İyiyi de gördüm kötüyü de, güzeli de gördüm çirkini de.
Tavrımız hangi taraftansa da biz "o" oluruz.
Başkasının darasında olacağımıza darağacında olalım daha iyi, başkasının kefesinde olacağımıza kefen giyelim daha iyi.
Bulutu da gördüm güneşi de, dostu da bildim düşmanı da, yazı da yaşadım kışı da.
Atılan taşı da bilirim yarılan başı da, sunulan gülü de batırılan dikeni de.
Neyi beslersek o oluruz.
Niyetimiz neyse dilimize pelesenk o olur.
Bu dünyada her şeyi gördüm.
Tanıdım eri de beteri de, sildim alnımdaki teri de gözümdeki feri de.
Kimse masum değil, sütten çıkmış ak kaşık hiç değil, anladım.
Tuzu kuru olanı da gördüm, bir tutam tuz bulamayanı da.
Hayatı roman olanı da gördüm, el bebek gül bebek olanı da; kuru ekmeğe muhtaç olanı da, havyarla hava atanı da gördüm.
İltifat ne makamdadır ne paradadır, alnında çatlamayan ardadır.
Başın hep dikse ve gökyüzüne bakıyorsa bir süre sonra ağrımaya başlar çünkü kibirli olmak kendini diğer insanlardan üstün görmek hastalıklı bir ruh hâlidir.
Başın eğer öne eğikse olgun başak gibi bu tevazu göstergesidir.
Ne kibirli insanlar gördüm samandan bir dağın üstünde esen ilk rüzgarla sürüklenip giden ve ne alçakgönüllü insan gördüm her zaman geçerli akçe kıymetinde olan.
Müfteriyi de gördüm mültefiti de, mazlumu da gördüm zalimi de.
Özde vatan sevdalısını da gördüm, sözde olanı da.
Her devrin gözdesini de gördüm, kıymeti kendinde saklı olanı da.
Tenhada söveni de gördüm zahirde öveni de.
İnsan olanı da gördüm, insanlık kılığına girmiş olanı da.
Yılan gibi sürüneni de gördüm, timsah gibi gözyaşı dökeni de, sırtlan gibi güleni de. Hani nerede muasır medeniyet insanı?
Nerede insanlık?
Yok mu yozlaşmanın manifestosunu yazacak?
Benden olmayanın canı cehenneme diyenin boğazını sıkacak ve onu hizaya sokacak erk yok mu?
Ne yazık ki insanlık eski bir kitabın sayfaları arasında kurutulmuş bir çiçek gibi cansız duruyor günümüz dünyasında.