Dr. Demirdağ, ”Kuduz hastalığının genellikle ölümcül olarak seyreden hayvan kökenli viral hastalıklardan biri olduğunu, 28 Eylül Gününün 1885 yılında kuduz aşısını bulan Louis Pasteur’un ölüm yıl dönümüne denk geldiğinden dolayı 2007 yılından itibaren kutlandığını” söyledi.
Dr. Demirdağ, “Kuduzun aşı ile önlenen hayvan kökenli hastalık olduğunu, sıcakkanlı hayvanların hemen hemen hepsinde hastalık yapabilen ve özellikle hastalık döneminde hayvanlar arasında birbirilerini ısırma ile veya hasta hayvanların insana teması, etlerinin tüketilmesi ile insana geçen hastalıklardan biri olduğunu” sözlerine ekledi.
Dr. Demirdağ ayrıca, “Aşısız kontrolsüz olan evcil veya hasta hayvanlarda saldırganlık, korku, felç, salyalarında artış gibi davranış değişikliği gösteren hayvanların kuduz olabileceğini, bu gibi durumla karşılaşıldığında kuduz merkezlerine, il, ilçe tarım merkezlerine bildirilerek bu hayvanların kuduz yönünden kontrollerinin yapılmasının önem arz ettiğini” belirtti.
Kuduz aşısının yapılmadığı veya kontrollerinin yapılmadığı Asya, Afrika gibi ülkelerde kuduz hastalığına bağlı olarak insanların hayatlarını kaybettiklerini, ülkemizde de geçen yıl 200 binin üzerinde şüpheli ısırık vakası bildirildiğini, üç tane de kuduz vakasının kayıtlara geçtiğini söyleyen Fırat Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutbeddin DEMİRDAĞ “şüpheli durumlarda muhakkak kuduz merkezlerine bilgi verilmesinin önemli olduğunu” dile getirdi.