Son yıllarda Elazığ yazılı ve görsel medyası dengesiz bir seyir halinde duvara toslamamak için kuralsız ve anlamsız manevralar içindedir.
Elazığ mali sermayesinin belli ellerde toplanması, buna mukabil medya sektöründeki yoğunlaşmanın bir grubun elinde olması bizim gibi gerçek gazetecilik yapmaya çalışanlara fırsat vermemektedir.
Bunun farkına varanlar açık açık kartlarını açtılar ve bütün hisseleri topladılar. Bu duruma dayanması mümkün olmayan daha küçükler de böylece büyükler tarafından ne yazık ki yutuluverdi.
Maalesef vahşi kapitalizm Elazığ'da medya sektöründeki tekelleşmenin en çarpıcı örneğini sahneye koymuştur. Tekel, bir üretim dalındaki sermayenin çok büyük bölümüne sahip olmak demek olduğuna göre Elazığ Medya sektörünün kimlerin elinde oyuncak olduğu ya da olacağını müşahede etmek imkansız değil.
Büyük işletmelere, büyük sermayelere sahip insanlar pek tabiidir ki o şehrin üzerinde de söz sahibi olacaklardır. Böyle bir cümleyi kurmak bana acı verse de maalesef durum hep böyle olmuştur. Ellerindeki bu ekonomik güç onlara siyasal kudret kazandırdıktan sonra meselenin büyük bölümü hallolmuş demektir.
Tıpkı Türkiye'nin büyük holdinglerinin olduğu gibi Elazığ'nda büyük işletme sahiplerinin mutlaka bir medya grubunun da olması gerek düsturuyla hareket edenler bugün emellerine ulaşmışlardır. Buna kimsenin bir diyeceği yok, lakin kamuoyunda her gün gözümüze sokulup kulağımızı tırmalayan gürültü kaynaklarının bertarafı için kime müracaat edip, nereye kime şikayet edeceğiz ki.. Sistem kurulmuş tıkır tıkır işlemekte. Kime faydası var? halka mı? Sermayenin şişirilmesi için yol açma hamlelerinden kime ne fayda gelir? Büyük sermaye sahibi medyacı olmuşlara.
Elazığ özelinde meseleye bakınca da durum aynı değil mi? Basın yayın ahlak ilkelerinin ayaklar altına alındığı bir ortam da değil miyiz? Bunun bir örneğinin gazetemizin sahibi Nafiz bey yaşamıyor mu? Sadece doğruları söylediği için birilerini incitmiş olduğundan karşılında 250 bin TL'lik tazminat davası açılmadı mı? Şimdilerde sosyal medyada dolaşan kamuoyu açıklaması diye sunulan üstelik bir medya kurumundan bahsediyorum, açıklamaya göre medyamız hakkında ileri geri konuşmayın, söylediklerimizi yalanlamayın, biz ne dersek odur ve doğrudur şarlatanlığını deklare ettikleri yazı baştan aşağı tehdit ve korkutmaca dolu değil miydi? Yav kimden neden bu kadar çekiniyorsunuz ki böyle bir açıklama yapmak gereği duyuyorsunuz? Zaten bütün medya sizin tekeliniz de değil mi? Doğruyu söyleyip gerçekleri ortaya çıkarabilecek bir kaç kişiye mi gözdağı vermeye çalışıyorsunuz? Anlamak mümkün değil?
Bunun sonucunda mesleki ilkeleri bir yana itebilen, korkak ve ürkek bir ruh haline bürünen bu piyonlar her türlü üst baskıya açık hale gelebilmektedirler. Baskıya boyun eğen gazetecisi, televizyoncusu muhabiri güçlülerin, medya patronlarının ya da sermaye sahiplerinin haber dediği şeyi haber kabul etmekte tereddüt etmemektedir vesselam.