Herkesin ilk yardım konusunda kendini bilinçlendirip bilgi sahibi olması gerektiğini ifade eden Deniz, bilinçli ve doğru ilk yardım uygulamasının hayati önem taşıdığını belirtti
Köşe yazarımız Tuba Bilcanoğlu’nun İl Milli Eğitim Müdürlüğü İlk Yardım Eğitim Merkezi Mesul Müdürü ve aynı zamanda Müdürlük bünyesinde AKUB ekip üyesi olan Nezaket Deniz ile yaptığı röportaj şöyle…
“İlk Yardım” kelimesini açmakta fayda var. İlk yardım ne demektir. Bizler ilk yardım denilince ne anlamalıyız?
İlk yardım ani ortaya çıkan bir yaralanma veya bir kaza durumunda sağlık ekipleri gelene kadar çevre imkânlarından yararlanarak kişinin yaşam fonksiyonlarının devamını sağlamak ve durumun kötüye gitmesini engellemek için yaptığımız ilaçsız müdahalelerdir.
Acil Yardım ne demektir?
Evet, karıştırılıyor.
İlk Yardım ile Acil Yardım sıkça karıştırılır. Peki, bu iki kavram arasındaki fark nedir?
Hasta ya da yaralılara doktor, hemşire, ATT gibi sağlık personeli tarafından yapılan her türlü müdahaleye acil yardım diyoruz. İlk yardım ile karşılaştırdığımız zaman:
İlk yardım, İlk yardım eğitimi almış kişiler tarafından yapılır, acil yardımı ise sağlık personeli yapıyor. İlk Yardımda kesinlikle hiçbir tıbbi araç-gereç veya bir ilaç kullanmıyoruz. Acil müdahalede acil yardım, bir araç gereçle yapılan müdahalelerdir. İlk yardım sadece olay yerine sağlık ekipleri gelene kadar yapılır. İlk anda yapılan müdahaledir.
Herkes ilk yardım uygulayabilir mi?
Herkes ilk yardım uygulayamaz. İlk Yardım, ilgili eğitim almış kişiler tarafından uygulanır. Bakanlık tarafından belirlenen standart doğrultusunda eğitimini almış, tamamlamış ve sertifika sahibi olmuş kişiler, ilk yardımcı olarak adlandırılır. Özellikle hiç eğitim almamış oradan, buradan duyduğu bilgilerle ilk yardım yapan kişiler faydadan çok zarar getirir.
İlk yardım eğitimi almış kişilere ne denir?
İlk yardımcı denir.
Genelde bu kavram da çok karıştırılır.
İlk Yardımcı, Bakanlıkça belirlenen standartlara uygun eğitimi alarak, verilen eğitim çerçevesinde uygulamalar yapabilen ilk yardımcı belgesi sahibi olan kişidir.
O zaman toplumca ilk yardımcı kelimesine alışmamız gerek.
Evet, alışılması gerek.
İlk yardım esnasında ilk yardımcıyım dediğimizde bir garipseme söz konusu olabiliyor.
Alışılması gerekiyor, zamanla toplum bu konuda bilinçlendikçe kimse garipsemez. Mesela; Milli Eğitim Bakanlığı, her okulda ilk yardım bilen öğretmen ve personel sayısının artmasını istiyor. Buna yönelik projeler ve çalışmalar yapılıyor. Bizim de merkezimizdeki amacımız ilk yardımcı sayısını arttırmak, toplum içinde yaygınlaştırmak.
İlk yardım uygulamalarında ilk yardım uygulayacak kişinin soğukkanlı olması önemlidir. Bunun dışında bir ilk yardımcıda ne gibi özellikler olmalıdır?
Tabii ki soğukkanlı olmak önemli, ama onun haricinde insan vücudu ile ilgili bazı bilgileri de bilmesi gereklidir. Örnek veriyorum; Şimdi solunum değerlendirmesi yapacak. Normal sayılarını bilmezsen düşük, yüksek bunu değerlendiremezsin. Veya vücudumuzda yaklaşık olarak organlarımız nerede? Ne gibi görevleri var? Böyle insan vücuduna baktığı zaman değerlendirme yapabilecek. Ancak bunun içinde biraz vücut yapısını bilmesi gerek. İletişim becerilerinin güzel olması gerekir. Çevresi ile iletişim haline geçecek. Yine hastaya yaklaşımının nazik olması, kibar olması gerekir. Kısa sürede hemen çevre imkânlarını değerlendirme yeteneğine de sahip olması gerekir. Yani durum nedir, etrafta neler olmuştur? Bunu kısa sürede yapıp etrafını organize edebilmelidir.
İlk yardım eğitimi almış kişi, ilk yardım uygulaması gerektirecek bir durum ile karşı karşıya kaldığında önemli ve öncelikli olarak yapması gerekenlerin başında neler yer almalıdır, ne yapmalıdır?
Bir kere öncelikli olarak bizim yapacağımız şey olay yeri güvenliğini sağlamak. Tamam, bir olay gördüğünüz zaman, insan olarak hemen müdahale etmek istiyoruz. Önce bakacağız. Eğer, olay yeri güvenliğini sağlamazsak hem kendi sağlığımızı riske atmış oluruz, hem de oradaki yaralı veya hastanın sağlığını riske atmış oluruz. Önce biz, olay yerini güvenli hale getireceğiz. Bizim açımızdan hasta açısından bakacağız. Herhangi bir tehlike söz konusu olmadığına emin olduktan sonra gidip hastaya müdahale edeceğiz.
Olması gereken ilk şart…
Evet, olay yeri güvenliğini sağlamak. Olay yeri, güvenli bir ortam değilse kesinlikle kendimizi ve kazazedeyi riske atacak herhangi bir uygulamada bulunmamamız gerekir.
Kış aylarında karşılaştığımız durumlardan biri de uzun süre dışarıda soğuk havaya maruz kalındığında vücut ısısının düşmesidir. Bu aylarda karlı yollarda araçlarla mahsur kalındığını sıkça görmekteyiz.
Böyle bir durum ile karşı karşıya kaldığımızda yardım gelene kadar neler yapılabilir veya yapmalıyız? Donma tehlikesine karşı neler yapılabilir?
Şimdi burada özellikle donmalarda şuna dikkat etmemiz lazım. Eğer kişi, donmuş olarak bulunduysa birdenbire ısıtmak doğru değil. Mesela; bir ısıtıcının karşısına koymak veya bir sobanın karşısına koymak doğru değil. Burada kademe kademe ısıtmak gerekiyor. Öncelikle hareket ettirmemek, ıslak kıyafetlerini üzerinden almak gerek. Ovmak gibi uygulamalar kesinlikle yapmıyoruz. Çünkü donmaya bağlı olarak kan, damarların içinde pıhtılaşıyor ve yavaş yavaş doku ölümleri oluşuyor. Biz, ovduğumuz zaman daha fazla zarar veriyoruz, kademe kademe ısıtmamız gerekiyor. Eğer kişi konuşabiliyorsa ve bilinci açıksa; ılık içecekler, sıcak içecekleri içirebiliriz. Dediğim gibi kıyafetleri ıslak ise önce onları çıkarmamız gerekir. Battaniye ile sarmamız, vücudunu ısıtmamız lazım. Bir de tabii ki daha sıcak bir ortama almamız gerekir.
Peki, sıcak ortam imkânı yoksa…
Battaniyelerle ısıtmamız gerekecek. Dediğim gibi hareket ettirmek, ovmaya çalışmak birdenbire önüne ısıtıcı koymak… Bunlar kesinlikle yapılmaması gereken şeyler.
Araçta mahsur kaldık diyelim.
Araçta mahsur kalmak, dışarıya göre daha iyi. Çünkü etrafımızı çevreleyen bir şey var. Aslında hareket etmek gerekir. Bacaklarımızı oynattığımız zaman, kollarımızı oynattığımız zaman hareketle birlikte vücudumuzu da ısıtabiliriz. Olduğumuz yerde bacaklarımızı, kollarımızı çalıştırarak, oynatarak varsa battaniye gibi şeyler üzerimize alarak, içecekler varsa içerek bekleyebiliriz. Sağlık ekibi gelene kadar bunları yapabiliriz.
Kış aylarında yaşanabilecek tehlikeli durumlardan biri de soba ve doğalgaz zehirlenmeleri… Bu konuda okuyucularımıza neler söylemek istersiniz. İlk yardım konusunda öncelikli olarak neler yapılabilir?
Özellikle soba zehirlenmelerinde kişi zehirlendiğinin çok farkında değildir. Bir duman yok, bir koku yok. Bu karbonmonoksit zehirlenmesi dediğimiz zehirlenme grubuna giriyor. Mesela, hafif bir uyku hali, baş ağrısı, gribal enfeksiyon belirtisi gibi başlıyor. Böyle durumlarda kişi, birden bire vücudunun üzerine bir ağırlığın çöktüğünü, kendisini kırgın hissettiği anda düşünmesi lazımdır. Acaba bir şey mi var diye? Hemen rahat nefes alabileceği açık alana çıkması lazım. Kapalı ortamdan uzaklaşması lazım. Bir süre açık alanda beklemek gerekir. Nasıl bekleyecek? Yarı oturur pozisyonda, yere oturur pozisyonda.
Solunumla ilgili olan durumlarda yarı oturur pozisyon kişinin rahat nefes almasını sağlar. Yarı oturur pozisyon, akciğere ve kalbe baskı olmadığı için rahat nefes alabileceği pozisyondur.
Ama diyelim ki; biz, kişiyi bilincini kaybetmiş bir şekilde bulduk. Burada da bizim ilk yardımcı olarak yapacağımız şey o kişiyi hareket ettirmeden taşıyarak ortamdan uzaklaştırmaktır. Rahat nefes alabileceği bir yere alacağız. Bakacağız, ABC dediğimiz havayolu açıklığı, solunum ve dolaşım değerlendirmesini yaptıktan sonra durumuna göre nefes alabiliyorsa, bilinci kapalı olduğu için yan yatış pozisyonu dediğimiz koma pozisyonunu vermemiz lazım. Bilinci açıksa yine yarı oturur pozisyon vererek onun rahat nefes almasını sağlayacağız. Sağlıkçıların gelmesini bekleyeceğiz.
Çok sık yapılan yanlışlardan biri de hemen su içirmek olur.
Özellikle yaralanmalarda mesela bilincinin kapanacağını düşündüğümüz insanlarda, o an bir kaza geçirmiştir ama bizimle konuşabilir durumdadır. Biz, bilincinin ne zaman kapanacağını bilemeyiz. Hemen olay olduğu zaman bir bardak su veriyoruz ama aslında hastaya zarar veriyoruz. Su, akciğerlere kaçıp hastanın boğulmasına neden olabilir, çünkü bilinci kapalı olan kişiler de refleksler olmadığı için (yutkunma refleksi) yutmak sıkıntılıdır. Özellikle yaralanma durumlarında hastayı sakinleştirmek için su içmesine izin vermememiz gerekiyor.
Bebeklerde, çocuklarda yüksek ateş nedeniyle havale, ebeveynleri doğal olarak tedirgin eder. Ateş nedeniyle oluşan havale durumunda ebeveynler, ilk yardım noktasında nasıl davranmalı ve neler yapmalıdırlar?
Çocuğun ateşini ölçtük ve ateşi yüksek çıktı. İlk etapta ılık su ile ıslattığımız bezleri alnına koltuk altına, ayak bileklerine koyabiliriz. Ya da çarşafı ılık su ile ıslatıp çocuğu sarabiliriz. Ateşi düşmezse ılık su ile duş aldırabiliriz. Bu çok önemlidir. Soğuk su, sirkeli su değil, ılık su. Normal ateş 36,5’tur. Koltuk altından ölçtüğümüz zaman özellikle 6 ay ile 6 yaş arasındaki çocuklarda vücudun ısı merkezi gelişmediği için bazen bu sayı çok anlamlı olmayabilir. 37 derece ile havale geçirebilir. Çocuğun bir havale geçmişi varsa daha dikkatli olmak gerekir. Duş aldırdıktan sonrada ateş düşmez ise 112 aranıp yardım istenmelidir.
Evde sokakta iş yerlerinde yaşadığımız tanıklık ettiğimiz kazalar ve olaylar karşımıza çıkmaktadır. Biraz meraklı aynı zamanda çokça da yardımsever bir toplumuz aslında. Örneğin; bayılma vakalarında yanlış uygulamalar görebilmekteyiz, böyle bir vaka ile karşı karşıya kaldığımızda asıl yapılması gereken ilk yardım nasıl olmalıdır?
Bayılma, kısa süreli bir bilinç kaybıdır. Geçici bir bilinç kaybıdır. Beyin, kısa süreli oksijensiz kalıyor ve buna tepki olarak bayılıyoruz. Kişi aslında bayılacağını anlıyor. Bu durumu ifade edebilir, bize. Gözümüzün önünde bayılabilir. Diyelim ki, bayıldı. Hemen sırt üstü yatırıyoruz, etrafında biriken kişileri şöyle bir uzaklaştırıyoruz. Rahat nefes almasını sağlamalıyız. Hemen hava yolu açıklığını sağladıktan sonra solunum değerlendirmesini yapıyoruz. Boyun kısmında sıkan kıyafetleri varsa onları gevşetiyoruz. Sonra ayakları 25-30 cm olacak şekilde kaldırmamız lazım. Bulduğumuz bir malzemeyi ayağının altına koyabiliriz veya kendimiz ayaklarını yüksekte tutabiliriz. Burada tokat atmak veya kolonya koklatmanın bir anlamı yok. Zaten 1-2 dakika içinde kısa süreli bir bilinç kaybı olduğu için yavaş yavaş kendine gelir. Burada biriken meraklı kişileri etrafından uzaklaştırmamız gerekiyor. Kişinin rahat nefes almasını sağlamamız gerekir. İlk yardım eğitimlerinin yaygınlaşması, sosyal medyada bunlarla ilgili çok şey olduğu için yakında bu bilinçlenmenin artacağını düşünüyorum. Bu bilinçlenme olduğu sürece İnsanlar biraz daha duyarlı olacaklardır.
Eğitimlerinizde bahsetmiştiniz. Evet, böyle bir uygulama var ve doğru yapılırsa hayat kurtarıyor.
Kesinlikle… Bakanlığımız eğitimlerinde de söylenen şey şudur. “Yapabilirsiniz, bilinçlenebiliriz.”
Son zamanlarda sık rastladığımız durumlardan bir diğeri de köpek ve kedi gibi hayvan ısırmaları… Böyle bir duruma maruz kaldıysak nasıl bir ilk yardım müdahalesi gerekebilir?
Köpek ısırmaları deri bütünlüğünü bozduğu, yara dediğimiz duruma sebep olduğu için risklidir. Kediler, daha çok tırmalama şeklinde kendini gösterebilir. Kedi, köpek gibi hayvanlarda kuduz riski olabilir. Çocuklar mutlaka bu tür durumları büyüğüne söylemelidir. Büyüklerin çocukları uyarmaları ve bu olayı kendilerinden saklanmaması gerektiğini anlatmaları önemlidir. Bunu saklamaması gerektiğini, neden önemli olduğunu çocuğumuza öncelikle anlatmamız gerekir. Baktık köpek ısırmış, çok derin veya çok büyük yaradan bahsetmiyorum. Burada yapacağımız uygulama sıvı sabunun bir özelliği yoktur. Kalıp sabunu alacağız yara bölgesini en az 5 dakika sabunla ve soğuk suyla yıkayacağız.
Ovma şeklinde mi?
Ovma şeklinde değil, yıkama şeklinde. Çünkü oradaki mikroorganizma sayılarını bizim azaltmamız gerekiyor. Ondan sonra yarayı temiz bir bezle kapatıp mutlaka kuduz aşısı yapılması için hastaneye yönlendirmeniz gereklidir. Bu tür durumlarda kuduz aşısının başlanması gereklidir. Özellikle köpek biliniyorsa, sahibi belliyse, aşısı olduğu biliniyorsa o zaman bir sıkıntı yok ama yine de hastaneye gitmek gerekir. Sahibi bilinmiyorsa veya sokak hayvanlarından ise, ilk günden itibaren aşının başlanması gerekli ve önemlidir. Köpeği takip ederler. Mesela, köpekte bir sıkıntı yoksa üçüncü dozdan sonra yapılmayabilir.
Önemli ilk yardım tekniklerinden biri de heimlich (hemlik) manevrası… Toplumsal açıdan bir bilinçlenme söz konusu… Tabii, sosyal medya ve TV kanallarının da etkisi var. Arkadaşlarımızla yemek yerken nefes borusuna yemek kaçtı veya solunum yolu tıkandı diyelim. Bu durumda doğru bir heimlich manevrası nasıl olmalıdır?
Öncelikle bizim tıkanma çeşidini bir ayırmamız lazım. Bizim yaptığımız hatalardan biri bu. Tıkanmayı ikiye ayırıyoruz. Biri yarı, yani kısmi tıkanma, bir diğeri tam tıkanmadır. Kısmi tıkanma dediğimiz durumda vücuda oksijen girişi az da olsa olur. Kişi öksürüyor ya da konuşabiliyorsa bu bir kısmi tıkanmadır ve biz böyle bir durumda kesinlikle müdahale etmeyeceğiz. Yapılan yanlış uygulamalardan biri de sırtına vurmak. Hayır. Karşısına geçeceğiz öksür öksür diyerek öksürmesi için teşvik edeceğiz ve bekleyeceğiz. Belki buna bağlı olarak tam tıkanmaya da çevirebilir. Bu nedenle gözlemleyeceğiz. Baktık, karşımızdaki kişi birdenbire konuşmayı bıraktı. Hareketleriyle bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor. İki elini boğazına götürüyor. Bu hareket uluslararası boğulma şeklini ifade eder. Hareketlerle tıkandığını anlatmaya çalışıyor. İşte bu, tam tıkanmadır, ama bilinci de açıktır. Böyle durumda arkasına geçiyoruz, kürek kemiklerinin arasına süpürür tarzda, elimizin topuk kısmıyla 5 kere kuvvetli bir şekilde vuracağız. Bakacağız eğer cisim çıkmamışsa ağzını kontrol ettik, hemen arkasına geçip başparmağımızı avucumuzun içine alıp elimizi yumruk yapacağız. Başparmağımızın kemik çıkıntısını göbek deliğine, göğüs kemiğinin alt ucu var onun tam ortasına yerleştireceğiz, geriye doğru yukarıya bastıracağız. 5 kere bunu yapacağım, ama bunu yaparken de ayaklarının yerle temasını kesmeyeceğiz. Aslında kişiyi kaldırmayacağız. Karnına baskı yapacağız.
Çocuklarda yapacağımız uygulama aynıdır. Çocukta, sadece çocuğun boyuna inmek gereklidir. Çocukların boyu kısa olduğu için bulunduğumuz yerde hemen çocuğun boyuna küçüleceğiz. Ya da çocuğu kendi boyumuza getireceğiz, ama küçülmek daha doğru olur.
Diyelim kişi oturuyordur, kişiye oturur şekilde de manevrayı yapabiliriz. Oturduğu yerde tıkandı, hemen arkasına geçip hiç ayağa kaldırmaya gerek yok. İki kürek kemiği arasında 5 kere vurduk, yine arkasına geçtik ve elimizi yumruk yaptık, o bölgeye bası uygulayarak 5 kere cisim çıkana kadar uygulamaya devam edeceğiz.
Kalp krizi geçiren bir kişiye ilk yardım müdahalesi nasıl olmalıdır. Gerektiğinde kalp masajı nasıl yapılmalıdır?
Göğsümüzde ne zaman ağrı hissederiz? Bunun iki tane sebebi vardır. Biri kalp krizi dediğimiz
Enfarktüs’de, biri de spazm ile. Hemen hemen ikisinin de belirtileri birbirlerine benzerdir. Kişi birdenbire diyor ki; kalbimin üzerine bir ağırlık çöktü, nefes alamıyorum. Kalbindeki ağrının sırtına vurduğunu, koluna vurduğunu söylüyor. Boğulacağını düşünüyor, ölüm korkusu yaşayıp panik oluyor. Böyle bir durumda fark etmez her ikisi de yaşanabilir. Bu spazm ya da kalp krizidir. Böyle bir durumda hemen kişiyi hareket ettirmeden bulunduğu yerde yarı oturur pozisyona alacağız. Mesela, karşımızda Sağlık Ocağı bile olsa arabaya bindireyim, alayım götüreyim, demek bile o kalbi yorar. Kalp spazmı geçiriyorsa, kalp krizine çevirebilir.
Kalbin durmasına sebep olabilir. O yüzden kesinlikle bu tür durumlarda kişiyi hareket ettirmemek çok önemlidir. Hemen bulunduğumuz yerde oturtacağız yarı oturur pozisyona alacağız. Kişinin daha önceden kullandığı kalp ile ilgili ilacı varsa ilacı verilir. Sadece ilk yardım uygulamasında ilaç verdiğimiz tek uygulama budur. Günlük bir ilacı varsa bu ilacı almasını sağlayabiliriz, yoksa kesinlikle herhangi bir şey vermiyoruz. 112'yi arayıp gelmesini bekliyoruz. Spazm, dinlendiğimizde geçen bir ağrıdır, ama kalp krizinde ne kadar dinlenirse dinlensin geçen bir ağrı yoktur.
Yarı oturur pozisyonda diyelim hasta fenalaştı, bilinç kaybı yaşadı.
Bilinci kontrol edildikten sonra blinci kapalı ise 112 aranmalı veya arattırılmalıdır. Hava yolu açıklığı sağlandıktan sonra solunum değerlendirmesi yapmamız gerekir. Solunum alamıyorsak TYD (Temel Yaşam Desteği) başlayacagız. Yetişkin olduğu için kalp masajı ile temel yaşam desteğine başlamamız gerekecektir.
Nefes alıyorsa yine bilinci kapalı olan hastalarda verdiğimiz pozisyon koma pozisyonu, yan yatış pozisyonu dediğimiz pozisyona alınacak. 112’nin gelmesini bekleyeceğiz. Koma pozisyonunda olan hastanında 3- 5 dakika aralıklarla solunumunu kontrol etmemiz gerekir.
Evde temizlik yaparken bazen sağlığımızı olumsuz etkileyecek durumlar ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Kullandığımız temizlik malzemeleri zehirlenmelere hatta kalıcı hasarlar bırakabilecek durumlara kadar götürebilmektedir. Bu durumda uygulanması gereken ilk yardım ne olmalıdır?
Temizlik malzemelerini karıştırdığımız zaman solunumumuzu etkiliyor. Kokusu olmayabilir ama nefes aldığımız zaman solunum yollarından daha çok etkiler. Solunum yollarına direkt olarak karıştığı için daha çabuk etkileniyoruz. Baktık rahat nefes alamadık, kalbimizde çarpıntılar oluşmaya başladı. Hemen açık alana çıkmamız lazım. Açık alanda çarpıntımız ve nefes almamız düzelene kadar yarı oturur pozisyonda beklemeliyiz. Geçmediği zaman 112 aranır.
Maruz kalınan kişi için; hemen kişiyi rahat nefes alabileceği açık bir alana çıkartmamız gerekecek. Çıkartırken kişiyi hareket ettirmemek, gerekirse taşıyarak götürmek gereklidir. Hareket ettirdiğimiz zaman oksijen dolaşımı hızlandırdığı için zehirlenme daha hızlı yayılıyor. Taşıyarak götürmek daha mantıklıdır. Bilinç ve ABC kontrolü yaptıktan sonra bilinci açık durumlarda yarı oturur pozisyonda kapalı ise koma pozisyonuna alarak 112 bekliyoruz. Zehirlenmeler bize ne yapar? Bizim yaşamsal fonksiyonlarımızı bozar. Kalbimizi etkiliyor. Bilincimizi etkiliyor ve hasar bırakabiliyor. Toksik maddeyi atmak da güçtür. Bir tedavi uygulanması gerekir. Ne kadar maruz kaldıysak ölümle sonuçlanma ihtimali de yüksek olabiliyor zehirlenmelerde.
Trafik kazalarında ilk yardım uygulamaları nasıl olmalıdır?
Trafik kazalarında yapacağımız şey şu: araçla ilgili bir tehlike söz konusu değilse kesinlikle kişiyi araçtan çıkarmıyoruz. Aracın içinde konuşabiliriz, bilincine bakarız, ABC değerlendirmesini yaparız. Araçta bir tehlike, bir patlama, bir yangın söz konusu değilse… Kişinin solunumu yoksa TYD (Temel Yaşam Desteği) yapmak için araçtan çıkartabiliriz. Onun haricinde çıkarmayacağız. Hemen 112'yi arayacağız ve aracın etrafında biriken kişileri aracın yakınından uzaklaştıracağız. Sigara içmesini, patlamaya sebep olabilecek şeyleri kullanmasına izin vermeyeceğiz. Profesyonel bir iştir, kurtarma işi. Kurtarma işini bilmediğimiz için zarar verebiliriz. Özellikle omurgasında, baş bölgesi, boyun bölgesinde yaralanma varsa, yanlış müdahale ettiğimiz zaman kalıcı sakatlıklar, hasarlar bırakabiliriz. Bizim yapacağımız şey o kişiye kimsenin dokunmasını engellemek ve olduğu şekilde araçta kalmasını sağlamaktır. 112 gelene kadar beklemektir.
Bizde bu iş nasıldır? Diyelim ki, ağaçtan düştük. Hemen kalkmaya çalışıyoruz, etrafımıza bakıyoruz. Önce bir kendine bak. Durumunu değerlendir. Ağaçtan düşen, yüksekten düşen kişilerin düştüğü pozisyonda kalmasını sağlamak çok önemlidir. Burada o kişiyi, hareket ettirmemek gerekir. Bulduğu pozisyonda kalmak, o pozisyonun bozulmasına engel olmak çok önemlidir. Hatta kendimiz bile olsak; ben, ilk yardımcıyım. Bana dokunmayın, demeliyiz. Olduğunuz yerde 112 gelene kadar o şekilde kalmak gerekiyor.
Yanık vakalarında, İlk yardımda öncelikli yapılması gereken nedir?
Yanıklarda yaptığımız çok yanlış uygulamalar var. Öncelikle yanan bölgeye bir bakacağız. Yanan bölgenin üzerinde kıyafetleri var mı? Varsa onları çıkarmamız gerekli. Kıyafetleri çıkarırken de sıyırma tarzında değil, keserek çıkarmamız gerekir. Sıyırdığımız zaman oradaki deriyi ne yapıyoruz? Alıyoruz, maalesef. Alan, çok büyük bir alan değilse o bölgeyi mutlaka soğutacağız. Soğutma işlemini akan bir çeşme suyunun altında en az 20 dakika tutacağız. 20 dakika tuttum, bekledim olayı değil. Su dökerek, akan suyun altına koyarak soğutma işlemini yapacağız.
Buz uygulamasını yapmaya gerek var mı? Evdeki yanıklar; ütü yanığı vb.gibi…
Hayır, buz uygulamasına gerek yok. Yanan bölge üzerinde kıyafetler varsa keserek çıkartacağız. Yanık bölgesini en az 15-20 dakika akan su ile yıkayarak soğutma işlemi yapmak gerekiyor. Kesinlikle yanan bölge üzerine hiçbir şey sürmüyoruz. Yanıklı alanı temiz bir bezle kapatıp bandaj uygulaması yapmadan, duruma göre 112’den yardım istiyoruz. Yanık üzerinde içi su dolu kabarcıklar olmuşsa patlatmıyoruz. Geniş bir alan yanmışsa kişinin bilinci açıksa maden suyu içirebiliriz.
Yaptığımız yanlışlardan biri de hemen bir şeyler sürmeye kalkmak…
İlaç sürme işi, merhem sürme işi her zaman söylüyorum, sağlıkçılara aittir. Bizim yapacağımız şey soğutma işlemidir. Çünkü ısı düşmese, yanma işlemi devam eder. Soğutmanın İki faydası vardır, bize. Şişmeyi engeller. Yanma işlemini, soğutma işlemi yaparak kesiyoruz. Doğru ilk yardım yaparsak iz kalmayabilir. Doğru uygulamalarda deri nakline ihtiyaç kalmaz.
Geçenlerde okuduğum bir haberde bir çocuğun üzerine sıcak su dökülüyor. Anne daha önce ilk yardım eğitimi aldığı için doğru uygulama yaparak çocuğunu hastaneye ulaştırıyor. Hastanede doğru uygulama yaptığı için derinin çabuk iyileşeceği, deri nakline ihtiyaç olmadığı söyleniyor. Bu çok önemli.
Kazazedeye ilk yardım uygularken aynı zamanda psikolojik ilk yardım nasıl uygulamalıyız? Afet sırasında ve sonrasında nasıl davranmalıyız?
Keşke imkân olsa… Evet, bunlarla ilgili de farklı eğitimler alabilsek. Tabii ki zamanla bu eğitimleri de alabiliriz. Ben aynı zamanda Milli Eğitimin Müdürlüğü’nün AKUB ekibindeyim. Bunlarla ilgili özel dersler alıyoruz. Böyle bir durumda ne yapılması gerekir. Ne yapılabileceği ile ilgili eğitimler oluyor. Tabii ki bu durum farklı bir şeydir. Afet gibi düşünmemek lazım. Okullarda Rehber öğretmenleri bunlara yönelik daha özel eğitimler alıyor. Nasıl yaklaşacaklarını daha iyi biliyorlar.
Temel ilk Yardım derslerini alıyoruz. Bakanlıkta, bu konuda büyük çalışmalar yapıyor. Bunlardan biride sizlerin bizlere verdiği merkezi eğitimler… Bu eğitimleri aldık çok da faydalı oldu. Psikolojik ilk yardım dersleri de verilebilir mi? Bu çok önemli…
Hayatımızın belli bir kısmı İş’te geçiyor. İlk yardım eğitimlerinde gördüğümüz birçok şeyi okullarda yaşıyoruz: çarpma, düşme, yaralanma gibi. Özellikle ilkokul çağlarında düşme ve yaralanmalar çok olur.
