Bir hayat sayfası bu
Yorgun çürümüş yalanlardan
Suya yazılmış yazılardan
Üzerindeki yıllanmış tozlardan
Ve gündelik yaz - bozlardan
Üç günlük aşklar
Keyifli mekanlar
Yemek tarifleri
Gece kulüpleri
Ziyafetler
Kıyafetler
Rezaletler
Ve en acısı
Faili meçhul cinayetler
Katil kim
Suçlu kim
Günahkar kim
Yok mu bu izi sürecek bir yürek
Kalemler mi kırıldı
Canlar mı bu kadar ürkek
Ne hayattan
Ne sanattan bir haber
Varsa yoksa bir magazin -bir spor
Aşkta ve sporda sadece skor
Siyaset kapalı kapılar ardında
Ötesini ne sen söyle
Ne de bana sor.
İsyanım bir çığlık gibi duruyor yüreğimde
Ve gittikçe büyüyor
Ekmekler bile küçüldü-insancıklar gibi
Çocuklar uçurumun eşiğinde
Kapkaç yaşıyor
Ve hayat
Bizimle son dansını ediyor
Gel gör ki
İpi kopmuş çivisi çıkmış bu dünyada
Hala herkes bambaşka bir rüyada
Nerede
Bu kırık dökük
Bu rezil bu boynu bükük
Bu umut düğmeleri sökük
Hayatı tamir edecek bir tamirci
Nerede
İnsanlığa
Yaşam sevinci
Verecek bir gazeteci
İşte bütün yürekler sokaklarda
Çığlık çığlığa haykırıyor
İnsanlık adına
Yarınlar adına
Doğmamış çocuklar aşkına
Böyle
Yüzlerce
Binlerce
On binlerce gazeteci aranıyor.
*
Şiir, usta Şair Ahmet Selçuk İlkan’a ait.
Aslında şiirden ziyade tam bir durum tespiti var mısralarında.
“İpi kopmuş çivisi çıkmış bu dünyada
Hala herkes bambaşka bir rüyada
Nerede
Bu kırık dökük
Bu rezil bu boynu bükük
Bu umut düğmeleri sökük
Hayatı tamir edecek bir tamirci
Nerede
İnsanlığa
Yaşam sevinci
Verecek bir gazeteci…”
Bu mısralardan sonra ne yazsak nafile…
Toplumdaki hastalık da belli, hastalığa neşter vuracak olanlar da…
Gazeteciler…
Ben eminim ki biz gazeteciler kendimize gelir düzelirsek bırakın yaşadığımız şehir, dünya düzelecektir dünya…
“Nerede
İnsanlığa
Yaşam sevinci
Verecek bir gazeteci…”
Diye soran değerli İlkan ve aynı soruyu merak edenlere de gönül rahatlığıyla söylüyorum: biz buradayız; ekibimizle, yüreğimizle.
Özellikle bu şehrin vicdanı olarak buradayız.
Bu şehirde yaşanan sıkıntıları gözümüzü budaktan esirgemeden dile getirmek için buradayız.
TOKİ’matiğin bir şehre nasıl kıydığını, şehir insanının depremi atlattığını ama TOKİ’nin yarattığı travmayı bir ömür boyu atlatamayacağını Kuran’ın “Summunbukmunumyun fe hum lâ yerciûn” diyerek tanımladığı sağır kör ve dilsizlere duyurmak için buradayız.
Fırat Üniversitesinde ben yaptım oldu mantığıyla hemşirelere dikte ettikleri vardiyalı sistemde mağdur edilen hemşirelerin mağduriyetlerini dile getirmek için buradayız.
Önceki gün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutladık.
Günlük çile çekmeyi yaşam tarzı haline getirmiş, halkın derdini kendine dert edinen bütün meslektaşlarımın gününü yürekten kutluyorum.