İğde kokuları geldiği zaman yanında olacağım
Dal dal çiçek açacağım,
Kuş kuş öteceğim haberin olsun
İlkbaharın rengi vurunca yaza,
Bir koku yayılır etrafa
İşte bekle beni Leyla’m,
Mecnun olup geleceğim
İğde kokuları geldiği zaman yanında olacağım
Bağin’den akıp,
Golan’dan çıkacağım
Silbus’tan esip
Kuruca’dan ineceğim
Seni bir yel gibi süzülüp
Bir kartal gibi kapacağım
Bekle beni ey Şirin,
Ferhat’ın olup kazacağım
Sana engel dağları
Saman gibi havaya savuracağım
Sana mani taşları
Tek tek kırıp atacağım
İğde kokuları geldiği zaman yanında olacağım
Yusuf’un olayım bekle beni,
Yakup gibi hasretimle yan
Züleyha’m ol del’eyle kendini,
Bıçaklar kessin ellerini
Bırak güzelliğim sarsın Karakoçan’ı baştanbaşa
İstersen vur başını taştan taşa avare su misali
Gezdir hoyrat başını, uzat hasretini yaştan yaşa
Ol Karakoçan ki otağıdır gönül sarayımın
Çadırımın mihmanı,
Karakoçan’ımın kalbi ol yeter
Ohi’den buraya uzat ellerini,
Kalecikten buraya tut kollarımı
Goman’dan, Mezre’den aç da dağıt saçlarını
Vur voltanı Yatılı’dan, at oltanı Çelakas’tan
Dağdan bağdan, gel dört bir yandan
İğde kokuları geldiği zaman yanında olacağım
Çiftlik Caddesi’nde bir akşamüstü gezmesi
Gültepe’de bir Fatiha,
Ferhatlar ’da bir içimlik su
Keklik ötüşlü bir ses,
Bal konuşlu bir söz
Servi boylu, al yazmalı Karakoçan’ım
İğde kokuları geldiği zaman kapında biteceğim
Zehirli bir sarmaşık gibi seni saracağım
Saçlarımı sallayacağım Kulubaba’dan,
Yüzündeki nikabı atacağım Kalecik’ten
Seni saran zincirleri dağıtacağım Yolçatı’dan
İğde kokularını duyar duymaz karanı ak edeceğim Karakoçan