Aslında çocukların öğretmene güvenmesi gerekiyor. Özellikle, ilkokul çağında. Evet, öğretmenim bunu diyorsa doğrudur. Güven ilişkisi çok önemlidir. Çocuk herhangi bir acil durumla karşılaştığı zaman, öğretmenin kendine güvenmesi lazım. Soğukkanlı olmak lazım. Çocuk öğretmene güvendiğinde ve soğukkanlılığını gördüğü zaman kendisi sakinleşir ve durumu yönetmenize izin verir. Bunun için de bir alt yapının olması gerekir. Bazen Acil durumlarda bildiğimizi unutabiliyoruz. Evet, bir pedagojik formasyon eğitimi alıyoruz ama acil durumlarda bizde panikle bildiğimizi karıştırabiliriz. Bunun için öğrenci ile öğretmen arasındaki diyalog çok önemlidir. Mesela, yaşadığımız bir Elâzığ depremi vardı. Çocuklar anne babaya, öğretmene bakarak zaten etkilenebiliyor. Büyükler soğukkanlı kalınca çocuklar da bunu yaşıyor. Ailecek depremde bunu yaşamıştık. Biz soğukkanlı davrandığımız için çocuklarımız etkilenmemişti mesela.
Evet, dışarıya çıktığımızda gördük; ağlayanlar, korkanlar çok fazlaydı. Onları sakinleştirmek çok önemliydi. Psikolojik destek eğitimlerini öğrenmekte fayda var. Psikolojik yardımla ilgili çalışmalar ileride belki de olabilir. Bakanlık, ilk yardım eğitimine önem veriyor. Bir gün belki sosyologlardan, psikologlardan acil durum, afet psikolojisi ve yaklaşımı eğitimleri de alabiliriz. Bilinçli toplum, bilinçli öğretmen, bilinçli öğrenci olabiliriz. Bir süreç gerekiyor.
Hayatımızda tehlikelerimiz var, risklerimiz var ama biz ne yapacağız? Bizim amacımız ne? Bu tehlikeleri en az zarar verecek şekilde azaltmak. Bunun için de yapacağımız şey eğitim. En az kaybı yaşamak, hayati müdahaleyi yapabilmek çok önemli.
Mesela, deprem engellenemez ama depremin vereceği zararı engelleyip daha öncesinde binamızı sağlamlaştırabiliriz. Altyapımızı oluşturabiliriz. Bunlar oluştuktan sonra eğitimlerini alabiliriz. Bu zararı azaltabiliriz ve en aza indirgeyebiliriz. Bunun için de bilinçlenmek çok önemli bence.
Okuyucularımıza ilk yardım eğitiminin önemi hakkında son olarak neler söylemek istersiniz?
Biz hangi sloganla yola çıktık? İlk yardım öğren, Hayat kurtar. İnsan hayatı en önemli şey. Ben yapamam, edemem değil. Gözümüzde büyütüyoruz aslında. İlk yardımda yaptığımız ufak ama küçük, doğru müdahaleler zamanında ve doğru şekilde yapıldığında hayat kurtarır. Bu yüzden hangi seviyede olursak olalım ister abla olalım, ister öğretmen olalım, ister abi olalım, bizim bir şekilde doğru ilk yardımı öğrenip hayat kurtarma işine kendimizi adamamız gerekiyor.
Bu konuda eğitim almak isteyenler eğitime bir an önce başlamalı mı?
Kesinlikle, başlamalı. Özellikle anne ise, 0-5 yaş grubunu düşünelim. 0-5 yaş grubu ev kazanlarının en sık görüldüğü yaşlardır. Halk Eğitim Müdürlükleri kendi bünyesinde farkındalık eğitimi veriyor. Sağlık Müdürlükleri veriyor. Kızılay veriyor. Hiçbir zaman geç değildir. Yapamam değil… İlk yardım eğitimleri herkesin seviyesine uygun standartlarda hazırlanmış durumda. O nedenle herkes yapabilir. Yapamam denilmemesi önemli. İlk yardımın önemini fark edip bu farkındalığı oluşturmaktır, önemli olan. Doğru zamanda yapılan müdahale kesinlikle hayat kurtarır.