Hicri takvim Peygamberimizin (S.A.S) Mekke’den Medine’ye hicret etmesiyle başlamış ve ayın dünya etrafında dolanımını esas almıştır.

Bu tarih 20 Eylül 622 olarak bilinmektedir.

Muharrem ayının 1. Gecesi yılbaşı olarak bilinirdi. Hicri takvime göre bir yıl 354 gündür.

Muharrem ayının 1. gününde kutlanan yılbaşını her yıl 11 gün daha erken yaşarlar.

Yılbaşı, Ortodoks kiliselerinde, Çin, Tayland gibi ülkelerde farklı tarihlerde kutlarlar.

Hazret-i İsa’nın kesin doğum tarihi bilinmemektedir.

Hıristiyanlar, Hazret-i İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğunu kabul etmektedirler ve Noel bu tarihte başlar.

Bu yüzden yılbaşını Hazret-i İsa’nın doğum yıldönümü gibi algılayanlar çoğunluktadır.

Cumhuriyet’in ilanından sonra 1926 yılında Miladi Takvimi kullanmaya başlanmıştır.

1342 yılının 1 Ocak günü, 1926 yılının 1 Ocak tarihi olarak kabul edilmişti.

Böylece müşterek takvim kullanılmaya başlanmıştır.

Yani yılbaşı dediğimiz 31 Aralığı 1 Ocak tarihine bağlayan gecenin dini kutlama ile alakasının olmadığı anlaşılmaktadır.

Sadece takvim değişimi olduğu bilinmektedir.

Noel onlar için dini bayram özelliğini taşımakta ve Hz. İsa’nın doğum tarihi olarak bilinmektedir.

Yılbaşı ise bir yılın tamamlanıp yeni bir yılın başlaması olarak kabul edilmektedir.

Her yıl sonunda geçmişin genel bir analizi yapılır.

Ticari anlamda yıl sonu çok önemlidir.

Bilançolar yapılır.

Kar zarar analizleri belirlenir ve yeni yıl ile birlikte yeni bir başlangıç yapılır.

Yeni yıldan şans beklentileriyle yeni yıla girilir.

Geçmiş yıldan esinlenerek yeni yılda yeni bir yol belirlenir.

Ne olursa olsun her geçen yeni bir yıl, hayatımızdan 1 yıl daha götürse de girilen yeni yıl yeni bir umut, yeni bir başlangıç, yeni bir heyecanın olduğu, duyguların belki yoğunlaştığı andır.

Farklı ülkelerde bulunduğum dönemlerde bazı yılbaşı gecelerini İngiltere, Almanya ve Amerika’da yaşamıştım.

Yeni yılbaşlarında aileler yaşlarına uygun mekânlara gider ve eğlenirler.

Özellikle de saat 12 de dans eşliğinde yeni yıla girilir.

Bazen aile yakınları bir araya gelirdi. Söz konusu bu ülke televizyonlarında olağanüstü bir farklılık pek görülmez.

Saat 24.00 de havai fişek gösterileri yapılır ve sokaklarda kutlama amaçlı bağrışmalar daha etkindir.

Çocukluğumdan beri çevremde farklı şekilde yılbaşı kutlamaları yapılırdı.

Kutlama diye ifade edilmezse dahi, o geceye ait evlerde farklı programlar yapılırdı.

Yakın akrabalar bir araya gelerek sıradan bir akşam gibi toplu yemek yer, sohbet ederlerdi.

Bazen menüde özellikle hindiye yer verilirdi.

Televizyon yayınları tek kanal ve özel yayındı.

Aileler televizyon başına kilitlenirlerdi.

Hafta içerisinde müzik yayını az yapan kanallar, yılbaşı gecesi eğlence programlarına daha çok yer verirlerdi ve ilgiyle izlenirdi.

Evlerde ilerleyen saatlerde sanki de yılbaşı gecesinin sembolü olan tombala dahi çok eğlenceliydi.

Bazı mekânlarda eğlenceler düzenlenirdi.

Yıllarca yılın ilk günü 1 Ocak günü sabah uyandığımızda doğanın karlarla kaplı beyaza büründüğünü görürdük.

Çocuktuk, gençtik kayıp ettiklerimizin farkında değildik.

Her gelen yıl umutlarla gelmişti.

Geçen bir yılın belki neler götürdüğünün farkında değil, geleceğe büyük beklentilerle girerdik…

Yıllar geçti, nice 31 Aralık-1 Ocaklar gördük. Birbirleriyle yarışan televizyon kanalları, bu yıla kadar eğlence merkezleri insanları cezbetmeye devam ediyordu.

Her yaşın, her statünün beklentisi farklı olsa da acısıyla tatlısıyla geride bırakılan 365 gün var.

Her yılbaşında yıllar öncesine gider büyük aile olarak geçirdiğimiz o özel geceyi hatırlar, bazı karelerde mutluluk duyar, bazı karelerde buruklaşırım.

Kayıp ettiklerimiz, o zaman genç dinamik anne babalarımızın artık bazıların yaşlanmaları, bazılarının vefat etmeleri içimi yakar ve gözlerim dolar.

Her yılbaşı geçmişimle hesaplaşırım, çevrem ve benimsediğim değerleri tekrar gözden geçirir iyi ve kötü olaylarla nostalji yaşarım.

Yeni yıla girmeye ramak kaldı. İnsanoğlu bulunduğu yaşı itibariyle yeni yıla girmeyi farklı yorumlayabilir.

Çocuk yaşta iseniz yeni bir yıla girmiş olmak, bir yaş daha büyümüş ve gençliğe adım atmış olarak nitelendirilir.

Şayet orta yaşlarda bulunuyorsanız, “Bir yaş daha olgunlaştık” yorumu yapılır.

Ama yaş ilerlemiş ise, “Ömürden bir yıl daha gitti” diye hayıflanılır.

Her yıl ömürden gidiyor ve bir gün nihai sona erişilecektir.

Yılbaşı yeniliklerin beklendiği umut dolu gelecektir.

Yılbaşı yeni bir başlangıçtır.

Hayatını yeniden şekillendirmek isteyenlerin ilk günüdür.

Geçirilecek bir yılın ilk temiz sayfasıdır.

Çocukluğumda genellikle 1 Ocak tarihinde yağan karı 1 yıllık sürecin ilk temiz sayfasına benzetirdim.

2020 yılı sanki kâbus gibi çöktü bütün dünyanın başına.

Birçok yerde gerçekleşen doğal afetler ve dünyanın baş balası Covid 19 artık yaşam biçimimizi tamamen değiştirdi.

Özellikle Elazığ’ımız 24 Ocak 2020 tarihinde 6,8 büyüklükteki depremle sarsıldı, yaralar sarılmadan Covid belası geldi, 26 ve 27 Aralık tarihlerinde iki gün ardı ardına yine sarsıldık.

Depremzedelerimizin bir kısmı bu soğuk kış günlerini halen küçük konteynırlarda geçirirken, tekrarlanan sarsıntı ile bu yaşamın bitmeyeceği korkusuna kapıldılar.

Dışarıya çıkılsa soğuk ve virüs teması, evlere girsek yıkım korkusu bizi perişan etti diye feryat eden insanların sayısı az değil.

Bütün olumsuzlukların 2020 ile biteceğine inanmak istiyor, 2021yılına huzurla girmek istiyoruz.

İyisiyle kötüsüyle geride bıraktığımız 2020’ye güle güle, 2021‘e hoş geldin diyor, siz değerli okuyucularımın yeni yıllarını kutluyorum.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol