Kitabında yer alan karakterlerin tamamının hayatın içinde her an görebileceğimiz kişilere benzediğini ifade etti.
Yarcel, “Kitaplarımın konusu hep yaşadığım çevreden alınma, özellikle babaannemin anlattığı kısa hikayeleri kendimce genişletip anlatmaya çalıştım.
Karakterler, kahramanlar hep bizden birileri…
O insanların artık günümüzde kalmadığını görüyorum.
Eski insanlar bazı gelenek göreneklere bağlılar.
Onlar; birileri uğruna hayatlarını feda etmişler, Kimileri yardan ve serden geçmişler.
Onlar kültürüne, geleneğine, örf ve adetine bağlı insanlardı.
Günümüzde bu insanlar yok.
Bende bu tür insanların unutulmamasını ve yaşatılmasını istedim.
Bu eseri bunun için kaleme aldım” dedi.
“ Ben Neden Yazmayayım?”
Yazarlık serüvenine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yarcel, “Edebiyat bölümünü kazanınca, kitap okumaya başladım, normalde kitap okuma alışkanlığım yoktu.
Kitap okumaya başladım sonra her kitap okuyuşumda, kendimde bir şeyler buldum.
Sonra dedim ki; ben neden yazmayayım?
Önce gazetede köşe yazarı olarak başladım, köşe yazarlığının katkısı çok fazla oldu.
Köşe yazmaya başladıktan sonra, çevremde yaşanan olayları derleyip, toplayıp kitap yazmaya başladım.” ifadelerini kullandı
“Hepsinden Alınacak Tat Farklıdır”
Öğrencilerin kitap okuma oranın çok düşük olduğunu dile getiren Yarcel, kitap türlerinin hepsinin okunması gerektiğini belirtti.
Yarcel, “ Genelde, kız öğrenciler okuyor.
Erkeklerde okuma oranı oldukça az.
Özellikle son dönemlerde gençler, bilim kurgu tarzı kitapları çok okuyorlar.
Ama sadece bilim kurgu okumak olmaz.
Şiir de okuyacaksın, deneme de, makale de…
Yorum gücünü artıracak kitaplar okumak lazım.
Hepsinden alınacak tat farklıdır.” dedi.
