“Ast, konuyu anlamasıyla üstünü utandırmamak için üstünün önünde kaba ve aptal görünmelidir,” sözünü hiç duydunuz mu bilmiyorum…sözü bilmiyor olsak da toplumda sıkça gözlemlediğimiz bir gerçekliktir bu.

Peki sadece toplumda mı gözlemliyoruz?

Elbette ki “hayır” dediğinizi duyar gibiyim.

Toplum olarak gördüğümüz halde susup baktığımız gerçeklilerin ilişkisi artık bir güç ilişkisidir.

Bir insanın diğeri üzerinde gücü vardır, ona bir şey emredebilir, onu yargılayabilir, aşağılayabilir ve bundan tatmin elde edebilir, reddedebilir ve dışlayabilir.

Güç, tüm iktidar ilişkilerini karakterize eder.

Güç ve iktidar ilişkisi insanlık tarihinde hep var olmuştur. İktidar ve güç ilişkisini Platon’un diyalog için yarattığı bir karakter olarak görülen Callicle ve Sokrates’in antitezini oluşturduğu Gorgias adlı eserinde günümüzden 2 bin beş yüz yıl öncede de buluruz.

Platon’un diyalog karakteri Callicle, Sokrates’in bir düşmanıdır.

Ve usta bir siyasetçi ve Realpolitik bir konuşmacıdır.

“Callicle de özel olan şey nedir?” diyebilirsiniz.

Günümüzdeki siyasetçiler gibi ‘taklitçi’ diyebileceğimiz biriydi denilebilir. 

Peki neden?

Çünkü Callicle de insanlara insanların duymak istediklerini söylüyordu.

Popülizmi çok iyi uygulayan, her görüşü nasıl tahmin edeceğini ve konuşmasını kitleye uyarlamayı da çok biliyordu.

Böylece her zaman kalabalığın rızasını yakalayabilirdi.

Anadolu’da bir deyiş vardır: Nabza göre şerbet vermek.

Callicle gibi günümüzdeki siyasetçiler de Anadolu irfanları gibi nabza göre şerbet veren biri gibidir. 

Konuşmalarında sık sık ‘özgürlük’, ‘vatan’, ‘demokrasi’, ‘değişim’, ‘haklar’, ‘refah’ gibi Antik Yunan Halkının arzularına seslenerek sık sık kullanırdı: Callicele’in diğer bir özelliği de somut bir şey demeden, dengeyi bozmadan konuşmasıdır.

Tıpkı Anadolu’da ‘yarım ağız’ veya ‘yuvarlak’ konuşanlar gibi yetkindi.

O, günümüzdekiler gibi ‘siyasetçi’ diliyle konuşurdu.

Callicle figürünün karşısında, sözlerinin doğruluğuna rağmen deli muamelesi gören ve sadece çok geç olduğunda inanılan ‘Cassandra’ vardır.

Peki neden?

Çünkü Cassandra, Callicle’in tam aksine, kelime sanatını bilmiyordu.

Peki, neden insanlar bugünün ve dünün birçok Callicle’i tanımıyor?

Bunun politik yapısını George Orwell 1984’de eserinde cevap vermektedir.

Orwell, 1984 romanında, politik yapılar kendi doğrularını (ideoloji, inanç, ekonomi) insanlara dayatıyor ve bir an sonra söylediklerini inkâr ediyordur.

Ancak yine de insanlar hala onlara inanmaya devam etmektedir.

Bu size tanıdık geliyor mu?

Kitleler aldatılmaya aldatan daha fazla isteklidir.

Samimiyetle konuşanlar ise Sokrates gibi çoğu zaman yanlış anlaşılır ve siyasi çekişmeler içinde halk onları baştan çıkaran ve yalakalık yapanları tercih eder.

Yine Callicles’in diğer bir adı da günümüzde “Neoliberalizm”dir.

Günümüzde amaç olarak güç sembolünün tanrısalı olan paranın kitlesel manipülasyonunda, gösteriş, nabza göre şerbet verip kitleleri susturmak ya da tam tersi belirli bir kitleyi memnun etmek, medya ve sosyal medya aracılığıyla zihinsel ve fiziksel olarak kitleyi meşgul tutmak, dikkatini dağıtmak için, bir tür “psişik tuzak”ların olduğu insan tüketim sistemi oluştu denilebilir.

Özgürlük ve gerçek ekonomik eşitlik için mücadele eden insanlar da var: Ancak, bu insanlar tıpkı Sokrates veya Cassandra gibi haklarını bilen, bilmeleri yanında ekonomik özgürlüklerini ve eşitliği savunamayan emeklisinden işçisine kadar hepsi susma sanatını uyguluyor.

Umudun karşısında umutsuzluğun ham maddesi haline gelen Neoliberelizm de kendimizden birçok Cassandra ve bir o kadar da Callicles oluşturulurken veya onlara boyun eğerken daha çok bulacağız.

Tabii ki Sokrates gibi bir sonu da unutmamak da gerekir…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol