Her şey göründüğü gibi olmayabilir bu hayatta. Ardında gizlendiği birçok farklı neden olabilir...

Bu sözün doğruluğunu ortaya koyan kısa bir video ile bunu anlatmaya çalışayım sizlere...

Sabahki  ilk derse sürekli geciken bir öğrenci...

Yine derse geç kalıyor...

Koşarak gelmesine rağmen okula, ilk derse hep gecikiyor...

Bunun sürekli olması öğretmenin pek hoşuna gimediği anlaşılıyor, kasıtlı yapıldığını düşünüyor, bu taraz öğrencilerin zaten pek derse ilgisi olmadığını düşünüyoru ve kendince bu tür olumsuz davranışları sergileyen öğrencileri cezalandırıyor...

Yine günlerden bir gün...

Nefes nefese gelip önünde durduğu kapıyı çalıyor, yavaşça açıp öğretmenin masasının yanına gelince öğretmenin gözlerine baktığında anlıyor ve avucunu açıp cezasını bekliyor...

Sonra elinde inen o cetvelin ağırlığı ile yerine oturuyor ve gözlerinde yorgunluğunun ve kırgınlığının emaresi olan gözyaşları süzülüyor...

eline vurulan cetvel aslında taa yüreğinin en hassas yerine temas ettiği için hakim olamıyor gözyaşlarına ki çocukların gözyaşlarına denk gelen bir mücevher yok bu dünyada...

Öğretmen, okula her gün bisikletiyle gelip giden biri.

Yine bir gün bisikletle okula giderken derse sürekli geciken öğrencisini görüyor uzaktan...

Öylece izlemeye koyuluyor...

O çocuk, tekerlekli bir sandalyeyi iterek götürmeye çalışıyor kan ter içinde kalarak.

Her sabah kardeşini engelliler için açılan özel okula götürdüğü için ilk derse geciktiğini o an anlıyor öğretmeni ve bir şey boğazında düğümleniyor...

orada kalıyor öylece aşağı inmiyor bir türlü... konuşmaya çalışsa kelimelerden önce gözyaşları tercüman olur duygularına...

Çocuğa fark edilmeden okula geçiyor.

Çocuk da kardeşini okula bıraktıktan sonra koşa koşa kendi okuluna yetişmeye çalışıyor.

 Her günkü tablo yine tekrarlanıyor.

Kapıyı çalıyor, yorgun adımlarla, başı önde, öğretmen masasının yanına geliyor.

Öğretmeninin gözlerine bakıyor bir anlam aramadan ve tekrar başını eğiyor. Kolunu göğüs hizasına kadar kaldırıyor, avucunu açıyor...

Cetvelin o soğuk ama yakıcı dokunuşunu beklerken öğretmen o cetveli yavaşça onun avucunun içine bırakıyor.

Çocuk da bir şey anlayamadan öylece başını kaldırıp öğretmenine bakıyor... Bu defa her sabah gördüğü yüzde bambaşka birçok duygu saklı...

Bakışlarda merhamet, özür, gurur duyma...

Yüzdeki çizgiler, yürekteki duyguların en büyük tercümanıdır...

Sonra öğretmen eğilip her sabah cetvelle vurduğu avucu öpüp yanağına bırakıyor... Bunca zaman yaraladığı yüreğe derman olmak artık niyeti...

Bizlerin de çıkarması gereken çok şey var bu kısacık videodan. Bazı olayların gerçek nedenini öğrenince ne olursa olsun, karşımızdaki kim olursa olsun mutlaka yaptığımız bir hatayı düzeltmeliyiz... Ben de bir öğrtemenim ve bizler bu konuda çok hassas olmalıyız... küçücük yüreklere dokunmayı bilmeliyiz... orada kendimize yer edinmeliyiz... yer alabildiğimiz bu çocukların her birinin yüreği altından kaplı bir saraydan daha değerlidir...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol