Yaklaşık 40 gündür ciddi sağlık sorunları yaşıyorum.
Önceleri gribal enfeksiyonu andıran belirtiler vardı.
Bu sebeple de üzerinde çokça durma gereği duymadım.
Fakat daha sonra iyileşme sürecinin uzaması ve bu durumun kalıcı olarak seyretmeye başlaması kaygılarımı artırmakla kalmadı, geleceğe dair umutlarımı da yok etti.
Her olumsuzlukta hastaneye koşan evhamlılardan değilim ama iyileşme süreci uzadıkça ve aileden hastaneye git baskısı artınca, mecburen soluğu Fethi Sekin Şehir Hastanesi'nde aldım.
Nefes darlığı ve bacaklarda aşırı güçsüzlük şikayetiyle göğüs uzmanı Dr. Osman Öz'e randevu aldım.
Doktoru tanımıyordum, randevudaki ilk isim olduğu için randevuyu ona aldım.
Osman Bey, sırtımı dinledikten sonra, röntgen çektirmemi istedi.
Çektirdim. Pek ikna olmadığı için tomografi de istedi.
Gittim ama tomografi kalabalık olduğu için ancak 4 gün sonrasına randevu verebileceklerini söylediler.
Başka çarem olmadığı için kabul ettim.
Bu hasta halimle hiçbir müdahale yapılmadan eve gönderilmek sinirlerimi bozmuştu.
Dört gün sonra yeniden aynı hastaneye gittim.
Bu kez de tomografi öncesi bir evrağı imzalamamı istediler.
"Buna neden gerek duyuluyor?
Tomografinin nasıl bir riski var ki?" diye sordum ama cevap alamadım.
Anlaşılan hastane kendini garantiye alabilmek için böylesi bir metni hastalara zorunlu olarak imzalatıyordu.
Neyse evrağı imzalayıp tomografiyi çektirdim.
Sonuçlar için yine bir sonraki gün gelmem gerektiğini söylediler.
Ertesi gün hastaneye gittiğimde bu kez de doktorun nöbetçi olduğunu ve bugün hasta kabul edemeyeceğini söylediler.
Çaresiz geri döndüm.
Rahatsızlığım devam ediyordu.
Bu sebeple birkaç gün sonra tekrar gittim hastaneye.
Doktor Osman Bey sonuçlara baktı ve "ben bişey göremedim" dedi.
"Peki benim bu nefes darlığı, ayakta duramamak, bacaklarımdaki bu güçsüzlük..." diye sordum, gayet rahat bir şekilde: "Geçer, (dedi) ama bu benlik bir şey değil.
Sen en iyisi bir dahiliyeye ya da bir kardiologa görün, dedi ve hiçbir ilaç yazmadan, bir tedavi programı uygulamadan beni gönderdi.
Sinirlerim altüst olmuştu.
Dayanamadım ve birkaç gün sonra tekrar gittim Osman Beye. "Hocam, ben gerçekten de çok kötüyüm.
Daha rahatsızlığımın ne olduğunu bile bilmiyorum.
Bakın ben ayakta duramıyorum, basamak çıkamıyorum.
Lütfen hocam..." 10 gün evvel baktığı ve ben birşey göremedim, dediği sonuçlara birkez daha baktı ve bu kez: "Senin ciğerlerinde nodüller var. (dedi, yeni bir şeyi keşfetmiş gibi) Sen en iyisi iyi bir göğüs uzmanına görün.
Araştırma Hastanesi'nde bu işin uzmanları var.
Onlardan birine görün.
Daha gençsin." On gün önce bakıp göremediği şeyi nasıl olmuştu da şimdi görüvermişti?
Daha gençsin, kısmı ise kafamda şimşek gibi çakmaya başladı.
Demek ki durumum ciddi dedim kendi kendime.
Raporumu yazdı ve ilk defa o gün raporda "pnömoni (zatürre)" teşhisi konduğunu okudum ki, doktor tedavi sürecinde bunu bana hiç söylememişti.
Üstelik daha evvel pnömoni geçirdiğimi söylediğim halde...
Bende mi bir anormallik vardı yoksa onlarda mı, bilemiyorum ama hastaneye her geldiğinde sinir yüklenip dönüyordum.
Nerede bir olumsuzluk varsa paratoner gibi üzerime çekiyordum.
Fethi Sekin Şehir Hastanesi dışardan oldukça görkemli görünüyor ama içerisi...
Geçen gün kızım hastaneye bakıp: "Yazıklar olsun size! İnsanlar buraya dertlerine deva bulmak için geliyorlar.
Babama yaşattıklarınız için her türlü öfkeyi ve ah'ı fazlasıyla hak ediyorsunuz." dedi sinirle...
Daha 15 yaşında olan bir genç kızın belleğinde iyi bir imaj bırakamamak yeterince acı bence...
Hastalığım sürecinde 4-5 kez de aynı hastanenin acil servisine gittim.
Oradaki farklı doktorlara da durumumu anlattığım halde, çözüme yönelik somut adımlar atılamadı.
Sadece rahatlatıcı ağrı kesici iğne yapıp eve geri gönderdiler.
Bence sağlık çalışanları içinde işini severek yapanların sayısı oldukça az.
Mesai bitse de gitsem havasında çalışmak ve saatleri saymak böylesine önemli bir meslek gurubu için oldukça endişe verici...
Fethi Sekin'de umduğumu bulamayınca, iyileşebilmek için mecburen özel hastaneye gittim.
Medikal Hastanesi'nde yaşadıklarım da bir başka yazının konusu olsun...