Modern insan, her güne bir isim vererek ona bir anlam yüklemeye çalışırken aslında hepsini anlamsızlaştrmıştır. Her ulusun veya devletin elbet de tarihî açıdan değer taşıyan olayları hatırlamak ve gelecek olan nesline aktarmak için belirli günleri adlandırıp onu kutlaması olağan bir şeydir. Kişilerin kendileri için de özel anlamlar taşıyan günleri sevdikleriyle kutlaması da normal ancak ya tüm dünyaya dikta edilen günler?..

Bugüne de “Dünya Çocuk Hakları Günü” diye bir gömlek giydirilmiş ancak bu gömleğin her yeri yamalı, yırtık pırtık, delik deşik… Nereden tutsanız elinizde kalacak… Dünyanın her yerinde gülüşleri yok edilen, henüz hayatının baharını yaşarken solup giden çocuklar varken böylesi bir günün ne anlamı var ki?..

Asırlardan beri sömürülen Afrika’da çocuklar hastalıklarla koyun koyuna uyurken uzun gecelerde acılar içinde, Batılıların doymak bilmeyen nefisleri için o küçük bedenler açlıktan dökülürken kuru bir yaprak misali, gözlerini para hırsı bürümüş insanlar organları için çocukları kaçıyorken, yaz kış demeden minik bedenler köşe başlarında dilendirilirken, savaştan dolayı kendi topraklarından kaçan çocuklara  engebeli yollarda çelme takılırken, küçük çocuk bedenleri kıyıya vururken dalgalar tarafından, yanı başımızdaki Filistin’de tüm dünyanın gözü önünde binlerce çocuk katledilirken adına “Çocuk Hakları” denilen bu günün nasıl bir anlamı olabilir ki?…

Etrafınıza baktığınızda küçücük bez parçasına sarılı olan bedenlerin toprağa verildiğini görebilirsiniz. Küçücük bedenlere ne kadar acının yüklendiğini fark edebilirsiniz. Kucaklarında tuttukları o küçük bedenleri gözyaşlarıyla yeşertmeye çalışan ebeveynlerin çaresizliğini görebilirsiniz. Her türlü yoksunluğa rağmen varlığın tek sahibine sığınan insanları görebilirsiniz. 

Dini, dili ya da ten rengi yüzünden aşağılanan çocuklar var etrafımızda. Üç maymunu oynayarak bu kötülüğü durduramayız. Hiçbir ideoloji bir çocuğun gülümsemesinden daha kıymetli olamaz. Çocuklar gülistandaki birer gül gibidir. Onlar yapraklarını döküp soldukça bülbüller ketumlaşırlar ve o gülistan bir viraneye dönüşür. Günümüz de böyle… Bahar gelse de hiçbir dalda tomurcuk yok, bülbül terki diyar eylemiş bahçeleri…

“Çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değil mi anne?” diye bir cümlenin kurulduğu dünyada çocuk haklarından bahsetmek, ironiden öteye geçmez. Bugünlerin anlam kazanmasını istiyorsak öncelikle çocukların öldürülmediği, gözyaşlarının yalnızca sevinçten dolayı döküldüğü bir hayat sunmalıyız. Bu hayat dört dörtlük olmayacaktır elbet ancak en azından günlere bir ad verilecekse onun anlamını taşıyan bir dünya kurmalıyız!…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol