Dünya’da yaşanan ekonomik krizin vatandaşları dar boğaza soktuğunu söyleyen ELHAK Platformu Dönem Sözcüsü Erdal Zengin, “Zafer Partisi başkanının ırkçı ve tahrikçi çıkışları dikkat çekidir. Bu şahıs, bir yandan mazlum Suriyeli mülteciler üzerinden yürüttüğü propagandalar ile diğer yandan Cuma namazında yaptığı provokatif çıkışla toplumun sinir uçlarıyla oynamaya devam etmektedir”. dedi
YÜCE İSLAM’A KARŞI TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜN BOYUTLARI GÖRÜLMEKTEDİR
ELHAK Platformu Dönem Sözcüsü Erdal Zengin yaptığı açıklamada, “Dünyada ve Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz ve bunun sonucu olan enflasyon, alınan önlemlerin yetersizliği nedeniyle toplumun büyük bir kesimini dar boğaza sokmuştur. Böyle bir ortamda gündeme gelen yolsuzluk iddiaları tahammül sınırlarını zorlamaktadır. 3 Y’yi bitirme iddiasıyla toplumun desteğini alan iktidarı, bu konuda –ucu nereye varırsa varsın- en küçük bir müsamaha göstermeden iddiaların üzerine ciddiyetle gitmeye davet ediyoruz. Seçim yaklaştıkça, bazı mihraklar tarafından sistematik bir şekilde toplumsal çatışmayı körükleyecek provokasyonların yapıldığına şahitlik ediyoruz. Bu anlamda toplumu gerecek sosyal medya paylaşımlarının yanında, Zafer Partisi başkanının ırkçı ve tahrikçi çıkışları dikkat çekidir. Bu şahıs, bir yandan mazlum Suriyeli mülteciler üzerinden yürüttüğü propagandalar ile diğer yandan Cuma namazında yaptığı provokatif çıkışla toplumun sinir uçlarıyla oynamaya devam etmektedir. Sosyal medya hesabından merhum Şeyh Said hakkında kullandığı ifadeyle kendisini tarif eden Ümit Özdağ’ın, toplumsal çatışmayı körükleyici provokasyon görevini kimlerin talimatıyla yürüttüğü ilgili merciler tarafından tespit edilerek gereği yapılmalıdır. Bu minvalde, gerek Halil Konakçı Hoca’ya karşı CHP milletvekilleri tarafından sergilenen tavır ve kullanılan dilde, gerek Üstün Dökmen isimli bir akademisyenin Müslüman kadının başörtüsünü hedef alan açıklamalarında, gerek konserinde lgbt sapkınlığının flamasını açacak kadar ahlaksızlıkta dibe vurmuş bir sanatçının Müslümanlara yönelik kullandığı hakaret dilinde, bu toplumun mayası ve birleştirici gücü olan yüce İslam’a karşı tahammülsüzlüğün boyutları görülmektedir” ifadelerini söyledi.
“BU KİRLİ SÖYLEMİ ŞİDDETLE KINIYORUZ”
Başkan Zengin, “Halkı Müslüman bir ülkede yaşayan azgın azınlığın bu pervasızlığı, tek parti döneminin baskıcı günlerine dönme özlemini yansıtmaktadır. CHP grup sözcüsü Engin Özkoç’un “CHP’ye karşı olanları not aldıklarına” dair tehditkâr ifadesi bu zihniyeti deşifre etmektedir. İslam’ı ve Müslümanları tahkir etmeyi, toplumu sindirmeyi hedefleyen bu kirli söylemi şiddetle kınıyoruz. Bunun yanında, “dindar bir gençlik” ideali iddiasını taşıyan Ak Parti hükümetinin kurumları eliyle yürütülen bir takım etkinlikler bu iddianın tam tersine hizmet edecek tablolar ortaya koymaktadır. Festivallerde toplumun önüne çıkarılan isimlerden, Konya’da “İslami Dayanışma Oyunları” adıyla gerçekleştirilen rezalete kadar birçok organizasyonda kaş yapayım derken göz çıkarılmakta, toplumsal ifsada hizmet edilmektedir. Unutulmamalıdır ki ahlaki yozlaşma toplumsal helake yol açan en büyük felakettir! Bütün bunların yanında Türkiye’de zorunlu bir şekilde ikamet eden Suriyeli mustazafların durumu tartışılmaya devam etmekte ve son günlerde Türkiye’nin zalim Esed yönetimi ile ilişki geliştirmesi konusu gündemde yerini almaktadır. Hükümet yetkilerinin Suriyeli mustazaf”ların geri dönüşüne yönelik bir politika geliştireceği açıktır. Bu politikada, kardeşlerimizin rızası ve yerleştirilecekleri bölgenin güvenliği esas olmalıdır. Fakat bu geri dönüşün yol haritası zalim Esed yönetiminin inisiyatifine bırakılacak olursa, bu katillerin dökeceği her damla kan hükümetin eline de bulaşacaktır. Yıllarca ümmet coğrafyasının takdirini ve teveccühünü kazanan Suriyeli göçmen politikasının bütün kazanımları tek bir hamle ile yok edilecektir. Türkiye dış politikada izlediği ilkeli tavrından asla taviz vermemelidir” diye konuştu.
“MÜSLÜMAN’A KARŞI ZULÜM ACİZLİKTİR “
Başkan Zengin, “Bu anlamda, Türkiye’nin komşuları ile ve daha önce karşılıklı ilişki içinde olduğu ülkeler ile ilişkilerini düzeltme çabası belli bir yere kadar anlaşılabilecek ve desteklenebilecek bir politikadır. Fakat ilişkilerin düzeltilmesi düşünülen ülkelerin Müslümanlara yönelik daha önceki politikalarında bir değişiklik yokken ve gün geçtikçe Müslüman halka karşı zulmü artış gösteriyorken bunu yapmak acizlik olarak tanımlanacaktır. Özellikle son yıllarda araya mesafe konulan işgalci İsrail ile karşılıklı büyükelçi atamaları ve yapılan ziyaretlerle ilişkilerin yeniden geliştirilmeye çalışılmasını, bu ilkesel yaklaşımdan uzaklaşma olarak değerlendiriyor ve hükümeti Müslümanları yaralayan bu tavırdan vazgeçmeye davet ediyoruz. Son söz olarak, ilkeli bir yaşamın ve mücadelenin en güzel örnekliklerinden birini sergileyerek, sözüne canını şahit kılan şehid Seyyid Kutub’u şehadetinin sene-i devriyesinde rahmetle ve minnetle yad ediyoruz” dedi.