Merkez üssü Sivrice ilçesi olan ve 21 saniye süren korkunç gecede enkaz altında 12 saat kalan ve ailesini depremde kaybeden Meriç Dişli, çocuğunu ve eşini kurtaramamanın çaresizliğini yüreğinde taşıdığını söyledi.
ÖZEL HABER: GÜLÇİN TURGUT
TARİHİN EN SOĞUK, EN ACI GECESİ
24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen Sivrice merkez üssü 6.8 büyüklüğündeki deprem, bir kez daha yürekleri yaktı. Çünkü felaketin 3. yıldönümü. Yakınlarını kaybedenlerin acıları tazelendi. 24 Ocak’ta kimi annesini, kimi babasını, kimi eşini, kimi kardeşini kimi evladını kaybetti. En büyük yarayı yüreğinde taşıyanlardan biri de hamile eşini ve oğlunu kaybeden acılı baba Meriç Dişli, “Elazığ o gece çok soğuktu, çok acı vardı. Tarihin en soğuk, en acı gecesiymiş.” diyerek yaşadıklarını gazetemize anlattı.
BİR BABANIN ÇARESİZLİĞİ
Depremde kent merkezindeki yıkılan binaların yanı sıra Maden İlçesi Gezin Köyü’nde de 6 katlı Mavi Göl Apartmanı çökmüştü. Enkazda, 6,5 aylık hamile eşi Pınar Dişli ve 13 yaşındaki oğlu Miraç’ın cansız bedenleri çıkartılırken baba Meriç Dişli, çalışmanın ardından ekipler tarafından yaralı olarak kurtulmuştu. Oğlunun 2007 yılında meydana gelen depremden 1 gün sonra doğduğunu ve 24 Ocak’ta yaşanan depremde vefat ettiğini belirten Meriç Dişli, “Oğlumun ‘Baba beni kurtar’ deyişini unutamıyorum. O günün bana yaşattığı en acı duygu, bir babanın çaresizliği, evladının senden yardım istiyor, ama elin kolun bağlı bir şey yapamıyorsun. Çaresizlik çok zor, çok acı. 3 yıl oldu ama acım halen dün gibi taze. Acı bitmez, her 24 Ocak gelişinde bu acıları yaşayacağız. Takdir-i İlahi böyleydi.” diye konuştu.
ENKAZ ALTINDA 12 SAAT
Eşi ve oğlunun enkazda vefat etiğini söyleyen Meriç Dişli, “Enkaz altında 12 saat kaldık. Eşim ve oğlum hemen vefat etti. Yanımdaydılar. Eşimle 20 dakika kadar konuştuk. Eşim Ayetel Kürsi, Yasin Süresi okudu. Kelime-i Şehadet getirdi kucağımda vefat etti. Eşim hamileydi sırt üstü düşmüştü. Kan kustu.” dedi.
7 AY TEDAVİ
Uzun süre tedavi gördüğünü belirten Dişli, “Ben 7 ay tedavi gördüm. 8 kere ameliyat oldum. Bu süreç zorlu bir süreçti yüzde 90 ayağımın kesilme durumu vardı. Yüzde 70 ölüm riskim vardı. Çok şükür sağlık durumum bugün iyi. Ama acım geçmiyor. Dün gibi yaşıyorum. Her dakika her saniye aklımdalar. Oğlum Kızılay gönüllüsüydü.” şeklinde konuştu.
DEPREMLE DOĞDU, DEPREMLE ÖLDÜ
Oğlunun 2007 yılında meydana gelen depremden 1 gün sonra doğduğunu ve 24 Ocak’ta yaşanan depremde vefat ettiğini belirten Meriç Dişli, “Miraç’ın doğum ve ölümünü bir araya getirdiğim zaman. Depremle doğdu depremle öldü. 21 Şubat 2007 tarihin Elazığ’da yine deprem oldu eşim o zaman Miraç’a hamileydi. Deprem nedeniyle strese girdi, doktora gittik, 22 Şubat 2007 tarihinde oğlum dünyaya geldi. Eşim 24 Ocak’ta yine hamileydi bir çocuğum ise doğmadan gitti.” ifadelerini kulandı.
BİR BABANIN ÇARESİZLİĞİ
Enkazdan eşi ve çocuğunu kurtaramamanın çaresizliğini yüreğinde taşıdığını söyleyen Dişli, “O günün bana yaşattığı duygu bir babanın çaresizliği, evladının senden yardım istiyor, ama elin kolun bağlı, bir şey yapamıyorsun. Çaresizlik çok zor, çok acı. İsyan etmiyorum. Allah kimseye yaşatmasın. Ciğerim yanıyor. Doktorluk mesleğini seviyordu. En büyük hayali doktor olmaktı. 'Baba ben doktor olacağım' diyordu.” diye konuştu.
DEVLETİMİZİN ELİ ÜZERİMİZDE
Dişli, depremden sonra tüm ihtiyaçlarının karşılandığını, devletin her zaman yanında olduğunu belirterek; “Deprem olduğu andan bugüne kadar Devletimizin eli üzerimizde, devletimiz sağ olsun. Güzel yardımları oldu. Ev verdiler, ben daha önceden ticaretle uğraşıyordum esnaftım. İş verdiler bana. Gereken bütün desteği sağladılar.” diyerek sözlerini sonlandırdı.