Bir helallik furyası başlamış gidiyor, herkesin diline pelesenk oldu helallik, helallik isteyen isteyene, demek ki çok hak yenmiş, çok zulüm yapılmış, çok hayatlar yok olmuş, çok hayaller sönmüş, çok umutlar yitirilmiş.

Doksanlı yıllar, sadece tanışıklığım olan biri, İzzet Paşa Camisi çıkışında yanıma usulca yaklaştı, selam verdi, Murat bey bana hakkını helal et diye mahcup bir eda ile fısıldadı.

Tebessüm ettim, cevap olarak ben insanlara peşinen hakkımı helal etmiş biriyim, çünkü insan zayıftır hata yapar dedim, hayrola benden helallik istemene sebep olan nedir, bana ne yaptın ki helallik istiyorsun diye sordum.

Yüzü kızardı, belli ki dedikodu, gıybet türünden bir şeyler yapmış, yakından tanımadığı bana bir takım sıfatlar yakıştırmış olacak ki helallik istiyor diye içimden geçirdim, sırtını sıvazladım uğurladım.

İnsanların karşılıklı olarak birbirlerini kırmasına, dökmesine, hakkına tecavüz etmesine sık rastlanır, insanlık halidir denir, yüz yüze gelinir, pişmanlık duyulur, af dilenir helallik istenir, bir zarar verilmiş ise zarar tazmin edilir, özür dilenir.

Bireyler arasındaki bu yakınlaşma, af dileme, özür dileme, helallik isteme hali çok doğaldır, insanız eksiğiz, zayıfız der kabul ederiz bu pişmanlıkları.

Bireylerin karşılıklı olarak yaptığı bu insani pişman oluşun, af dilemenin, her alanda, her kesimde, her olayda karşılık bulması, uygulanması, talep edilmesi kabul ve reddedilmesi ise mümkün olmaya bilir.

Umumi belalar, genele etki eden hak ihlal ve gasplarında helallik istemek mümkün olmaz.

Öyle bir iş yaparsın ki milyonlarca insanın hayatı zindan olur, güçlüyüm, muktedirim dersin nefsine mağlup olur öyle bir karara imza atarsın ki, milyonlarca insana Dünyayı cehennem edersin.

Muktedirsin, ihtirasların, tutkuların ile savaşlar çıkarır, çocuk, yaşlı, kadın erkek demeden telef edersin, kentleri, uygarlıkları, ülkeleri yerle bir eder telafisi mümkün olmayan vahşetlere, yıkımlara, can kayıplarına sebep olursun, bu şartlar altında helallik isteyemezsin, ister isen hak ve hukuka haksızlık edersin.

Allah mutlak adalet sahibidir, bu umumi belalara sebep olanlara hesap sorucudur, bu hesap sormada terazi zerre kadar şaşmaz, çünkü her şey kayıt alındadır, bizim şahit olamadığımız her acı, her hak kaybı, her dram, her yıkılış, her tükeniş muhataplarına gösterilir, kimse itiraz edemez.

Bu Ülkede bir asırdır garibin, yoksulun, fakirin fukaranın hakkı yeniyor, hayatlar yok oluyor, gelecekleri karartılıyor.

Bu Ülkede bağımsızlık için savaşan, şehit olanlar, onların çocukları, torunları aç ve sefil bir şekilde Dünyaya veda ederken, kale kaçkınları, emperyalist işgalcilere yardım ve yataklık edenler Ülke nimetlerinden sonuna kadar istifade ediyor.

Saçma sapan bir laiklik anlayışı ve uygulaması ile sıradan insanlar yıllarca Müslümanım demeye korktu, öteki muamelesi gördü.

Gladyo darbeleri ile insanlar işkence gördü, hapis yattı, idam sehpalarına gitti.

Ayrıştırıcı, kamplara ayırıcı politikalar ile kardeş, kardeşe vurduruldu, binlerce genç hayattan koptu.

Ülkenin varlıkları sömürgecilere peşkeş çekildi.

Elde kalan varlıkların yüzde doksanı yüzde ona, yüzde on ise yüzde doksana taksim edildi, halk açlığa, sefalete terk edildi.

Yazmakla bitmeyecek haksızlıklar, zulümler yaşandı.

Bunları yaşatanlar şimdi çıkmış helallik istiyor, bu işler öyle kolay, kolay helal edilecek işler değil.

Bu zulmü yapanlar ile ancak hesaplaşılır, helallik verilmez.

Yoksul ve zulüm görmüş insanlar zayıf ve çaresizdir, bu Dünyada haklarını alamayabilirler, hesap soramayabilirler.

Ama şu bilinsin ki, hesap günü var, kaçışın, kurtuluşun olmadığı hesap günü, bu dehşetli günde herkes yaptığının karşılığını görecektir, bundan kimsenin şüphesi olmasın, zulüm yapıp helallik isteyenler, bilin ki O gün ‘’Ya leyteni Küntü Turaba’’ keşke toprak olsaydım diye feryat edeceksiniz.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol