteahhidin bina yapımındaki ihmallerinin, arsa sahibiyle kararlaştırdığı ya da inşaatta kullanılacak malzemenin arsa sahibince karşılandığı hallerde, arsa sahibinin sorumluluğu da gündeme gelecektir. Arsa sahibinin de sorumlu olacağı hallerde olası kast bakımından müşterek failliği dikkate almak gerekir. Birden çok failin suçun icrasında ortak hakimiyet kurması, depremde yıkılan binanın inşa ve kullanımındaki kanuna aykırılıklara katkı sunması ve olursa olsun düşüncesi ile hareket etmesi durumunda olası kast bakımından failler kusura etki eden eylemleri bakımından müşterek fail sıfatı ile ceza sorumluluğu altına girebilecektir.